Türkiye'nin nükleer lige girme yolunda ilk adımı: Akkuyu Nükleer Güç Santrali

Akdeniz kıyısında, dağların arasında yer alan Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS), Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu (Rosatom) tarafından Mersin şehrinde inşa edildi. Türkiye böylece, nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanan ülkeler ligine üye olma yönünde ilk adımını attı.

Türkiye ve Rusya hükümetleri arasında 20 milyar dolarlık inşaat sözleşmesinin imzalandığı Akkuyu NGS projesine yönelik ilk adım, 12 Mayıs 2010’da atıldı. Bu santral, 10 kilometrekarelik bir alana kurulu bulunuyor. Türkiye ile Rusya arasında son yıllarda büyük ölçüde güçlenen işbirliği kapsamındaki en büyük proje olarak biliniyor.

27 Nisan’da, santrali oluşturan dört reaktörden inşasına ilk başlanan reaktöre ilk yakıtın teslim edildiği önemli bir gelişmeye şahit olundu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in video konferans yoluyla katılım sağladığı törenin düzenlendiği bu gelişme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘tarihi’ olarak nitelendirildi. Türkiye’nin resmi olarak küresel nükleer ligin bir üyesi haline geldiği ilan edildi.

Şarku’l Avsat Ortadoğu Haber Ajansı'ndan Said Abdurrezzak, gelişmeler doğrultusunda istasyonu inceleme fırsatı buldu.

Güvenlik süreçlerinden geçmesi gereken Akkuyu NGS ziyaretçilerine yol boyunca çeşitli renkleriyle dağlar ile kayaların bir araya geldiği doğal manzaralar eşlik ediyor. Kırmızı ve toprak rengi kayalıkların yanı sıra yer yer siyah renkte kayalar, Akdeniz’in mavi ve berrak suları, dağları saran ağaçlar göze çarpıyor. Santrale ait kuleler yavaş yavaş belirmeye başlarken, ağaçların sökülüp başka yerlere nakledilmesi, yolların düzlenmesi, kenarlarda kayaların sabitlenmesi için büyük çaba harcandığı anlaşılıyor.

Ziyaretçiler, doğrudan inşaat alanına ve reaktörlere değil, öncelikle santralin idari binasına yönlendiriliyor. Burada özel ceket ve kaskların verildiği ziyaretçilerin santrale dair bazı güvenlik talimatlarını imzalaması gerekiyor. İmzaladığı talimatların bir nüshasını teslim alan ziyaretçilere, ambulans dahil olmak üzere acil durum numaraları veriliyor. Böylece yolculuk başlıyor.

İdari binanın önünde bizi karşılayan Akkuyu Nükleer A.Ş. Üretim ve İnşaat Organizasyon Direktörü Denis Sezemin ile gerçekleştirdiğimiz kısa tanışmanın ardından kendisinin de eşlik ettiği tura başladık. 2017 yılında istasyonda çalışmaya başlayan mühendis Sezemin, 100 Türk şirketin katıldığı, yaklaşık yüzde 80’i Türk olmak üzere 25 bin kişinin istihdam edildiği inşaat süreçlerini en ince ayrıntısına kadar takip ederek burada altı yıl geçirdiğini anlatıyor. Sezemin'in bizi götürdüğü ilk saha, dört reaktörün soğutma sistemi için deniz suyu pompalarının inşa edildiği sahaydı.

Sezemin, bu alanda yapılan işin büyüklüğünden ve dakikliğinden, binanın her türlü faktöre, hatta olası doğal afetlere karşı dayanıklılığı ve direncinin boyutundan bahsederken gururlu görünüyordu. Soğutmada kullanılan teknolojisinden bahseden Sezemin, çekilen deniz suyunun tuzdan arındırılıp soğutma borularına pompalandığını, ardından ise balıklara ve su yaşamına zarar vermeyecek şekilde deniz suyu sıcaklığına getirilerek tekrar denize döküldüğünü söylüyor. Proje başladığı sırada ekipman, inşaat malzemeleri ve tüm iş gereksinimlerinin Rusya'dan taşındığını, ancak şimdi tüm bu ihtiyaçların Türkiye dahilinde karşılandığını da ekliyor.

Ziyaretçilerin idari binalar, dört reaktör ve çeşitli şantiyeler dahil olmak üzere tüm projeyi görebileceği şekilde yüksekte kurulmuş platforma ulaşmak için yukarı doğru bir yol izlemesi gerekiyor.

Sezemin, Gülnar köyünde bulunan Akkuyu NGS’nin yapım sürecinde birçok aşamadan geçildiğine dikkat çekti. İnşaat için ruhsatın alınması ardından ilk reaktörün temeli 3 Nisan 2018'de, ikinci reaktörün temeli 8 Nisan 2020'de, üçüncüsünün temeli 10 Mart 2021'de, son olarak dördüncüsünün temeli ise 21 Temmuz 2022'de atılmıştı. 27 Aralık 2022'de santraldeki birinci ünitede açık reaktöre su verme işlemi başlatılmış, Ocak 2023'te birinci güç ünitesinde iç koruma kabuğunun montajı tamamlanmıştı. Dört reaktörün de şantiyelerinde inşaat çalışmaları yoğun bir hızla sürüyor. Sezemin, her reaktörün yapım çalışmalarının bir yıl sürdüğünü, ilk reaktörün 2024’te elektrik üretmeye başlamasının planlandığını ifade ediyor.

Her biri bin 200 megavat güce sahip dört reaktörlü bir nükleer güç santrali niteliğindeki Akkuyu NGS’nin tahmini hizmet ömrü 60 yıl olsa da 20 yıl daha uzatılma olasılığı bulunuyor. Sezemin’in ifade ettiğine göre, faaliyete geçmesi ardından yılda yaklaşık 35 milyar kilovat saat üretecek olan NGS, tam kapasiteyle faaliyete geçtiğinde Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak.

Ocak 2020'de yerli payı konusunda genişletilmiş bir çalışma grubunun oluşturulmasına değinen Sezemin, Akkuyu Anonim Şirketi, Türk Standardları Enstitüsü (TSE), İçtaş İnşaat ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın projeye dahil olduğunu söylüyor. Yerli şirketler tarafından üretilecek ürünlerin toplam tutarının 6,5 milyar dolar değerinde olacağı, nitekim yerlileştirme oranının yüzde 40’a tekabül edeceği belirtiliyor. Bugüne kadar Türk tedarikçilere verilen siparişin üç milyar doları aştığı belirtiliyor.

Koronavirüs salgını sürecinde diğer projelerdekilerden farklı olarak çalışmaların durmadan devam ettiğini söyleyen Sezemin, NGS’nin çevrenin canlandırılmasında da büyük rol oynamaya başladığına dikkat çekiyor. Tarım, hayvancılık ve balıkçılık ile uğraşan yaklaşık 900 kişilik nüfusuyla Akkuyu NGS’ye en yakın köy olan Büyükeceli köyü, küçük bir kasaba halini alarak kafeler, dükkanlar, restoranların kurulmasıyla büyük bir hareketliliğe sahne oldu. Santrale bağlı bir çiftlikte çilek, muz gibi Mersin’in havasına uygun ürünler ekiliyor. Burada yüzlerce kişi istihdam ediliyor.

Şantiyedeki turun sonuna gelmeden önce Şarku’l Avsat, Akkuyu Nükleer AŞ. Genel Müdür Birinci Yardımcısı ve NGS Yapı İşleri Direktörü Sergei Butckikh ile bir araya geldi. Kendisine sormamız gereken birçok soru vardı. Bunlardan en önemlisi, inşaat sürecinde Türkiye'nin 11 ilinde meydana gelen 6 Şubat’taki deprem felaketine benzer doğal afetlere maruz kalma ihtimalinin dikkate alınıp alınmadığıydı. NGS yapılarının Richter (Büyüklük) Ölçeği dikkate alınarak 9 büyüklüğündeki depremlere ve tsunami dalgalarına dayanacak şekilde tasarlandığına dikkat çeken Butckikh, 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin ardından NGS sahasında 2,2 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiğini ancak önemli bir etkisinin olmadığını söyledi. Ayrıca Akkuyu NGS’de kullanılan reaktörlerin son teknoloji olduğunu, Çernobil'de kullanılanlardan tamamen farklı olduğunu vurguladı.

Ukrayna'ya yönelik askeri müdahale nedeniyle Rusya'ya uygulanan yaptırımların Akkuyu NGS projesini olumsuz etkileyip etkilemeyeceği konusunda ise şu açıklamalarda bulundu:

“Bu süreçten hiç etkilenmedik. Bulgaristan ve Bangladeş'te de bu süreçten etkilenmeden devam eden projelerimiz mevcut. Sadece ekipmanın lojistiğinde değişiklik olmuş olabilir. Bu projelerde bizimle çalışan firmalardan çalışmayı sona erdirme yahut geri adım atma talepleriyle ilgili herhangi bir bildirim almadık. Sadece ulaşım yollarında bazı lojistik zorluklar yaşandı. Ancak Rosatom'un projelerini büyük ölçüde etkilemedi.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.