SERAP SAYLAM ŞEN (şair)
SERAP SAYLAM ŞEN (şair)
Yazarın Makaleleri
Zemin Kaygan..
Ne dostun, dost Ne düşmanın mert Kuzu kurda emanet Kol geziyor hıyanet Susarsan sindin Konuşursan haset Sırtında hançer Dilinde yasaklı Yüreğinde saklı Acının adı ihanet Can kırıkları alçı tutmaz Çaresizdir tababet...
Dayan Yüreğim..
Canlar kızıl çiçekli Canan önünde can gitti Yanıt diyorum Kanıt diyorlar Dayan yüreğim dayan Her yanım kan Her anım feveran Somut diyorum Soyut diyorlar Dayan yüreğim dayan Gözler de ışık söndü Gözyaşları toprağa gömüldü Avut diyorum...
Güle Güle..
Saçlarından bir tutam tel ekledim saçıma Buram buram sen kokuyor Rahatsız etmemek için korkarak attığım adımlar Yine alışkanlıkla atılacak mı odanın kapısında Kalan bir küpen geçecek elime Belki bir kazağa sarılacağım avunmak için...
Ah Çocuk..
Ah çocuk Sevdiğinle el ele nereye vakitsiz Daha çok baharlar vardı yaşanacak Keşfedilecek çok yerler Seyredilecek günbatımları Aşkınız meyveye duracaktı Minik eller dolaşacaktı yüzünüzde Resimlerden sevilmek yoktu hesapta Sevda şarkıları...
Sevdam Öyle Diliyor..
Gün geceye karıştı, gönlün talanda yine  Kalbin başka söylüyor, dilin yalanda yine  Aklın gidende hala, elin kalanda yine  Susuyorum sadece, sevdam öyle diliyor    Savruldum geçti ömür, acı kaldı özümde  Anladım...
Durduramadım Zamanı 
Hatırlar mısın,  Toprak kıpırtıyla hareketlenir  Nazlı, işveli gelin telaşıyla  Yeşil elbisesini giyerdi,  Sonra renklerle bezerdi üstünü  Allı, morlu pembeli  Biz heyecanla, büyülenerek izlerdik  En çok...
Kır Çiçeğinin Hikayesi..
Kimse sunmamıştı ona hayatı  Hiç kimse de sulamamıştı  Serpilsin, büyüsün diye toprağını  Korumasız Korunmasız    Dirençle kaldırdı başını  Gecenin keskin ayazına  Hırçın rüzgarlara boyun eğmedi ...
Anlatsana..
Gizleyebilmek için mi, Bu gayret, Bu uçarı haller, Savrukluğun, Deli dolu tükettiğin bu hayat? Ama, Ağlamamak için dişlerinle kopardığın, Dudakların, Düğüm düğüm biriktirdiğin çığlıkların yüzünden Boğazın, Davacı senden. Hala...
Düşe Yazmak 
Düş toplamaya gidiyorum bu gece  En alacalı  En canlı  Ve  En güzellerinden  Harcayabilmek için yine  Bol keseden    Duydum ki delinmiş atlas  Bozdursam tüm şiirlerimi,  Yeter mi almaya sırma iplik...
Sevdam Öyle Diliyor..
Gün geceye karıştı, gönlün talanda yine Kalbin başka söylüyor, dilin yalanda yine Aklın gidende hala, elin kalanda yine Susuyorum sadece, sevdam öyle diliyor Savruldum geçti ömür, acı kaldı özümde Anladım boşmuş çabam, yağmur oldun...
Uçmayı Unutan Kuşlar..
Hantal kanatlarının altından Ürkek seyrediyorlar olanları Uçmayı unutan kuşlar Oysa hala masmavi gökyüzü .. Gece pırıltılı elbisesiyle Göz kırpan tanrıça Samanyolu eteğinden yıldızlar savruluyor Ay tacı Elinde kutup yıldızından asası...
Duygusal Atık ..
Biraz ineyim dedim ruhumun derinlerine  Sanırsın el değmemiş arka bahçe  Ne çok şeyler birikmiş üst üste  Benden gelenler yetmezmiş gibi  Binlerce başkalarına ait duygusal atık.   Kalp kırıkları Pişmanlıklar ...
Kıvılcım..
Yaşam mıyım ben,  Yaşayan mıyım?  Tam bir ikilem  Bilinmez    Sudur kimi zaman  Taşır en olmaz ağırlığı,  Kimi zaman kuşkonmaz misali  Toz zerresi sarsar dalını    Bazen düş kadar uzak, ...
Sitem..
Doldu taştı yüreğim, sitemlerim yar sana  Aramızda duvarlar bir hamlede yarsana  Uzat ellerini bak, düşüyorum tut  arsız  Bir yanın güven verir, bir yanınsa tutarsız  Dünyaya senle bakan bir çift ela göz ettin ...
Elveda Kadar 
Emek emek dokunan kilim sanki hayat  Sona yaklaştıkça görüyorsun  Atılan yanlış ilmekleri  En canlı renklerle bezemeye çalışsan da  Elde kalan sadece hüzün sarısı  Çağırma beni sevgili  Koklanmaya doyulmayan...
Gül Düğüm..
Yürek bir dile gelse yanar dağ ateşinden  İhanetin farkı yok yanardağ ateşinden    Artık bir asır kadar mutluluğa uzak tan  Yazgımdaki sevdayı yaşamak var uzaktan    Ela gözlerinle sen kurulmuş bir tuzaksın ...
Sandık Odam..
'Gelmez gelmez yerlerim acıyor” derdi Çocukluğumun ruhu nasır tutmuş bilge kadınları Gelmez yerlerimin, onmaz yaraları Yıkamış, katlamış, kaldırmıştım Kalbimin sandık odasına Kat üstüne kat çıkarak .. Ansızın çıkageldin Katlarından...
Durduramadım Zamanı..
Hatırlar mısın, Toprak kıpırtıyla hareketlenir Nazlı, işveli gelin telaşıyla Yeşil elbisesini giyerdi, Sonra renklerle bezerdi üstünü Allı, morlu pembeli Biz heyecanla, büyülenerek izlerdik. En çok badem çiçeklerini severdim, Patlamış...
Oyun..
Kaç gece geçti güneşe hasret  Hangi hain koynunda zevke daldı  Uyanamayan sabahlar  .. Kumdan kaleler dört yanımda  Üfledim usulca toza bulandı göğüm  Kahpe değirmeninde mi öğütüldü  Güvenip yaslandığım...