“KKTC’de neler oluyor ?”
Geçtiğimiz hafta ilkini “o MUZ” başlığı ile sunduğum makalemin ikinci bölümünde yine Gazeteci-Yazar Cavit TUNA’nın değerlendirmelerine yer vereceğim.. Dahası o günlerde yaşananlarla ilgili ilginç gelişmeleri pek de fazla bilinmeyenleri dile getireceğim..
…… .
Başbakan rahmetli Bülent Ecevit’in her şey güllük gülüstanlıkmış edasıyla Londra’ya yaptığı ziyaret sürecinde başlatılan “Kıbrıs 1. Barış Harekatı”

Başbakan Vekili rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan; Başbakan Ecevit’le çok özel bir görüşme yapmıştır.. Ecevit öncelikle Cumhurbaşkanı ile görüşmüş, sonrasında ise Erbakan’a iletmiştir.. Erbakan’da alınan kararı Ankara Esenboğa Hava Limanında Başta Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarına toplantıda açıklar.. Kıbrıs’a Barış Harekatı adı altında çıkarma yapılacaktır..
Bu haberi duyan ABD, Türkiye’yi 6. Filo ile tehdit eder..
- Harekat olursa 6. Filo ile Türkiye’yi vururuz..
Bunun üzerine Erbakan : Başta Genelkurmay Başkanı ve Kuvvetleri Komutanlarını Hava Kuvvetlerine mensup 318 adet savaş pilotu ile birlikte toplantıya davet eder..
Toplantı başlamış; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar toplantının gizliliği ile birlikte yol haritalarının nasıl çizileceğine ilişkin olarak verdiği brifing sonrasında rahmetli Vekil Başbakan Prof.Dr. Necmettin Erbakan pilotlara hitaben bir konuşma yapmak istediğini belirtir ve kürsüye gelir..
Konuşmasına “vatan”..”önce vatan” sözleri ile başlar.. "gerekirse vatan için ölmeli” diyerek sözlerini tamamlar..
Kürsüden tam da ayrılacağı zaman, sanki bir şeyleri daha söylemeyi unutmuş edasıyla tekrar mikrofona yaklaşır.. Son bir söz söyleyeceğini belirterek..
- ABD 6. Filo ile ülkemizi tehdit etmektedir.. Kısa süre içerisinde de ABD’yi alt edecek silahları üretemeyeceğimize göre böyle bir saldırının olması halinde “kamikaze dalışı” yani “Şehadet dalışı” yapabilecek 18 adet pilota ihtiyacımız var.. Bu göreve talip olan gönüllülerin öne çıkmasını istiyorum.. dediğinde; toplantıya katılan 318 pilotla birlikte Hava Kuvvetleri Komutanının da en ön safta yerini aldığı görülür..ve hep bir ağızdan..
- Emredersiniz Komutanım !..
Toplantı sona ermiş, Erbakan ve Komutanlar bir durum değerlendirmesi yapmaktadırlar.. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar'ın; "Hocam neden böyle bir talepte bulundunuz ?" şeklindeki sorusu üzerine Erbakan; "şu anda burada yaşanan hadisenin Pentagon’a (muhtemeldir ki) gittiği, Pentagon’un da durumu değerlendiği"ni söyler..
Nihayet o parola ile ayağa kalkılır; “AYŞE tatile çıktı..”
Ancak 6. Filo Türk karasularında görünmüyordu..
………
Kıbrıs gazisi İsmail Yıldırım’ın sözlerine geçmeden önce Shopping TV. Ankara Temsilci Yardımcısı olarak görev yaparken Genel Müdürüm olarak görev yapan Gazeteci-Yazar kıymetli kardeşim Cavit Tuna bakalım siz değerli “BURSA ARENA” okurlarına neler söyleyecek..;
……….

AKEL Akincinin verdiği tavizleri tek tek
açıkladı / Cavit TUNA
AKEL’in, Kıbrıs sorununun iç yönlerinin ana başlıklarındaki müzakerelerin ilerlememesinden Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i sorumlu tuttuğu ve Anastasiadis’in artık, Kıbrıs sorununun çözüm prosedüründe AKEL’in desteğine kesin gözüyle bakmaması gerektiği bildirildi.
Haftalık Kathimerini “AKEL Anastasiadis’e Mesafeli… Kendisini, Seçim Kampanyası Gündemi ile Müzakerelerin Blokesinde Payı Olmakla Suçluyor” başlıklı manşet haberinde, AKEL’in Rum Başkanlık Sarayı’na “AKEL, prosedürün çöküşünü bekleyip, ardından da halka çöküş nedenini izah edemez. Başkan Anastasiadis’in durumu nereye sürüklediğini halka söylemek zorundayız, bu taktiğe itirazımız var” resmi uyarısında bulunduğunu yazdı.
Habere göre, AKEL sorunun iç yönlerinin ana başlıklarında Cenevre 2’den önce paket olarak, çifte çöküş yaşanmamasına ön şart olarak uzlaşma zemini olduğuna inanç belirterek Anastasiadis’i, bunu, 2018’deki başkanlık seçimleriyle ilgili ihtiraslarından bağımsız yapmaya çağırdı.
Haberi iç sayfasında detaylandırırken liderlerin Perşembe günkü görüşmesinin ardından Anastasiadis’in Yönetim başlığında çapraz müzakereye başlandığını, bir miktar ilerleme kaydedildiğini söylerken, Akıncı’nın ‘bugün verimli bir görüşme yaptığımızı söyleyemeyiz, ancak her toplantıdan sonuç beklemememiz gerekir’ dediğini yazan gazete Anastasiadis’in ayrıca “iki müzakereci yakınlaşmalar, asgari ve azami anlaşmazlıklar listesi hazırladı ve olabildiğince çok anlaşmazlığı yakınlaşmaya dönüştüğünü görmek için diyalog başladı” dediğini de hatırlattı.
Gazeteye göre AKEL yukarıdaki veriler ve yaptığı diğer analizlerden sonra, müzakere prosedürünün bloke olduğunu değerlendiriyor. AKEL’e göre prosedürün blokesi “dişlerini göstermeye” Cenevre öncesinde, Mont Pelerin’de Toprak başlığının görüşülmesi sırasında başladı. Bu nedenle sorumluluğun bir bölümünü Anastasiadis’e yükleyen AKEL’in değerlendirmesi şöyle:
“Ana konular görüşülmez ve sona bırakılırsa, müzakere prosedürüne gelen blokaj aşılamayacak, çöküşle sonuçlanacak veya en iyi durumda solunum cihazına bağlanacak. Şimdi özlü adımlar atılmazsa hem Mart’taki konferans hem de belki Türkiye’deki referandumdan sonra girişilecek son çaba da başarısızlığa uğrayacak. Sorumluluğun bir bölümünün Anastasiadis’te olma nedeni ise Başkan’ın, şimdi ana konularda ilerlerse Türkiye’nin karşılık vermeyeceğini ve kendisinin de taviz vermekle suçlanacağını değerlendirmesi ve dolayısıyla da başkanlık seçimlerini kaybedeceği kuşkusudur. Türk tarafı karşılık vereceğini, Mont Pelerin’den, kaçabilecek olmasına rağmen kaçmayarak da gösterdi.”
BU DÖNEM YOĞUNLAŞILMASI GEREKENLER..
Haravgi “Müzakerelerin Bu Aşamasının Merkezindeki Özlü Meselelerdeki Anlaşmazlıklar” başlıklı haberinde “bu dönemdeki kamuoyunu bilgilendirme çabası” çerçevesinde iki liderin bugüne kadar başardıkları ve yakınlaşma sağlamak maksadıyla görüşülecek özlü konuları özetle şöyle aktardı:
“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Devamı: önceki başkanlara da görüş veren dünya çapında üne sahip uzmanların şunları teyit eden görüşleri var: 1-Devletin, BM ve AB gibi uluslararası örgütlere katılımı, yeniden katılım başvurusuna gerek olmadan devam edecek. 2- Devleti bağlayan uluslararası antlaşmalar devam edecek. En az bin 500 uluslar arası antlaşma söz konusudur.
Federasyon mu Konfederasyon mu: Dünyada birbirinin aynısı olan federasyonlar yok. Ancak tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslar arası temsiliyet gibi ortak özellikleri var. egemenlik konusunda Talat-Hristofyas döneminde tek ve bölünmez egemenlik başarılmıştı, bu 11 Şubat 2014 anlaşması ile kısmen ‘budandı’ ancak tehlikeli olacak kadar değil.
Tek ve Bir Egemenlik: Çifte vatandaşlık yok. Vatandaşların Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı olacağı ve her oluşturucu eyaletin de her bir oluşturucu eyalete ait olanlara ‘iç vatandaşlık’ verebileceği şartıyla.
Temel Özgürlükler ve Haklar: Serbest dolaşım ve mülk edinme hakları ile yerleşim hakkı Talat-Hristofyas döneminde güvenceye alındı, Akıncı-Anastasiadis döneminde yeniden teyit edildi.
Dört Sınır Ötesi Özgürlük: Sermayenin, emtianın, hizmet ve kişilerin dolaşımı. Bunlar da güvenceye alındı. Türk vatandaşları konusu da netleştirildi ve çözüm zamanı nüfus oranının, 1974’te (yüzde 82/yüzde 18) olduğu gibi 4’te 1 olacağında uzlaşıldı. Bu Talat-Hristofyas döneminde anlaşmaya varıldı ve Akıncı-Anastasiadis 804 bin Kıbrıslı Rum ve 227 bin Kıbrıslı Türk rakamlarında anlaştı.
Türk vatandaşlarının akışı: Yunanlar Avrupa vatandaşı olarak şu veya bu şekilde herhangi bir üye ülkede kalma ve yerleşme hakkına sahip olduğundan Türk vatandaşları konusu gündeme getirildi. AB ve Yunanistan’ın da oluru ile Türk vatandaşlarının kalması ve yerleşmesi konusunda her 4 Yunana karşılık 1 Türk vatandaşı oranında uzlaşıldı.
Açıktaki Konular-Anlaşmazlıklar: Kıbrıs Rum tarafı resmi olarak, özlü konulardaki anlaşmazlıkların 15 civarında ve Mülkiyet-Toprak, Yönetim ve Güvenlik-Garantiler’de olduğunu savunuyor. Ancak bu anlaşmazlıkların daha az ve özlü konularla ilgili olduğu, prosedürdeki engelin aşılması ve sadece Güvenlik/Garantiler gündemiyle toplanacak Konferansa hazırlık yapılabilmesi için müzakerelerin bu aşamasında bunlar üzerinde odaklanılması gerektiği görüşü de var.
Mülkiyet: Rum tarafı mülkte ilk söz sahibinin yasal mal sahibi olması ve Mülkiyet Komisyonu kararlarının AİHM karları tahtında alınmasını arzu ediyor. Kıbrıs Türk tarafı ise ilk söz sahibinin kullanıcı olması ve konuya göre otomatikleşmesini istiyor.
Duygusal bağ: Anlaşmazlık, AİHM kararlarından ortaya çıkan tanımla ilgilidir.
Mülkün Önemli İnkişafı (significant improvement): Rum tarafı inkişaf değerinin mülkün ilk değerini aşması olarak görüyor. Türk tarafı inkişafın mülkün ilk değerinin yüzde 50’sine ulaşması olarak.
Toprak Düzenlemelerine Tabi Bölgelere Göçmenlerin Otomatikman Dönüşü: Rum tarafı göçmenlerin, Kıbrıs Rum idaresindeki mülklerine derhal dönmesini uygun buluyor.
Avrupa Konuları, Birincil Hukuk: Kıbrıs Türk tarafı çözümün birincil hukuk olmasını istiyor.
Yönetim, Dönüşümlü Başkanlık: Türk tarafı, siyasi eşitliğin yerine gelmesi için dönüşümlü başkanlığı olmazsa olmaz görüyor. Rum tarafı ise siyasi eşitliğin Kıbrıslı Türklerin yönetime ve karar alma prosedürüne, özellikle de Bakanlar Kurulu’ndaki ve belki karar alımlarındaki oranla sağlandığını düşünüyor.
Federal Organda Sayısal Temsiliyet: Kıbrıslı Türklerin katılımı her yerde 50-50 olmayacak. 70’in üzerindeki kurumdan sadece 13-14’ündeki katılımlarının 50-50 olmasını talep ediyorlar. Geriye kalanlardaki katılım oranı 2’ye 1 olacak. Kararların, en az bir Kıbrıslı Türk oyu ile alınmasını istiyorlar, önemli anlaşmazlık da bu. Etkin katılım çerçevesinde bütün organlarda bir Kıbrıs Türk oyu talep ediyorlar. Rum tarafı çoğu organda, kararlar etnik veya toplumsal temelde alınması söz konusu olmadığından böyle bir şeye gerek olmadığını söyleyerek buna itiraz ediyor. Örneğin Sermaye Piyasası Kurulu kararını önündeki şirketin konuları ve verilerine bakarak alacak, şirketin Türk mü Rum mu olduğuna bakmayacak.
Başkan ve Başkan Yardımcısı’nın müşterek kullanabileceği tek bir veto hakkı var ve sadece, her ikisinin de Bakanlar Kurulu kararına itirazı olması durumuyla ilgilidir. Her durumda, çıkmaz olduğunda anlaşmazlıkların çözüm mekanizması vardır.
Toprak:
Kıbrıs Türk idaresi altındaki toprak oranı: -Rum tarafı: yüzde 28,2. -Türk tarafı yüzde 29,2
Göçmenlerin Dönüşü: Rum tarafı: 100 bin civarında, Türk tarafı: 75 bin. Rum tarafının ana talebi Omorfo’nun (Güzelyurt) iadesidir.
Güvenlik/Garantiler:
Kıbrıs Türk tarafı garantilerin en azından Kıbrıs Türk oluşturucu devletçiğinde kalmasında ve askerlerin kalmasında ısrar ediyor.
Rum tarafı garantileri kabul etmiyor ve Sunset Clause denilen, askerlerin tamamen çekilmesini öneriyor. Güvenlik konusunda da çok uluslu güç kurulmasını öneriyor.”
………
KIBRIS’ın bu gün KKTC olmasını sağlayan kahraman Türk ordusunun neferlerinden gazi İsmail Yıldırım’ın “beşparmak dağları”na paraşütlerle ilk inen Kayseri Komando Tugayı neferlerinin nasıl da başarılı şekilde savaştıklarını anlatacaktım “gerçek hayat hikayesi” olarak; dahası gazetemiz yazarı E. Hava İstihbarat Albayı kıymetli kardeşim Ziya İlker Göktaş’ın da konu ile ilgili KKTC’nin dünü, bu günü konulu yorumlarını kendi köşesinde yazacağı bir makalesinde sizlerle buluşmasını ümit ediyorum..KKTC’de öylesine önemli gelişmeler yaşanıyor ki.. Ben de sözü Gazateci-Yazar Cavit TUNA’ya veriyorum.. TUNA’da bakalım devamla neler anlatıyor..;
"..Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum Meclisi’nin ENOSİS plebisitinin okullarda kutlanmaya başlanması kararı üzerine atılacak adım konusunda, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in perşembe günkü toplantıya kadar tavrının ne olacağını görmeyi bekleyeceğini söyledi.
Akıncı, perşembe günkü görüşme konusunda “Bu toplantıya giderim ama bu toplantıda konu yalnız bu olur. Başka bir şey konuşulmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının karardan duyduğu rahatsızlığı vurgulayarak karar düzeltilmezse müzakerenin anlamı kalmayacağını belirtti.
Akıncı, Rum liderliğinin bir karar vermesi gerektiğine dikkat çekerek, “Ciddiyetle bizimle, en azından mart ve nisan aylarında bir çözüm için uğraş verecek mi? Seçimi daha sonra düşünecek ve federal bir çözümün getireceği seçim olasılıklılarını mı değerlendirecek? Yoksa kendi toplumu içindeki seçimlerle mi meşgul olacak?” diye sordu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar’ı Cumhurbaşkanlığı’na çağırarak, Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi’nde adanın Yunanistan’a bağlanmasını öngören Enosis’le ilgili 1950’de Kilise tarafından düzenlenen ve yüzde 96 evet sonucu çıkan plebisiti anma yöndeki karar hakkındaki düşüncelerini aktardı.
Akıncı görüşme sonrası düzenlediği basın toplantısında, Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi’nde alınan kararın, “Enosis hayalini gündeme taşıyan bir karar” olduğunu söyledi.
Spehar’a konunun ciddiyetini anlattıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, bunun basit ve hafife alınacak bir konu olmadığını söylediklerini belirtti.
“ELAM MECLİSİ PEŞİNDEN SÜRÜKLEDİ”
Enosis gibi Kıbrıs Türklerinde yıllarca endişe yaratan bir düşünceyle ilgili 1950’de yapılan plebisitin 2017’de gündeme taşınmasını “ son derece vahim bir gelişme” olarak değerlendiren Akıncı, Temsilciler Meclisi’nde en az sandalyeye sahip olan partilerden biri olan ELAM gibi ırkçı ve faşist bir partinin, Meclis’te çoğunluğu sürüklemesinin üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konu olduğunu söyledi.
Akıncı, Güney Kıbrıs’taki iktidar DİSİ’nin Meclis komitesinde söz konusu öneriye onay vermesi, Meclis’teki oylamada da çekimser kalarak öneriye dolaylı bir şekilde onay vermesinin de olayın vahametinin diğer bir boyutu olduğunu kaydetti.
Kararın en çok Rum gençliğini ilgilendirmesinin de önemli olduğunu kaydeden Akıncı, tüm araştırmaların ortaya koyduğu gibi, çözüme en uzak duran kesim olan Kıbrıs Rum gençliğinde ENOSİS’i canlı tutacak mesajlar verilmesinin, bu vahametin başka bir boyutu olduğunu ifade etti.
“MÜZAKERE SÜRECİNE BÜYÜK DARBE”
Kıbrıs’ta çözüme ulaşabilmek için yeni bir barış kültürüne ihtiyaç olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, böyle bir ortamda gençlere ENOSİS hayalini ve o plebisiti kutsayan bir anlayışın enjekte edilmesinin ve üstelik bunu Anastasiadis’in partisinin eliyle de yapılabilmesinin yürütülen müzakere sürecine büyük bir darbe niteliğinde olduğunu vurguladı
Kararın çıkmasının ardından yaptığı açıklamada, kararın iptal edilmesi çağrısında bulunduğunu, bu çağrının üzerinden iki gün geçmesine rağmen bir gelişme yaşanmadığını kaydeden Akıncı, Cumhuriyet Meclisi’nin bugün konuyla alakalı deklarasyonunun yerinde olduğunu söyledi.
SPEHAR İLE GÖRÜŞME
BM Temsilcisi Elizabeth Spehar ile görüşmesinde Spehar’a karar ile ilgili Kıbrıs Türk tarafının ciddi tepkisini, hayal kırıklığını ve kınamalarını ilettiklerini ifade eden Akıncı, Birleşmiş Milletler tarafından olayın görmemezlikten gelinemeyeceğini, BM’den bu konuda bir girişim beklediklerini, düşüncelerinin BM Genel Sekreteri’ne iletilmesini talep ettiklerini ifade etti.
“KÜÇÜK BİR OLAY GİBİ GEÇİŞTİRİLEMEZ”
Anastasiadis’in atacağı adımın önemli olacağına, bunun okullarda öğretmenlerle öğrencilerin konuşacağı küçük bir olay gibi geçiştirilebilecek bir olay olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, nasıl ki KKTC’nin Türkiye ile ilhakı konu olduğunda en başta karşı gelenlerden biri kendisi oluyorsa, Anastasiadis’in de, federal bir çözüm temenni ediyorsa, tüm adanın Yunanistan’a ilhak hayalini canlı tutacak hareketlere onay vermemesi gerektiğini vurguladı.
Akıncı, nasıl ki kendisi en sıkıntılı konularda Kıbrıs Türk halkını bir çözüme hazırlamak için çalışıyorsa, Anastasiadis’in de halkını, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği, kararlara etkin katılımı, kararlarda Kıbrıslı Türklerin oyunun gerekli olacağına, dönüşümlü başkanlığa hazır etmesi için çalışması gerektiğini ifade etti.

“SONUÇ ELDE ETMEK İMKANSIZ HALE GELEBİLİR”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı “Bu konularda adımlar atılmadığı takdirde, havanda su dövmeye devam ederiz ve bir sonuç elde etmek imkansız hale gelebilir” dedi.
“ANLAM VERMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Olayın, Güney’deki seçim hazırlıkları çerçevesinde ret cephesine göz kırpma olarak görülmesine de anlam verilemeyeceğini kaydeden Akıncı, “(o zaman) ‘Güneydeki toplumda, Enosis hâlâ prim yapıyor, o nedenle biz ancak böyle yürüyeceğiz’ demeleri lazım. Bunu da herkese, tüm dünya kamu oyuna da izah etmeleri lazım” dedi.
Müzakerelerin beşli konferans safhasına Kıbrıs Türk tarafının güçlü gayretleri sayesinde gelindiğini kaydeden Akıncı, Güney Kıbrıs’taki 2018’de başkanlık seçimleri yer alacak olması ve adanın güneyinde doğal gaz arayışlarının 2017’nin başlarında müzakerelerde sıkıntı yaratacağını pek çok kez dile getirdiğini, burada haklılığının erken ortaya çıktığını, söz konusu sıkıntıların Nisan-Mayıs aylarında baş göstermesini beklediğini ancak Güney Kıbrıs’ta ittifak arayışlarının şimdiden başladığının görülebileceğini söyledi.
Akıncı, Kıbrıs Rum liderliğinin, federal bir çözüm için mi yoksa Güney Kıbrıs’taki seçimler için mi gayret göstereceği noktasında karar vermesi gerekeceğini kaydederek, “Bundan sonraki gelişmeler Rum Liderin atacağı adımlara bağlı olarak şekillenecektir. Bir kez daha akıl yoluna çağırıyoruz. Enosis hayalleri bu adayı bu hallere getirdi... Bundan ders çıkarmayıp halen daha o günlerin özlemi ile yaşamak bölünmüşlüğü kalıcı hale getirir” dedi.
“MÜZAKERECİLER GÖRÜŞMESİ BÜYÜK ÜHTİMALLE İPTAL”
Gelişmeler ışığında adım adım hareket edeceklerini kaydeden Akıncı, yarınki müzakereciler görüşmesinin büyük ihtimalle yapılmayacağını belirtti.
“PERŞEMBEYE KADAR BU YANLIŞ DÜZELTİLİRSE NE ALA…”
Perşembe günkü liderler düzeyindeki toplantıya kadar Anastasiadis’in ne yapacağını görmeyi istediğini belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:
“Perşembeye kadar Anastasiadis ne yapacak; onu bir görmek istiyorum. Şimdi eğer, bu konuda bir adım atarsa ve bu yanlışı düzeltirse ne ala. Düzeltilmezse, perşembe gün çok büyük bir ihtimalle bu toplantıya giderim. Ama bu toplantıda konu yalnız bu olur ve başka bir şey de konuşulmaz. Giderim ve bu toplantıda size anlattıklarımı orada da kendilerine de anlatırım ve bu konuda artık bir karar vermeleri gerektiğini yüz yüze söylerim. Gidip de orada başka türlü bir müzakere yapılmasının bir anlamı kalmaz. Bunu herkesin ne anlama geldiğini, en başta da kendileri ve onun yanında da BM ve diğer ülkeler de anlamalıdırlar. Bu hafife alınacak bir konu değildir. Çok ciddi olarak bizi rencide ve rahatsız ettiğini ve bunu her düzeyde hissettiğimizi, hem cumhurbaşkanının hem hükümetin hem meclisteki bütün partilerin... Bu toplumsal bir tepki noktasındadır. Bunu çok iyi anlamaları ve kavramaları gerekir. Dolayısıyla bu noktadan sonra onların tavırlarını da göreceğiz. Şu andan daha ötesini konuşmak yanlış olur../...”
………





KIBRIS 1. Barış Harekatı adı altında yapılan savaşın Kahraman Türk Ordusu neferlerinden olmanın gururunu yaşıyorum..2. Barış Harekatı adı altındaki savaşa da en ön saflarda katıldım. savaşın başlangıç emrinin Vekil Başbakan Prof.Dr. Necmettin Erbakan tarafından verildiğini yeni öğrendim..Teşekkürler..