Bambaşka bir iklimde bilmediğim bir yerde
Acılar depreştikçe üstüme yağdı gece
Şu zavallı gönlümü düşürüp derin derde
Kirpiklerimden yaşı usulca sağdı gece
Parçalayıp geceyi kaç defa yere serdim
Sessizliğin içinde çaresizlikti derdim
Hicran denen ateşin yaktığı en son yerdim
Vuslat denen kapıya engeller yığdı gece
Dertlerimle sınandım anladım bir kez daha
Ben hayale koşarken gördüğüm çölde vaha
Ateşlerin üstünde vardım derken sabaha
Kan ter ile uyandım üstüme ağdı gece
Kahrımı tartmak için koyup gam kefesine
Tıka basa doldurdum ruhu can kafesine
Tüm sancılar uyandı gözyaşımın sesine
Bulutlu bir bakışın içine sığdı gece
Ağustos sıcağın da gözümde yaş üşüyor
Yine gam kasavetle yastığa baş düşüyor
Bir bilinmez el bana sanki mezar eşiyor
Keşmekeşlik içinde ruhumu boğdu gece





