Nükleer santralin yeniden ‘ısıtıldığı’ Sinop’ta huzursuz bekleyiş sürüyor: "Yaşamak istiyoruz"

Sinop’ta kurulmak istenen, yıllardır finansman sorunları ve açılan davalarla anılan Türkiye’nin ikinci nükleer santraline karşı doğa mücadelesi sürüyor. Yurttaşlar soruyor: Yaşamak istemek suç mu?

Nükleer santralin yeniden ‘ısıtıldığı’ Sinop’ta huzursuz bekleyiş sürüyor: Yaşamak istiyoruz

Yeşil gazete'den Sıla Ertaş'ın özel haberine göre, Sinop’un merkeze bağlı Abalı köyünün İnceburun mevkiinde kurulmak istenen Türkiye’nin ikinci nükleer santrali, Japonya’nın maliyetlerin arttığı gerekçesiyle projeden çekilmesi üzerine bir süredir gündemden çıkmıştı.

Ancak, geçen ekim ayında gerçekleşen Astana görüşmeleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan muhatabına “Sizinle Sinop’u da konuşmuştuk. Bu iki nükleer enerji santralinin çıkaracağı ses dünyada çok farklı olacaktır” diyerek yıllardır finansman sorunları ve açılan davalarla anılan Sinop NGS projesini yeniden gündeme getirdi.

Açıklamanın ardından Rusya devletine bağlı atom enerjisi kurumu Rosatom, Türkiye ile Sinop’ta nükleer güç santrali inşa edilmesine yönelik müzakerelere başladıklarını duyurdu. Halihazırda Mersin’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) çalışmalarını sürdüren Rosatom‘un Genel Müdürü Aleksey Lihaçev, Sinop’un dört üniteli bir nükleer santral inşası için “son derece cazip” bir nokta olduğunu da söyledi.

Ne olmuştu?

Sinop’taki nükleer santral süreci 1990’lı yılların ortasında başlamıştı. Japonya’nın üstlenmesi planlanan santral için görüşülen Japon şirketlerden önce Itochu ardından da yüklenici firma Mitsubishi Heavy Industries ‘finansman artışı’ gerekçesiyle projeden çekildi.

Japonya basınına yansıyan bilgilere göre 11 Mart 2011’de Fukuşima Nükleer Santrali‘ndeki kaza ve sızıntı sonrası, yurtiçi-yurtdışı santrallerin inşasında eski güvenlik protokollerinin değiştirilmesi ve yenilerinin eklenmesi, Sinop gibi projelerinin maliyetlerini büyük ölçüde arttırmıştı. Japonların çekilmesi üzerine EUAS International ICC Merkezi Jersey Adaları Türkiye Merkez Şubesi “proje üstlenicisi” yapılarak ÇED sürecine başlandı.

Yapımı 20 milyar doları bulan proje için hazırlanan ÇED raporu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Eylül 2011’de kabul edildi. 3220 sayfalık bu rapor hakkında açılan davalar ise idare mahkemesi tarafından birleştirildi. Mahkemenin atadığı ve ‘tanıdık isimlerden’ oluşan 15 kişilik bilirkişi heyeti bile, sundukları raporda santralin yapılmaması için tam 276 madde sıraladı.

AKP hükümeti santralin kurulması için çabalarını sürdürürken çevre örgütleri ve nükleer karşıtları da boş durmadı. 1995 yılında ülkedeki tüm çevre kuruluşlarının davet edildiği Karadeniz Çevre Kurultayı gerçekleştirildi. 2005’te hükümete yakın çevrelerin Fransa’da görüşmeler yaptığını duyan Sinoplular Nükleere Karşı Platform’u kurdu. 2006’da ülkenin en büyük çevre mitingi nükleere karşı Sinop’ta gerçekleşti.

ÇED süreci kapsamında gerçekleştirilmesi gereken halkın katılımı toplantısı Sinop halkının itirazlarına rağmen yapılmış sayıldı,  2019 yılının Aralık ayında Ankara’da yapılan değerlendirme toplantısına ise Sinop’tan katılan sivil toplum örgütleri alınmadı.

Bir yandan da başta Sinop NKP olmak üzere meslek ve çevre örgütleri ve bölge sakinlerinin açtığı davalar yoluyla süren yargı sürecinde, ÇED Olumlu kararının iptali istemiyle açılan dava, henüz otuz günlük süresi bile dolmadan, on gün içinde reddedildi. Samsun 3’üncü İdare Mahkemesi’nin ret kararı nisan ayında davacılar tarafından Danıştay’a taşındı.

ÇED raporu eksiklerle dolu

Sinop NGS için seçilen alanın içinde Bozburun Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, Hamsilos Tabiat Parkı, Sarıkum Tabiat Koruma Alanı, Aksaz- Karagöl Sulak Alanı ile Sarıkum Sulak Alanı gibi hassas alanlar bulunuyor.

Akkuyu Nükleer Santrali gibi dört reaktörden oluşması ve kullanım ömrünün 60 yıl olması planlanan santral için şimdiden 1 milyona yakın ağaç kesildi. Projenin ÇED Raporu’nda nükleer santralin inşaatı ve işletmesi sırasında oluşturabileceği etkiler atıklar için ara depolama ve son depolama aşaması gibi en önemli konular da dahil pek çok eksiklik var.

Projeyle ilgili en son Meclis’te HDP İzmir milletvekili Murat Çepni bir soru önergesi vermiş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verdiği yanıtta, Japonya ve başka ülkelerden gelen teklifleri değerlendirdiklerini belirtmiş ve nükleer enerjinin Türkiye’nin yeşil enerji dönüşümüne katkıda bulunacağını söylemişti.

‘Yalnızca Sinop ve Türkiye’yi değil, tüm dünyayı riske sokacak’

ÇED toplantısına alınmadıklarını, halkın katılımına izin verilmediğini söyleyen dönemin NKP sözcüsü İlker Şahin sürecin takipçisi olduklarını belirtiyor.

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu yürütme Kurulu üyesi Selahattin Gümüş ise atanan bilirkişilerin bile 276 madde sıralayarak ÇED raporunun iptal edilmesini istediğini hatırlatarak, bunlara rağmen davanın reddedilmesini anlamanın zor olduğunu söylüyor. Zira raporda kentin jeolojik yapısı, rüzgarın yönü, acil duruma yönelik yapısal altyapının uygun olmayışına dikkat çekilerek güvenlik sorunları olduğu; deprem ve heyelan bölgesinde kalan alanda ne bu risklere yönelik ne de tsunamiye ilişkin bir çalışma yapıldığı belirtiliyor.

Sinop halkı ise yalnızca kentlerini ve Türkiye’yi değil tüm dünyayı tehlikeye sokacak bir proje olduğu; santralin inşa edilmesi halinde tüm Karadeniz’in deniz yaşamını sonlandıracağını ve tarımı ve yaşamı tümden olumsuz etkileyeceğini söylüyor.

Rus devlet şirketi Rosatom‘un Mersin‘de inşaatını sürdürdüğü Akkuyu NGS’nin ilk ünitesinin bir yıl içinde çalıştırılmaya başlanması planlanıyor. Bir süredir sessizliğini koruyan Sinop NGS’nin yeniden gündeme getirilmesinden tedirgin olan Sinoplular ise beklemede. Nükleer karşıtlarının bir başka argümanı da, bu santralin de Rus şirketine inşa ettirilmesi halinde tüm Karadeniz’in Rus hakimiyetine girecek olması. Hukuki savaşlarını sonuna kadar sürdüreceklerini belirten Sinoplular, yaşam alanlarını savunma konusunda da çok kararlı görünüyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.