Kanserle Savaşırken Öğrendiklerim” adlı kitabım da uzun uzadıya izah etmeye çalıştığım beslenme kurallarının yanında, kesinlikle dikkat etmemiz gereken en önemli kural; “neyi nasıl yersek yiyelim miktarının çok fazla abartılmadan, içeceklerle çok fazla karıştırılmadan, (midemize içine atılacak her şeyi itirazsız kabul eden bir makina muamelesi göstermeden) çok basit bir ölçü içerisinde, iyice çiğnenerek yenmesidir.”

Bir çok bilim insanına göre dengeli beslenmedeki “altın oran; beş birim karbonhidrat, üç birim yağ ve maksimum iki birim protein şeklindedir.” Bu günkü şartlarda bu ölçüye tam olarak uyabilmemiz mümkün değildir. Ancak kesinlikle “midemizi rastgele tıka basa doldurmaktan kaçınmamız şarttır” ve belki de sindirimin en önemli kuralı budur.

Sadece yediklerimizin miktarını azaltmamız halinde bile, sindirim sistemimiz fabrika ayarları gereği, bir çok zorluğun altından kalkarak sindirim işlemini en faydalı şekilde gerçekleştirecektir.

Çünkü midemizi karmakarışık yiyecek ve içeceklerle tıka basa doldurup kapasitesini çok fazla zorladığımız hallerde bile, (tüm olumsuz şartlara rağmen) sindirim sistemimizin görevini uzun süre yapmaya çalıştığı, (tam anlamıyla olmasa bile) vücudumuzun bir çok ihtiyacını temin edebildiği her şeyiyle ortadadır.

Ben sindirim sisteminin tamamıyla “keşfedilmediğini, bilinenlerin dışında, gerektiği vakit çözüm üretebilecek, kendine has bir program içerisinde çalıştığına inanıyorum.” Eğer öyle olmasaydı, sürekli tükettiğimiz bu gün ki (mikro gıdalar açısından yetersiz) yapay gıda maddelerinin ve içeceklerin karmakarışık bir şekilde yendiği, içildiği günümüz beslenme anlayışı ile, “bu kadar süre hayatta kalmamız kesinlikle mümkün olmazdı.

Bu durumda yapmamız gereken şey çok basit; midemizi gereksiz yere boş rafine yiyecek ve içeceklerle tıka basa doldurmadan, “sadece gerektiği kadar yemek yiyerek,” sindirim sistemimizin “fabrika ayarlarına uygun bir şekilde çalışmasına” izin vermektir.

Emin olun Allah’ın kurduğu muazzam düzen içerisinde çalışan sindirim sistemiz, (sağlıklı olması şartıyla) proteinleri, karbonhidratları, yağları, nişastayı ve lifleri bir arada sindirebilecek kabiliyete sahiptir.

Çünkü bütün dünyada uygulanan diyet programlarının tamamının temelini teşkil eden ve doğal yapıları bozulmamış hiçbir gıda maddesi “saf proteinler, karbonhidratlar, yağlar, nişastalar ya da lifler olarak ayrı ayrı tek başlarına bulunmazlar.” Oranları çok farklı da olsa, karmakarışık vaziyette hepsi bir arada bulunurlar.

Yani doğal olarak yetiştirilmiş ya da üretilmiş binlerce çeşit yiyecek ve içecekten hangilerini yersek yiyelim, bunları ağzımıza aldığımız (sindirimin başladığı) andan itibaren “karbonhidratlar, proteinler ve yağlar” olarak üç sınıfa ayrılarak, ona göre işleme tabi tutulurlar. Örneğin tek başına “bir tek kuru fasulyeyi bile hap gibi yutsak,” (çok farklı oranlarda da olsa) proteinleri karbonhidratları ve yağları birlikte almış oluruz.

Bu nedenle yapmamız gereken şey; basit yanlışlarımızdan (mümkün olduğunca) vazgeçerek “doğruları hayatımız da sürekli hale getirebilmektir.” Süreklilik sözü uygun sağlık ve kiloya ulaşmak için, her şeyi “kusursuz bir şekilde bir ömür boyu yapmamız gerektiği anlamına gelmez.” Çünkü bir haftada neler yediğiniz bir öğün de neler yediğiniz den çok daha fazla önemlidir.

Hafta sonu tatilinin, sağlık bilincimizin çoğaltılmasına vesile olması dileğiyle… 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.