(VELİLERİMİZE SESLENİYORUM)

Sevgili okurlarım,

Daha önceki köşe yazılarımda öğretmenlerimizden ve yaptıkları mesleklerinin gereği olarak görevlerinin ve sorumluluklarının öneminden söz etmiştim.

Okulların açıldığı ilk gün, öğrencilerimize de tavsiyelerde bulunmuştum.

Bugün de velilerimize seslenerek eğitime KATKILARI ve KATILIMLARI için davette bulunaym. Velilerimize bu teklif ve tavsiyelerim ile eğitimin saçayağını (eğitim üçgeninin üçüncü ayağını) tamamlamış olayım.

Sayın veli,

Çocuğun eğitimi ailede başlar. Okul ve çevre eğitimiyle kimliği, kişiliği, kabiliyeti ve karakteri şekillenmektedir.

Okul çağına kadar, ailesinden alacağı eğitim, alışkanlıklarının temelini oluşturmaktadır.

"Aile terbiyesi" dediğimiz olgunun, eğitim hayatındaki başarısında önemli etkisinin ve katkısının olduğu unutulmamalıdır.

Anne ve baba olarak sizlerin de önemli görev ve sorumlulukları vardır.

En iyi şekilde yetişmesini istediğiniz, mükemmel insan haline gelmesini arzu ettiğiniz, iyi bir meslek sahibi olmasını düşündüğünüz evlatlarınız için sizlerin de eğitime "ilgi" ve "sevgi" göstermeniz gerektiğini vurgulamak ve şu tavsiyelerde bulunmak istiyorum.

Çocuğunuzu tanıyın; farklılıklarını, ilgi alanlarını, kapasitesini (başarılarını ve başarısızlıklarını) bilin.

Çocuğunuzu önemseyin, değer verin, bunu hissettirin.

Çocuğunuzu aşağılamayın, haksızlık etmeyin, sözlü ve fiili şiddet uygulamayın.

Çocuğunuza verdiğiniz sözleri tutun. Sözünüzü yerine getirmeniz mümkün olmadığı takdirde sebebini paylaşın.

Ödülünüz teşvik edici olmalıdır, rüşvet şeklinde olmamasına dikkat edin. “Derslerine çalışırsan, ödevini yaparsan sana .....şunu alırım” şeklinde bir beklenti içerisinde olmasını alışkanlık haline getirmesine imkan vermeyin.

Cezalandırmanız; hatasından caydırıcı olmalıdır. Suçlamadan önce dinleyin ve hatasını kabullenmesini sağlayın.

Aşırı koruyucu ve hoşgörülü olmayın. İyi niyetinizi suistimal etmelerine fırsat vermeyin.

Çocuğunuzu diğer çocuklarınızla veya başkalarının çocuklarıyla kıyaslamayın. Eleştirileriniz olumlu ve yapıcı olsun. Kırmayın, kızmayın ve küsmeyin.

Çocuğunuzun sağlığını, yemeğini, uykusunu, dinlenmesini, eğlenmesini, kitap okumasını, düzenlediğiniz rahat çalışma ortamında (çalışma odasında) derslerine çalışmasını takip edin, planlayın ve destek olun.

Okul hayatı ile sivil hayatın farklı olduğunu, toplu yaşanılan yerlerde kurallara uyulması gerektiğini, zamanı planlamasını (geç kalmamasını) ve kıyafetinin uygun olması gerektiğini kavratın.

Kurallarınız tutarlı ve geçerli olsun. Anne - baba olarak aynı görüşte olun. Çelişkileriniz olmasın. Farklılıklarınızdan istismar ve taviz oluşmasın.

Yaş dönemini göz önünde bulundurun. İhtiyaçlarını anlayışla karşılayın. Sizin zamanınızın çocukluğunu yaşamadıklarını bilin.

Eleştirilerinizde öz eleştiriyi göz önünde bulundurun, sorun ve sıkıntıda empatiyi dikkate alın.

Çocuğunuzu sevdiğinizi, değer verdiğinizi, inandığınızı, güvendiğinizi hissettirin ve bunu davranışlarınızla gösterin.

Çocuğunuzu görün, duyun ve dinleyin. Görüşlerine, fikirlerine, duygu ve düşüncelerine değer verin. Bunları ifade etmesine imkân tanıyın.

Şikayetçi kişilik yerine, çözüm üretici olması konusunda yüreklendirin. Görevlerini ve sorumluluklarını bilmesini, kendi işini kendisinin yapmasını sağlayın. Müstakil başarma ve yapma becerisinin gelişmesine yardımcı olun.

Çocuğunuzu, “Allah” ile, "babana söylerim" diye korkutmayın. Sevgiye dayalı otokontrol sağlayın.

Suçu ne olursa olsun doğruyu söylemeye alıştırın. "Yalan söylüyorsun" diye suçlamayın. "Yalan söylemek kötüdür" diyerek eğitin, öğretin.

Çocuğunuzun boş zamanlarında neler yaptığını, nerelere gittiğini, kimlerle arkadaşlık yaptığını mutlaka bilin.

Farklı davranışlar, anormal durumlar görürseniz öğretmenleriyle, rehberlik servisiyle, okul yönetimiyle, psikologla görüşün. Okula gelin, işbirliği içerisinde olun.

Çocuğunuzun, bir üst kuruma hazırlanmasıyla birlikte hayata hazırlanmasının da çok önemli olduğunu bilerek hareket edin.

Sizde olmayanı, sizin yapmadığınızı istemeniz inandırıcı olmaz. Eve geç geliyorsanız, "eve erken gel" demeniz mantıklı değildir.

Sağlıklı, mutlu ve başarılı olmak, sağlam ve samimi olan bir aile ortamına bağlıdır.

Çocuk, yaşadığını öğrenir ve yapar. Sürekli eleştirilirse kınama ve ayıplamayı, kin ve şiddet ortamında büyürse kavga etmeyi, aşağılanırsa sıkılıp utanmayı, suçlanırsa yalan söylemeyi öğrenir.

Çocuklarımızı "hayırlı evlat" diyeceğimiz, onur ve gurur duyacağımız şekilde yetiştirmemiz için pişmanlıklarımızın, "ah, vah !"larınızın, "keşke"lerimizin olmaması gerektiğini belirtmek istiyorum. "İlginizin" ve "sevginizin" eksik olmamasını temenni ediyorum.

SÖZÜN ÖZÜ: Anneler ve babalar KENDİ evlatlarını KARŞILIKSIZ severler. Öğretmenler ise, BAŞKALARININ çocuklarını KARŞILIKSIZ sevmektedirler. Bu ilgiyi ve sevgiyi yaşayın ve paylaşın. Çünkü, evlatlarınıza bırakacağınız en iyi, en hayırlı mirasın “eğitim” olacağını sakın unutmayın...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.