Kıbrıs Rum Yönetimi, Türk ordusunu tek bir kurşun atmadan adadan atma ülküsüyle bir zamanlar savunmasız ve silahsız Kıbrıslı Türklere saldırırken, Türk olmaktan başka hiçbir suçu olmayan masum kardeşlerimizi kitleler halinde kurşuna dizip şehit ederken, bir amacı vardı: Kıbrıs adasının tümünü ele geçirmek. Ne var ki kendini aslan zanneden ama Barış Harekâtında Mehmetçiğin önünden fareler gibi kaçarak sığınacak delik arayan Rum Milli Muhafız Ordusu, (RMMO) ne kadar silahlanırsa silahlansın buna gücünün yetmeyeceğini çok iyi biliyor.

Hatırlayınız; Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Klerides 1992 yılında Avrupa Birliğine katılım başvurusunu yaparken “Arkamıza AB’yi alacağız ve Türkleri adadan atacağız” açıklamasını yapmıştı ancak aradan geçen 29 yılda Avrupa Birliği, üye devletler olan Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetiminin bütün baskılarına ve “Veto” tehditlerine rağmen, bunların uğruna Türkiye’yi karşısına almadı, almak istemedi.

Barış Harekâtından hemen sonra Helen (Yunan) lobisinin çalışmaları ve ABD Helenlerinin Kapitol (ABD Meclisi) temsilcileri olan Menendez, Bisbirakis ve Joe Biden’in ortaklaşa sundukları “Türkiye’ye silah ambargosu” kararı 1975 yılında uygulamaya konduysa da ABD’nin çıkarlarına zarar verdiği gerekçesi ile 2 yıl sonra, Carter döneminde kaldırıldı. O gün, bu gündür ABD, kerhen Yunan lobisinin yanında gözüküyor ama Kıbrıs sorunu nedeni ile de Türkiye’ye karşı cephe almaktan hep kaçınıyor.

Kıbrıs Rum Yönetimi, AB’den, ABD’den ve yeni müttefiklerinden beklediği ilgi ve desteği bulamayınca yeni arayışlar içine girdi ve şimdi de Doğu Akdeniz’de kendine yeni müttefikler bulmayı, Türkiye’ye karşı bir cephe oluşturmayı denemeye başladı. Yanına İsrail, Mısır ve Ürdün’ü alıp aklınca Türkiye’yi sıkıştırmaya ve Kıbrıs konusunda taviz koparmaya çalıştı ama bu ülkelerin Türkiye’den uzun vadeli siyasi, ekonomik ve askeri çıkarları daha ağır basınca zoraki Kıbrıs Rum Yönetiminin yanında durmağa başladılar.

Gelelim Papa’nın ziyaretine; Kıbrıs Rum liderliği Hristiyanların dini lideri olan Papa’yı Güney Kıbrıs’a davet ederek, Vatikan Devleti ile ilişkilerini arttırmayı deniyor. Vatikan Devleti’nden Kıbrıs Rum Yönetimi topraklarında Büyükelçilik açması çağrısına, Vatikan Devletinin olumlu yanıt vermesi sonrasında dünyalar Rum lider Anastasiadis’in oldu. Hemen Bakanlar Kurulunu toplayıp, Vatikan Büyükelçilik binasının yapımı için Lefkoşa’nın güneyindeki (Türkçe okunuşu) “Eğlence” olan bölgede Vatikan Devletine arazi bağışında bulundu. Binanın yapımı tamamlanınca Baf Kapısı karşısında bulunan Papalık Temsilciliği ve Papa’nın Temsilcisi, Vatikan Büyükelçiliğinde, Büyükelçi olarak görevini devam ettirecek.

Bunun meali şu; Kıbrıs Rum Yönetimi aklınca tüm Hristiyan devletleri yanına almayı ve desteklerini kazanarak Türkleri Kıbrıs adasından atmayı, korsanca bir yöntemle ilan ettikleri ve kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri Münhasır Ekonomik Bölgeye (MEB) sahip olmayı planlıyor.

Aklıma bir dönem Katoliklerin (Papa’nın temsil ettiği Hristiyanlar) Ortodokslardan (Fener Patriğinin temsil ettiği Hristiyanlar) ölümüne nefret ettikleri geliyor…

Vatikan Devleti, Türkiye’yi Ortodokslara değişir mi, şüphelerim var…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.