Türkiye toplumsal bağışıklıkta hangi düzeyde?

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Salgının başından bu yana uzmanlar koronavirüsü toplum bağışıklığının sonlandıracağını söylüyor. Peki, Türkiye toplum bağışıklığında hangi aşamada? Sürü bağışıklığı ile ilgili merak edilen soruların yanıtlarını derledik.

Toplumsal bağışıklık nedir?

Popüler bilim ve eğitim platformu Evrim Ağacı'ndan Dr. Çağrı Mert Bakırcı, bu soruyu olabildiğince basit bir şekilde şöyle cevaplıyor: "Sürü bağışıklığına ulaştığımızda şunu söyleyebiliyoruz: Bir virüsün dirençli birine denk gelme ihtimali o kadar artıyor ki, bir kişiden diğer bir kişiye geçme ihtimali çok düşük bir noktaya ulaşmış oluyor."

Toplumsal bağışıklık, virüse karşı bağışıklık kazanmış insanların sayısının artmasıyla, hastalığın bulaşmasının ve yayılmasının engellenmesi olarak tanımlanabilir. "Peki dirençli insanlar virüsü taşımıyor mu?" sorusuna Bakırcı, "Taşıyor ama çok düşük, ihmal edilebilir bir düzeyde" yanıtını veriyor. Bakırcı, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) iki doz aşı olanların maske takmak zorunda olmadığını hatırlatıyor.

Toplumsal bağışıklık ne zaman oluşur?

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği'nden Prof. Dr. Sarp Üner, toplumsal bağışıklığın sağlanabileceği oranı bulabilmek için R değerine işaret eden "1-1/R0 formülünü" kullanmak gerektiğini söylüyor.

R değeri, bir kişinin hastalığı ortalama kaç kişiye bulaştırdığını gösteriyor. Bu sayı koronavirüs salgınının başından beri 2 ila 3 olarak kabul ediliyor. 3 olduğu düşünüldüğünde, toplumsal bağışıklığın sağlanabilmesi için toplumun yüzde 67 oranında bağışık olması gerektiği anlaşılıyor.

Dr. Bakırcı, toplumsal bağışıklığın yüzde 67'lerde yeni başladığını, yani yayılımın hayli azaldığını, yüzde 90'a gelindiğinde pratikte sıfıra indiğini söylüyor.

Türkiye'de kaç kişi hastalığı yenerek bağışıklık kazandı?

Bir hastalığa karşı bağışık olmanın iki yolu var. Birincisi aşı, ikincisi hastalığa yakalanıp onu yenme.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre 6 Mayıs itibarıyla 4 milyon 626 bin 799 kişi Covid-19'a yakalanıp, iyileşti.

Ancak salgının başından beri pek çok uzman tespit edilen bir vakaya karşılık, tespit edilemeyen 10 vaka olduğu tahminini dile getiriyor. Bu da 46 milyondan fazla kişinin bu hastalığı atlatmış, yani virüse bağışıklık kazanmış olabileceğini ortaya koyuyor. Peki Dr. Bakırcı bu konuda ne düşünüyor?

"Salgın ilk başlarken, hastalığa açık kişilerin sayısı çok genişken böyle bir oran doğruydu. Ama bu oran zaman geçtikçe azalmaya başladı. Dolayısıyla sürekli 10 kat kalmıyor. Test kapasitemiz arttı, testleri yorumlama hızımız arttı."

Dr. Bakırcı, yapılan bir araştırmaya göre, bu katsayının ABD'de 2,8 olarak tespit edildiğini söylüyor.

Prof. Dr. Üner ise Türkiye için net bir sayı vermenin doğru olmayacağını, ancak görünenden fazla bağışık olmasının muhtemel olduğunu belirtiyor.

Türkiye'nin doğusunda doktorların zorlu görevi: "Dağ bayır tırmanıyoruz"

Covid-19 atlatan hastalığa yeniden yakalanabiliyor mu?

Örneğin, 2020'nin Mart ayında hastalığı yenen bir kişinin hâlâ bağışıklığı var mı? Bu soru da uzun zamandır tartışılıyor. Dr. Bakırcı soruya, "Bağışıklığın üst sınırını henüz bilemiyoruz ama alt sınır en az altı ay gözüküyor. Altı ay boyunca yeniden yakalanmıyorsunuz. Ancak altı ay aslında istisna, bağışıklık süresi çok daha uzun gözüküyor. Zaman geçtikçe bunu anlayacağız" cevabını veriyor.

Aşılar herkesi bağışık hale getiriyor mu?

Bir hastalığa karşı bağışıklık kazanmanın en iyi yöntemi aşı.

Türkiye'de iki doz aşı uygulanan kişilerin sayısı 10 milyonu geçti. "Yani 10 milyon kişide bağışıklık sağlandı mı?" sorusunu Prof. Dr. Sarp Üner şöyle yanıtlıyor: "Biz her aşıladığımız kişiyi bağışık hâle getirmiyoruz. Aşıların bir etkililiği var. Aşının etkililiği ne kadar yüksekse, mesela yüzde 90'sa, bizim her 10 aşıladığımızın 9'u bağışık oluyor"

Aşı etkililiğinin etkinlikten farkı şu: Etkinlik oranı laboratuvar ortamında, her şeyin 'en iyi' olduğu koşullarda ortaya çıkan bir oran. Etkililik oranı ise, aşı sahada yaygın bir şekilde uygulanınca anlaşılıyor. Dolayısıyla etkinlik ile ilgili pek çok veri bulmak mümkünken, etkililik aşılar topluma yapıldıkça ortaya çıkıyor.

Şili'de yapılan bir çalışmada Türkiye'de yaygın olarak kullanılan Çin'den tedarik edilen Sinovac aşısının etkililiği yüzde 67 olarak tespit edildi. Türkiye'de uygulanan Pfizer/BioNTech aşısının ise İsrail'deki etkililik oranı yüzde 94 olarak belirlendi. 

Aşılar varyantlara karşı etkili mi?

Prof. Dr. Sarp Üner, bir aşının örneğin yüzde 90 olan etkililiğin varyantla beraber yüzde 80'e, yüzde 70'e düşebileceğini söylüyor.

Dr. Çağrı Mert Bakırcı da benzer rakamlar paylaşıyor ancak aşının etkililiğinin şu an için tehlikeli düzeylere inmediğini ifade ediyor.

Türkiye'de toplumsal bağışıklık oranı ne?

Tüm bunlar yan yana koyulduğunda, toplumsal bağışıklığa ilişkin bazı öngörülerde bulunmak mümkün oluyor.

10 milyondan fazla kişiye iki doz aşı yapıldığı ve 4 buçuk milyon kişinin hastalığı yendiği düşünüldüğünde ve aşı etkililiği yüzde 75 üzerinden hesaplandığında, toplumsal bağışıklık oranı yüzde 15 civarında oluyor.

Daha iyi bir senaryoda ise 8 milyon aşı bağışığıyla birlikte, tespit edilen her bir vakaya karşılık tespit edilemeyen beş vaka olduğu düşünülürse, bağışıklık oranı yüzde 42'yi bulabiliyor.

Çok iyi bir senaryoda ise tespit edilen her bir vakaya karşılık tespit edilemeyen on vaka olduğu düşünülürse, bağışıklık oranı yüzde 70'i bulabiliyor.

Ancak her iki uzmanın da uyarıları var. Bu sayıların pek çok faktöre göre değişebileceğini, içlerinde büyük hata payı olduğuna dikkat çekiyorlar.

Toplumsal bağışıklık için net bir oran üzerinden çıkarım yapılabilmesi için virüsün her ilçe, il ve bölgede, aynı şekilde, homojen yayılması gerektiğini ifade ediyorlar. Bir kişinin hastalığı ortalama kaç kişiye bulaştırdığının sürekli değiştiğini söylüyorlar. Dolayısıyla yaygın aşılamanın, salgından kurtulmanın en etkili yol olacağını belirtiyorlar.

Batu Bozkürk

© Deutsche Welle Türkçe

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.