HOCA AHMET YESEVİ, AHİ EVRAN, HACE BEKTAŞ VELİ ve YUNUS EMRE..

2021 yılındayız. Ahi Evran'ın vefatının 850 'nci, Hace Bektaş Veli'nin 750' nci ve Yunus Emre'nin 700'üncü yılını anma, yaşama ve yaşatma yıl dönümlerini kutluyor ve anıyoruz. İnanç ve ilkelerini yaşatarak zamanımıza da ışık tutan bu kültür kaynaklarımızla kendi insanımıza ve insanlığa sevgi yüklü mesaj vermeliyiz.

Hoca Ahmet Yesevi, Türk Milleti'ni diliyle ve inancıyla birleştiren hoşgörü, sevgi, dostluk, paylaşmak ve beraberliğin kültürel birikimini unutmayan Türklerin, yaşadığı her toprakta ve vatanda var olacağını kanıtlamıştır. Hoca Ahmet Yesevi şiirlerinin birinde "Peygamber Buyruğudur, kafir de olsa incitme insanı. Sevmez Allah gönül inciten katı kalplileri." diyerek insana değer verir ve  her insanı sevmeyi öğütler.                   

Ahi Evran da Hak Aşığı olarak, "Elinle koymadığını götürmeyesin, kimin ayıbını görürsen örtesin, hayır işlerinde elinden geleni yapmakta kusur etmeyesin" diyerek, her zaman insanı merkezde tutan ve medeniyet oluşturan, kaliteye ve üretime önem veren bir Ahilik Külliyesi'yle denge ve düzen kuran, yıkan değil yapan, toparlayan, ayrıştıran değil birleştiren  bir model oluşturarak insanlığa AHİLİK KURUMU gibi muhteşem bir kültür hazinesi ve mirası bırakır. Kardeşliği, cömertliği, dostluğu ve dayanışmayı toplumda perçinleştirir. "Erkek- Kadın sorulmaz işlerde" diyerek ayrımcığı ortadan kaldırır.Her Ahi yüce gönüllülük, mertlik, Hak ve Adalet severlikle, erdemli insani değerlerin manevi temsilcisidir. Bu değerleri yaşatmak uygulamak ve gelecek kuşaklara öğretmek de her birimizin sorumluluğundadır.  Ahiler, elini, kapısını, sofrasını açık tutmak, dilini, gözünü ve belini kapalı tutup; eline, yani vatanına, beline, yani devletine ve diline, yani ana dilimiz Türkçemize sahip çıkmak, toplumda huzur ve barışı, sevgi ve denetimi sağlamakla yükümlüdür. 13. Yüzyılda Ahilik, Anadolu'nun kalıcı bir yurt ve Türk Vatanı haline getirilmesi vizyonunun ürünüdür. Her Ahi düşüncesi hırs ve üstünlük kurmaktan yana değildir ve şöyledir: "Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir. İlim, akıl ve ahlak ile çalışıp  Bizi geçen bizdendir."             

Hace Bektaş Veli de yüreklerdeki iyiliği şöyle açıklar: "Hararet nardadır, sac'da değil, Keramet baştadır, taç' da değil, Ne ararsan kendinde ara,  Kudüs'te, Mekke'de, Hac' da değil!" Temeli yaradılana, insan sevgisine dayanan Ahi- Bektaş Geleneği ve Fikirleri "Yolumuz, ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur." diyen Hace  Bektaş Veli, Hak, Adalet, Barış ve Sevgiyi toplumda "milli kültür hazinesi" olarak milli hafızalarda kalmasını hedefler. "Bilimden, Akıldan gidilmeyen yolun sonu karanlıktır." düsüncesiyle "Kadınları okutunuz, okuyacağınız en büyük kitap insandır." der. Hace Bektaş Veli, inançları hurafelerden temizler ve "hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız" diyerek sosyal hayatta sevgi ve hoşgörünün temelini oluşturur. Evrensel ve hümanist düşüncelerle toplumlara önder olur, örnek insan olur. "Murada ermek sabır işidir. İncinsen de incitme! Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme! Marifet ehlinin ilk makamı edeptir. Arif olan hem arıdır, hem de arıtıcı olur. İnsanın cemali sözünün güzelliğidir. Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu! Aklına, hissine, bedenine ve iradene hakim ol! Ayrım yapmayınız ve hiç bir milleti küçümsemeyiniz ve ayıplamayınız"  vb. gibi anlamlı sözlerle kötü ilişkilerden sakınmamızı ifade eder.

İşlenilmeyen suçları isnat etmenin günah olduğunu, görmediklerimizi söylememeyi, kendi ayıbını görene de "mutlu insan" dendiğini hatırlatır. Edep- Erkan bilenler kötü huylara sahip olanları içlerinde barındırmadıkları gibi, denemek için bir yıl aralarında tutarlar ve  onlara  seven sevgi besleyen anlamında "muhip" derler. Ululanmak, büyüklük taslamak da Hace Bektaş Veli nazarında makbul bir davranış sayılmaz. O'na göre "Benlik şeytanlıktır." Benlikten uzak, alçak gönüllü olarak ve "Biz Şuuru" ile hareket etmek en doğrusudur. "Ayak Turabı, Hak-i Pay-ı, Fakir ve Miskin" sıfatları alçak gönüllü olmanın işaretleridir. "Biz de kibir yoktur, kibriya vardır. Biz her ne bulduksa fakr sıfatla bulduk." diyen şairler, yalancılığın da ikrardan dönüş olduğunu, arif kişilerin yalan söyleyemeyeceğini, Doğruluğun Tanrı sıfatlarından olduğunu ifade ederler. Sözünde durmayan kişilere ise, "Yapraklanır  ancak meyve vermez." derler. Sözü doğru olanların "Hür Fikirli Olduklarına ve Tanrı'nın da vaadinden dönmeyeceği"ne inanırlar. Hace Bektaş Veli'ye aşkla bağlı olanlara "Yoloğlu", kainatın sırlarına vakıf olup kendini topluma adayanlara ve insanlığa el uzatanlara "İloğlu", cehaletten kurtulup ilim yoluna girenlere, aynel yakın duyduklarını ilmen yakın görerek öğrenenlere ve uygulayanlara da "Ermiş" denir. Bektaşilik de dört kapı, yani İbadet- Niyaz- Adak ve Vuslat vardır.Tanrı Birliğine    inanış, yalvarmak, şefaat dilemek, Tanrı'ya hediye ve vuslat olarak da Tanrı'ya kavuşmak esastır. Bu dört kapı aslında Oğuz geleneğinden kalma olup, birincisine Beloğlu, ikincisine Yoloğlu, üçüncüsüne Hakikat kapısına İloğlu, dördüncüsüne de Marifet Kapısına da "Atam Gök- Anam Yer" denmektedir. Sonuçda mürşit Hazreti Peygamber, Rehber Hz.Ali, Pir ise Hace Bektaş Veli'dir. Ahi Evran'ın "Her kim Bizi şeyh edinse, Onun şeyhi Hace Bektaş Veli'dir. Ve her kim Bizi görmek isterse, Hünkar'ı görsün" düşüncesi de birçok kaynakta yer alır.         

Eğitim -öğretim, yani terbiye ve bilgisiyle kendini tamamlayan kişi, fitne ve fesattan da uzaklaşıp "Kamil İnsan" olur. Genelde bilgili insanlarla dost olmak, tavsiye edilir. Bilgili olanın kadri yücedir, davranışı itidallidir. Yunus Emre de, "Okumak kendin bilmektir." der. İnsana dogru istikameti, kar ve zararı, hayrı ve şerri tanıtan bilgidir. Bilgi her zaman büyük bir güçtür. Başımıza gelen çoğu kötülükler bilgisizlikten ve cehaletten gelmektedir. Yunus Emre "Ben gelmedim kavga için, Benim işim Sevgi için" diyerek izlememiz gereken sevgi yolunu gözler önüne koymuştur. Büyük Türk Şairi Yunus Emre, şiirlerini Türkçe olarak dünyaya duyurmuş, insan ve doğa sevgisini, hoşgörü ve barış kavramlarını dil, din, ırk ayrımı yapmadan "Yetmiş iki millete bir göz ile baktığını" vurgulamıştır. Yunus Emre, "Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz." diyerek bir ortak akıl ilkesi oluşturmuştur.

"Dostların evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik." diyen Yunus Emre gibi kendi toplumumuzu ve insanlığı barış ve huzura kavuşturacak kültürel etkinliklerle kültürel zenginliğimize sahip çıkmalıyız.. Yunus Emre, özellikle erdemli ve iyi insan olmamızı, kin ve nefret söylemlerinin toplumda yer almaması gerektiğini vurgular ve der ki:

"Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil!"

"Giderdim gönülden kimi, kin tutanın yoktur dini, dervişlik olsaydı  taç ile hırka, biz dahi alırdık otuza kırka.."

Yaşadığımız çağda öfkeyi, kin ve nefreti kaldırıp, herşeyi sevgi temelinde değerlendirerek hareket etmek ve Allah sevgisiyle en iyi işleri yapmak, herkese itibar kazandırdığı gibi, Türk Milleti'ni de yeniden güçlendirir. 21.Yüzyılda Türk Kültür Hazinelerimiz ilk önce Türkiye'de ve dünyada  Türklerin yaşadığı her yerde ulaşılabilir okunabilir anlaşılabilir ve kabul edilebilir hale getirilmelidir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Türk Dili, Türk Milleti'nin kalbidir, zihnidir." sözü boşuna değildir. Medeniyet dili olarak gelişen Türkçe dilinde yazılmış eserlerin, dünya dillerine de insanlığa da ulaştırılması kültürel zenginlik ve derinliği geliştirir.

Sonuç olarak, Hoca Ahmet Yesevi, Ahi Evran, Hace Bektaş Veli ve Yunus Emre bizim öz kültür hazinemiz ve Türk Dünyasının ortak kültürel birlikteliğinde en başta işlenmesi ve öğretilmesi gereken en önemli kültür mirasımızdır. Bu kültürel mirastan Gelecek Kuşakları mahrum etmemek kendi elimizdedir!...

Saygılarımla..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.