Şimdi başlıktaki konuyu okuduğunuzda belki kafanız karıştı. Yani TÜİK’in enflasyon tahminlerinin tahliye davalarına nasıl etkisi olabilir diyeceksiniz.

Ancak son zamanlarda tahliyeye ilişkin, hukuk ofisimize gelen dava sayısı arttığından bunun sebebini düşündüm.

Hukuk fakültesi öncesinde işletme eğitimi aldığımdan (ekonomist olmasam da), bazı davaların sebebinin tamamen veya dolaylı olarak ekonomiye dayandığı görebiliyorum.

Tahliye davası kısaca, kiraya verenin, kiracısını, kiraya verdiği taşınmazdan kanunda belirtilen nedenlerle boşaltılması için açmış olduğu davadır. Tahliye davasına ilişkin hükümler Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmekle beraber İcra İflas Hukuku’nda da düzenleme mevcuttur. Tahliye davasında amaç; kira sözleşmesini sona erdirerek kiracının oturduğu taşınmazdan tahliye edilmesini sağlamaktır.

TÜİK tarafından bildiğiniz gibi, her zaman iyimser ya da makyajlı diyebileceğimiz enflasyon rakamları açıklanmaktadır. Yaygın olarak kira kontratı olarak ifade edilen kira sözleşmelerinde, yıllık kira atış oranları yasal olarak TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına bağlı olarak belirlenir.

Bir kira sözleşmesi varsa; kira, sözleşmedeki oran kadar artar. Ancak bu miktar tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) 12 aylık ortalama değişim oranını geçemez. Taraflar arasında bir kira sözleşmesi yoksa; yine tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) 12 aylık ortalama değişim oranını geçmeyecek şekilde kira artırılabilir.

İşte sorun burada başlıyor TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları makyajlı olunca, TÜFE’de bundan nasibini alıyor.

İktidar asgari ücreti ve memur maşlarını TÜİK rakamlarını esas alarak belirlerken, piyasadaki enflasyonunun farklı olması halkı fakirleştiriyor.

Ancak piyasadaki gerçek enflasyon yüksek olunca, özellikle gelirleri kiraya bağlı olan ev sahipleri de kiralarını artırmak istiyor.

Kısaca TÜİK tarafından piyasada oluşan gerçek enflasyon rakamları açıklamayınca, işçi ve memur daha az zam alırken, artan piyasa fiyatları nedeniyle daha yüksek kira ödemek zorunda kalıyor.

Ev sahipleri de kiralarını piyasa koşullarına uydurmak istediklerinde ise kiracılarıyla karşı karşıya geliyorlar. Ev sahipleri gerçek enflasyon oranında kirasını artıramayınca, yeniden kiraya verebilmek için, kiracılarını çeşitli bahaneler bularak sahip oldukları gayrimenkullerden çıkarmak istiyorlar.

Mesela Nisan 2022’de bir ev sahibinin kiraya yapabileceği zam oranı, TÜİK tarafından belirlenen, %29,88 olan TÜFE’yi yasal olarak geçemez. Ancak bu rakam gerçek piyasa verilerinin çok gerisinde kalmaktadır. Bu yüzden ev sahipleri ve kiracılar karşı karşıya gelirken, zaten içinden çıkılmaz hale gelen sayısız davalara bir de, tahliye davaları ekleniyor.

TÜİK’in enflasyon tahminlerinin gerçek piyasa enflasyonun çok gerisinde olması, ekonomik dengeyi ve toplumsal istikrarı etkilemektedir. Sadece bu yazımda tahliye davalarına değinsem de, aslında ekonominin etkilerini diğer hukuk davalarında ve hatta ceza davalarında dahi görebiliyoruz.

Toplumsal refahın ve ekonomik istikrarın sağlanamadığı durumlarda, adaleti de sağlamak mümkün olmuyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.