Aerobik Grup Milli Takımı aerobik ile horonun zaferini anlattı: Hamsi gibi oynadık

Aerobik Grup Milli Takımı, horon ile aerobiği bir araya getirerek Türkiye'ye Aerobik Cimnastik Dünya Kupası'nda tarihinde ilk kez grup kategorisinde madalya kazandırdı. Türk cimnastiği, olimpiyatlarda, Dünya ve Avrupa şampiyonalarında elde ettiği madalyalarla marka olma yolunda hızla ilerliyor.

Türk sporcular, son dönemde de cimnastikteki başarılarıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Erkek Cimnastik Milli Takımı tarihinde ilk defa olimpiyatlar için takım kotası elde etti.

Bu başarının ardından da Aerobik Cimnastik Grup Milli Takımı da Dünya Kupası’nda üçüncü oldu ve ilk kez madalya sevinci yaşadı.

Bu başarıyı ise dikkat çekici bir koreografi ile sağladı. Türkiye’nin kültürel mirasları arasında yer alan horon, figürleriyle, ritmiyle ve oynayanların uyum içerisinde ortaya koyduğu performansla, aerobik cimnastiğe ilham kaynağı oldu.

Ayşe Begüm Onbaşı, Mehmet Utku Çırak, Ahmet Meriç Turmamış, Can Sarı ve İsmail Yağız Altıparmak'tan oluşan Milli Takım, "horon" temalı performanslarıyla alkış topladı.

Milli Takım, Kazım Koyuncu'nun "Hayde", "Uy Aha" ve "Ya Ben Anlatamadum" eserleri eşliğinde gösterdikleri performansla 18 bin 900 puanla bronz madalya ile üçüncü oldu ve Türk cimnastiğine Aerobik Cimnastik Dünya Kupası’nda ilk madalyasını kazandırdı.

TRT Haber olarak aerobik cimnastik ile horonun buluşmasını milli sporcularla ve antrenörlerle konuştuk.

Sporcular ve antrenörlerin yeni hedefi 17-19 Kasım tarihlerinde Antalya'da düzenlenecek Aerobik Avrupa Cimansitk Şampiyonası'nda yine madalya kürsüne çıkmak.

Aerobik Grup Milli Takımı aerobik ile horonun zaferini anlattı: Hamsi gibi oynadık

"Figürler Karadeniz’in yiğitliğini gösterir"

Horon ile aerobiğin buluşmasını değerlendiren horon eğitmeni Erol Daldaban, milli sporcuların aerobik cimnastikte kullandıkları horon figürlerinin ne anlama geldiğini, nasıl mesajlar içerdiğini anlattı.

"Horon genelde Karadeniz’in büyük, hırçın dalgalarından esinlenerek yapılmış bir danstır. O bölgenin çabuk ve hareketliliğini, Karadeniz’in hırçın rüzgârını hissederiz. Ve o rüzgârla kalkan kolları, ayakların yere sert sert vurması ve buna benzer bir sürü çevresel etkenlerin dansa yansımasını izleyebiliyoruz. Figürler Karadeniz’in yiğitliğini gösterir. Hamsinin kıpırdaması taklit edilir. Ayakların sert sert vurulması, balıkçıların ayaklarını gemilerin üzerine vurmasında zıplamasından esinlenmiş. Ellerin hareketleri balık duruşunu görüntüsünü verir."

"Sporla milyonlarca insan Anadolu kültürünü tanıyor"

Erol Daldaban, sanat ve sporun bir araya gelmesinin önemli olduğuna dikkat çekti.

"Bir aerobik koreografisi seyrediyoruz ve içinde Karadeniz müziği, ritmi var ve ona benzer figürler entegre edilmiş. Bu çok önemli, sporla milyonlarca insan bu koreografi ile Türkiye’de, Anadolu’da da böyle bir kültürün olduğunu seyrediyor ve tanıyor."

Bahadır Uygur: Kabul etmek zor oldu. Müzik içine çekince “tamamdır” dedim

Aerobik Cimnastik Teknik Kurulu Başkanı Bahadır Uygur, horon ile aerobik cimnastiğin nasıl bir araya geldiğini anlattı.

"Grubun hikayesi Burcu hocamın müziği dinletmesiyle başladı. 'Şöyle bir hazırlığımız var dinlemek ister misiniz?' dedi. Müziği ilk dinlediğimde değişikliği kabul etmek zor oldu, tuhaf geldi. Biraz zaman istedim. Arabamda müziği daha yüksek seste, kapalı bir ortamda dinleyip, hatta 3-4 kez dinleyip müziğin içine girmeye çalıştım. Biraz hayal ettim. Sonra burcu hocama teşekkür ettim “iyi bir yoldayız devam edelim” diyerek onay verdim."

Takım nasıl bir araya geldi?

Bahadır Uygur, önce radikal kararlar alındığını, sonra takımın kurulduğunu söyledi.

"Daha sonra takımız oluşturma çalışmalarına başladık. Önce farklı sporcular vardı. Bir sporcumuzun diğer branşa yer alacağı için, bir başka arkadaşımızın da araştırma görevlisi olması nedeniyle çok yoğun antrenmanlara katılamaması nedeniyle sporcularımızı değiştirmek zorunda kaldık. Yerlerine iki yeni sporcu ekledi. Bunlardan bir tanesi Ayşe Begüm oldu. Ayşe Begüm şimdiye kadar hep tek bayanlarda favori olarak görüp burada yoğunlaşmasını istiyorduk. Dünya şampiyonluğu, ikinciliği var. Öncelikle bu bir riskti. Ama grubun enerjisi, arkadaşlık duygusu Ayşe’yi motive edeceğini düşündük. Bu konuda başkanımızla da görüştük ve onayını aldım. Onayla beraber bir nevi gaz almış olduk. Çünkü Ayşe iki dalda yarışacak ve onun hem ismi hem de sinerjisi, gruba kattığı güç bizi yukarıya taşıyacağından emindik. Grubun diğer üyeleri erkek, bu erkekle Türkiye’nin en güçlü 4 erkeği. Yani en güçlü bayan ve en güçlü erkelerden oluşan güzel bir beşli yarattık."

Hastalıklar, yarışmada kaza...

Sıra çalışmalara geldiğinde olumsuzlukların baş gösterdiğin belirten Bahadır Uygur, iki yıla yakın süren çalışmalarda sporcuların hastanelik olduğunu, deneme yarışmasında yaşanan talihsiz kaza ile morallerin bozulduğunu söyledi.

"Kamp dönemlerinde Ankara, Manisa ve İstanbul’da çalışmalara gerçekleştirdik. Hastalıklar oldu, serum yedik antrenmanlara devam ettik. Sakatlandık antrenmanlara devam ettik. Deneme yarışmasında düştük, moralimiz bozulmadı. Ve sonunda Dünya Kupası çattı. Dünya Kupası grup kategorisinde katıldığımız ilk yarışmaydı. Ne olacağı, nasıl biteceği iki hafta düşen bir seri vardı. Müziğin insanlar tarafından tedirginlikle karşılanıyordu, farklıydı ve çok gelenekseldi. Avrupa bunu anlayabilecek miydi? Ve bunun gibi bir sürü riski taşıdık."

Sporcuların başarıya giden süreci

Karadeniz’in hırçın inatçı yapısını yansıtan horon gibi yılmadan çalışan sporcular engelleri tek tek aşarak Aerobik Cimnastik Dünya Kupası’nda ilk başarıyı elde etti.

Bahadır Uygur o anları şu şekilde anlattı.

"Ama grupta inanılmaz bir arkadaşlık ve inanç vardı. Zaman zaman kamp bitiyordu herkes evine dönmüyordu kampa devam ediyordu. Bu kamp yeri bazen burcu hocamızın evi oluyordu. Bazen Ayşe Begüm’ün Manisa’daki evi oluyordu. Çünkü çocuklar her dakika beraberdiler. Beni arıyorlardı, ne yaptınız evinize gidin diyordum. Ama her seferinde “Biz şimdi Manisa’da devam ediyoruz. Ankara’da çalışıyoruz” diyerek onlar hep kampa devam ettiler. Çünkü zorlu bir beşli, zorlu bir koreografi ve hedef büyüktü. Karadeniz rüzgârını hissettireceklerdi."

"Horon aerobik cimnastiğe entegre edildi"

Uygur, Karadeniz müziğini ve kültürünü küçük küçük figürlerle aerobik cimnastik ile buluşturduklarını söyledi.

"Türkiye’nin kültürel zenginliğinin, insanların yaşayışı olsun, aslında bazı figürlerde kullanılmamış değil. Horonun dizilişleri olsun, el hareketleri-tutuşları, ayak vuruşları olsun. Uluslararası hakemlerimizden aynı zamanda teknik kurulumuzdaki Necati hocamızla da görüştük. Ankara’da kampta 2 gün boyunca bazı figürleri çocuklara entegre etmeye çalıştı. Hatta orda kemençenin çalışı var. Ayak vuruşlardaki bazı pozisyonlar var. Sadece cimnastiğe özgü bir şey değil orda Karadeniz’in horonun küçük figürleri aerobik cimnastiğe entegre edildi. Bir halk oyuncusu kadar değil ama yapabildiğimiz kadar değil var."

Fotoğraf: TRT Haber / Aerobik Cimnastik Teknik Kurulu Başkanı Bahadır Uygur

"Ortaya mükemmel bir iş çıktı"

Artvin ve Trabzon’da görev yaptığına dikkat çeken deneyimli spor adamı, performanslarına bunu fazlasıyla yansıttıklarını söyledi.

"Oraların havasını, doğasını, kadının ve erkeğin ne kadar güçlü olduğunu bilirim. Bunların hepsi vardı orda. Beş sporcunun beşi de en güçlü karakterdi. Üstlendiği görevler de, gerek hırçın dalgalar olsun gerek hareketlerdeki sertlikler olsun, Ayşe Begüm’ün yukarıya çıkıp geminin üzerinden bakması. Dalga boyunca onu sıçrayıp havada dönüp tutulması, atılması ve en son bitirişte de balığın yukarıya doğru çekilmesi, diğerinin hala uzaklarda karayı görmesi gibi birçok ifade var. Artistlik puanı yakalamak için bir hikâye olmak zorunda. Bir konuda ilerlemek zorundayız. Konuyu yakaladığın zaman müziği buna uydurduğun zaman iş hareketlere kalıyor. Onu da sporcularımız, antrenörlerimiz başardı. Antrenörlerimiz iyi verdi sporcularımı iyi canlandırdı. Ortaya da böyle bir mükemmel bir iş çıktı."

Aerobik cimnastik tarihinde ilk madalya

Özel olarak seçilen sporculardan oluşan Aerobik Cimnastik Grup Milli Takımı, zorlu çalışmanın ardından Romanya'da düzenlenen Aerobik Cimnastik Dünya Kupası’nda sahneye çıktı.

Uygur, final günü de çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.

"İlk hedef Dünya Kupası’nda ilk sekiz içeresine girmekti. Elemelerde beşinci oldular ve bunu başardılar. O gün hatalarımızı gördük. Hemen değişiklikleri yaptık. O akşam herkes dinlenirken biz yine çalışıyorduk. Final günü geldiğinde de hani deriz ya şans bazen insanın yanında olacak. Son çıkan takım bizdik, Türkiye’ydi. O zamana kadar hala beşinciyiz. Ne olacağımız belli değil. Bütün takımlar yarıştı. En son sıra bize geldi. Çocuklarımız da mükemmel bir seri ortaya koydular. Küçük hataları yine vardı ama tarihimizdeki grupta Dünya Kupası’ndaki ilk madalyamızı aldık."

İşte Aerobik Cimnastik Grup Milli Takımı'nın Dünya Kupası’nda ilk kez madalya sevinci yaşadığı performans..."Muhteşem bir sevinç, gözyaşı her şeyi yaşadık"

Deneyimli spor insanı, madalya geldikten sonra muhteşem bir sevincin yaşandığını dile getirdi.

"Arka planda muhteşem bir sevinç, gözyaşı her şeyi yaşadık. Ülkemize bunu kazandırdığımız için çok mutluyuz. Salonu görecektiniz müziği anlarlar mı anlamazlar mı diyoruz ya aslında bütün dünya Karadeniz müziğini biliyormuş. Biz acayip bir tempo tuttular. Bizlerle beraber coştular. Gala gecesinde o müziği djl'er çaldı. Bütün ülkeler inanılmaz dans etti, eğlendi. Biz eğlenceli bir müzik ortaya koyduk ve sonunda madalyayı kazandık."

Aerobik Cimnastik Teknik Kurulu Başkanı Bahadır Uygur, bu başarıda pay sahibi olan herkese teşekkür etti.

"Bizlere bu imkanı sağlayan başta sayın Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen’e, hayallerinizi gerçekleştiren çocuklarımız için teşekkür etmek istiyorum. Bize karar vermede destek olan, yol gösteren Sayın Başkanvekilimiz İsmail Göktekin’e de teşekkür ederiz. Kararsız kaldığımız ve nasıl ilerleyeceğimiz zamanlarda onun da tecrübelerinden yararlandık ve bizi doğru bir şekilde yönlendirdi."

Küçüklerden büyüklere giden başarı...

Aerobik Cimnastik Milli Takımı Sporcusu ve Antrenörü Burcu Önal Sevlim, Karadeniz temalı figürleri koronavirüs pandemisi öncesi küçük yaş kategorisindeki sporcularda denediklerini ancak pandemi dolayısıyla başarı elde edemediklerini söyledi.

Sevlim, bu kez yıllar sonra büyükler kategorinde bu koreografiyi denemek istediklerini ifade etti.

"Yıllar sonra da grup oluşturma fikri ortaya çıktı. Biz de milli takım adına böyle bir oluşum yapalım. Konu ne yapalım. Yeni kurallarımızda da konu çok önemli bir yer tutuyor. Çünkü temayı Koreografilerimizle işlemek aslında bizi daha da rahatlatıyor. Karşıya daha güzel koreografi aktarabiliyoruz. Bunula alakalı aklımızda iki fikir vardı; Pokemon ve Karadeniz. Daha önce böyle bir şey yapmıştım bunu kullanabiliriz. Çünkü Avrupa Şampiyonluğu hedefimiz var ve yarışma Türkiye’de. Bu anlamda tribünü canlı tutmak için yöresel müzik güzel olabilir diye düşündük. Daha sonra müziği yeniden yaptırıp bunu üzerine yoğunlaştık. Sporcularda gerçekten enerji ile karşıladı. Müzik bizi içine aldı o yüzden Karadeniz temasını seçtik."

Burcu Önal Sevlim: Milli duygularımızı kabarttığı için direk bu konuya yöneldik 

Burcu Önal Sevlim, müziğin sporcuları içine çektiğini ve milli duyguları hareketlendirdiğine dikkat çekti.

"Müzik gerçekten bizi içine aldığı için milli duygularımızı kabarttığı için biz direk bu konuya yöneldik. Sporcularda olumlu baktı ve onlarda hissederek yaptı. Bu anlamda da Koreografiyi yaparken zorluklar yaşadık. Kamplar yapıyoruz, bireysel çalışmalarımız oldu. Sporcular farklı şehirlerde yaşıyorlar. Utku Adana’da, Ahmet Sakarya’da, Can Ankara’da, Yağız Çanakkale’de ve Ayşe Begüm Manisa’da yaşıyor. Bir araya gelmemiz bizi biraz zorladı ama tabiki pes etmedik. Romanya’daki yarışmada elemeye çıktığımızda tüm tribünün alkışını görünce çok mutlu olduk. Aldığımız derece de bunu taçlandırdı. Konuyla alakalı karşıya bir şey verebilmişiz. Türkiye’de de çok güzel tepkiler aldık. Herkes sosyal medyada paylaşmaya başladı. Gerçekten bu kadar tepki beklemiyorduk. Çok mutlu olduk."

Sporculara ve ailelere tavsiyeler 

Aerobik Cimnastik Milli Takımı Sporcusu ve Antrenörü Burcu Önal Sevlim, spora başlayacaklar çocuklara ve ailelerine tavsiyelerde bulundu.

"Yetenek, çalışma, azim birleştiğinde gerçekten hedeflerimizde daha rahat ulaşabiliyoruz. Başlayacak çocuklar ve sporcular hangi branş olursa olsun gerçekten bir hedef koyup ona göre çalışmalı. Çünkü insanın bir hedefi olmayınca ne yaptığını bilmeden sadece git gel yapmış oluyor. Kendilerine bir idol seçip eğer gerçekten içlerinde varsa hedeflerine doğru olabildiğince bütün fedakarlığı vererek çalışmalı. Aileler de çok önemli, bir tek sporcu ile olmuyor. Ailelerin de fedakârlık yapması, çocuklarına destek olması sporcuyu başarıya götürecektir."

Takım kaptanı Ayşe Begüm Onbaşı: Güzel bir motivasyon kaynağı oldu

Ortaya koydukları performanstan mutlu olan sporcular hazırlık sürecinde yaşananları anlattı.

Takım kaptanı Ayşe Begüm Onbaşı, bireyselden, grup için yarışmaya geçerken yoğun bir görüşme trafiğinin yaşandığını söyledi.

"Benim için gruba girme fikri aslında bir yoğun bir süreçten geçtikten sonra ortaya çıktı. Çünkü ister istemez bir Dünya Şampiyonası, dünya şampiyonluğu ve devamında gelen başarılardan dolayı tekime yoğunlaşmam gerektiği fikri vardı. Bu fikirle boğuştuktan sonra ben gruba girebildim. Bir süredir yalnız başıma antrenman yapıyordum. Her hangi bir antrenörüm yoktu. Bu durumdan dolayı da aslında gruba girip, grup dinamiğini tekrardan antrenmanlarıma kazandırmak, onların motivasyonuyla bir araya gelmek benim için iyi bir fikir olarak göründü. Bahardır hoca benimle iletişime geçti ve gruptan bahsetti. “Sen ne düşünüyorsun?” diye sordu. Ben de “çok sevinirim” diye yanıt verdim. Çünkü grup istediğim bir şeydi. Benim için çok güzel bir motivasyon kaynağı oldu. Birden kendimi Ankara’da antrenmanda buldum."

"Hocam gördük olmuyor. Yapamayacaklar’ dediler"

Milli sporcu, kendileri için dönüm noktasının Türkiye Şampiyonası'nda yaşadıkları kaza olarak nitlendirdi. 

"Yarıştığımız Türkiye Şampiyonası’nda bir talihsizlik yaşadık. Seri esnasında benim bacağım Ahmet’in kafasına vurdu ve o an seriyi bıraktık. Normalde devam etmemiz gerekiyordu. Seriden çıktık benim bacağım mosmor, Ahmet’in kafası şişti. Arka tarafta benim, Ahmet’in canı acıyor. Herkes şunu söyledi, 'Hocam gördük olmuyor. Olmayacak, yapamayacaklar.' Çalışmaya devam ettik. Motivasyon kaynağımız Bahadır hocamız oldu. Bize, 'Siz yapacaksınız, size inanıyoruz. Ne olursa olsun sizin arkanızdayız.' desteğini verdi. Biz burada düştükten sonra Ankara’ya geri döndük kampa devam ettik."

"Gerçekten çok meşakkatli yollardan geçip Dünya Kupası’na katıldık"

Dünya Kupası'nda yarıştıkları sporcuların kendilerine göre daha avantajlı olduğunu söyleyen Ayşe Begüm, madalya kazanarak büyük bir başarı sağladıklarını ifade etti.

"Daha sonra Romanya’ya gittik. Orda da üçüncülük elde ettik. Tabi orda çalışan kişiler, yarıştığımız sporcular daha öncesinden hazırlanmaya başlayan belki 2 senedir, 3 senedir birlikte çalışan sporculardı. İtalya ve Romanya’dan iki tane rakibimiz vardı. Romenler birinci oldu, İtalyanlar ikinci oldu. Onların arasında da bu başarıyı gösterebilmiş olmak bizim için çok büyük bir gurur kaynağı aslında. Yani gerçekten çok meşakkatli yollardan geçip Dünya Kupası’na katıldık."

"Öğrenirken de oldukça keyif aldım"

"Aerobik cimnastik içerisinde horon figürlerinin kullanıldığı ya da her hangi bir geleneksel figürün kullanıldığını görmemiştim. Aslında biz bunun gerçekleşebileceğini biz göstermiş olduk. Öğrenirken de oldukça keyif aldım."

Can Sarı: Cumhuriyetimizin 100. Yılında Türk milletini gururlandırmak istiyoruz

Milli sporcu Can Sarı, yeni hedeflerinin de Avrupa Şampiyonası'nda kürsü olduğunu söyledi.

"Benim de anne tarafım Karadenizli, Rizeli. O yüzden ben hemen ortaya atladım. 'Yapalım, çok güzel olur' dedim. Cumhuriyetimizin 100. yılında yarışmamız Antalya’da olacak çok da güzel olur diye düşündüm. Türkiye şampiyonasındaki aksaklığı Dünya Kupası’na yansıtmamaya çalıştık. Elimizden gelenin en iyisini yaptık ve bronz madalyayı kazandık. Avrupa Şampiyonası'nda altın madalya alarak istiklal marşımızı okutmak istiyoruz. Cumhuriyetimizin 100. Yılında hem kendimizi hem de Türk milletini gururlandırmak istiyoruz."

Takım kaptanı Ayşe Begüm Onbaşı, takımın en'lerini seçti...

Mehmet Utku Çırak: Kazandığımda gözüm çocukluğuma gitti

Milli sporcu Mehmet Utku Çırak, madalyayı kazandığında spora ilk başladığı ana gittiğini belirtti.

"En büyük sıkıntımız Karadenizli olmayışımız oldu. Halk oyunları ile çok fazla uğraşmadığım için biraz zorluk çektim. Ama birkaç çalışma sonra buna alıştık. Ben duygusal biriyim. Kazandığımda gözüm çocukluğuma gitti. Milli Takıma girmem zorlu bir süreç oldu. Milli takıma yaş olarak çok geç seçildim. O yüzden aklıma sürekli o anlar geçit ve duygusallaştım. Sevinmekle ağlamak arasında git gellerim oldu."

İsmail Yağız Altıparmak: Hiç dans etmeye müsait değildim

Grupa en son katılan milli sporcu İsmail Yağız Altıparmak, az zamanda büyük işler başardıklarına dikkat çekti.

"Gruba en son katılan kişiyim. Türkiye Şampiyonası’na iki hafta kala gruba katıldım. Horon olduğunu öğrenince ilk başta garip geldi tedirgin oldum. Hiç dans etmeye müsait değildim. Çok kısa zamanda böyle bir seri çıkarmak, öğrenmek zordu. Çünkü alışık olmadığım bir dans sitiliydi. Böyle bir başarıyı almak mutluluk verici bir durum. Ayrıca cumhuriyetimizin 100. yılında da böyle bir başarı aldığımız için çok mutluyuz."

Ahmet Meriç Turmamış: Sakaryalı olduğum için figürler yakın geldi

Milli sporcu Ahmet Meriç Turmamış ise eğlenerek madalya kazandıklarını vurguladı.

"Sakaryalı olduğum için Karadeniz figürleri aslında bana çok yakın geldi ve eğlenerek bunu daha iyi bir şekilde yaptığımı hissediyorum."

Aerobik Cimnastik nedir? Karmaşık ve yüksek şiddette aerobik hareket kalıplarının müzikle yapıldığı becerilerdir. Esneklik, kuvvet ve 7 temel adımlar seride devamlılık göstermeli, zorluk dereceli hareketler kusursuz yapılmalıdır. Yaratıcı olacak şekilde dinamik, ritmik, düşük ve yüksek etkili, aynı zamanda süreklilik gösteren kol hareketlerinin temel aerobik adımlarıyla birleşiminden oluşan hareketlerin bir düzen içerisinde müzikle yapılması gerekmektedir. (Kaynak: TRT)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.