150

Şair ve yazar Yavuz Bülent Bâkiler hayatını kaybetti

Türk dili ve edebiyatının duayen şairi, düşünce dünyamızın usta yazarı Yavuz Bülent Bâkiler, uzun süre tedavi gördüğü hastanede (89 yaşında) hayatını kaybetti.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yağılan açıklamada; "Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden, düşünce dünyamızın mümtaz isimlerinden Yavuz Bülent Bâkiler’in vefatını derin bir üzüntüyle öğrendik.

Şiirleri, yazıları ve fikirleriyle sadece edebiyat dünyasında değil, aynı zamanda milletimizin kültür ve düşünce hayatında da derin izler bırakan Bâkiler, Türk dünyasının hafızasında daima yaşayacaktır.

Ülkemize kattığı değerleri saygıyla hatırlayacağımız merhuma Allah'tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve tüm edebiyat dünyamıza başsağlığı diliyoruz. Mekânı cennet olsun." denildi.

Mekanı cennet olsun..

bursaarena.com.tr

...

YAVUZ BÜLENT BAKİLER KİMDİR?

23 Nisan 1936 tarihinde Sivas'ta doğan Yavuz Bülent Bakiler'in ailesi,  Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinden göç ederek Sivas'a yerleşmiştir. İlk ve orta öğrenimini Sivas, Gaziantep ve Malatya'da tamamlamış, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1960 yılında bitirmiştir.

Bir süre gazetecilik yaptıktan sonra TRT Ankara Radyosu’nda raportörlük (1964-68), ardından Sivas’ta avukatlık (1969-75) yaptı. Çeşitli bürokratik görevlerde bulundu; Kültür Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığına kadar yükseldi ve 1994’te emekli oldu.

Şiir yolculuğu 1953’te başladı. Orkun, Hisar ve Türk Edebiyatı dergilerinde öne çıkan şairlerden oldu. Türkiye ve Tercüman’da köşe yazarlığı yaptı.

Şiirlerinde gelenekten beslenen samimi bir söyleyiş hâkimdir. Türk insanının sevinç, keder ve coşkusunu dile getiren şiirleriyle dikkat çekti.

Yavuz Bülent Bakiler'in dünya görüşü

Yavuz Bülent Bakiler, fikirlerinde daima milletin ruh köküne bağlı kalınması gerektiğini vurgulamış bir isimdi. Onun tespitlerine göre harf, kıyafet yahut hukuk sahasında birtakım değişiklikler yapılabilirdi; fakat dil, din ve musiki gibi milletin kimliğini mayalayan unsurlar üzerinde “devrim” girişimleri hem imkânsız hem de yıkıcıydı. Bakiler, Türkçenin Arapça ve Farsça unsurlardan arındırılmaya çalışılmasını, İslâmiyet’in yerine başka inançların ikame edilmek istenmesini ve musikimizin Batı tarzıyla ikame edilmesi çabalarını tarihî bir sapma olarak nitelendiriyordu. Bu görüşleriyle, milletin öz değerlerinden koparıldığı her adımın büyük bir felaket getireceğini dile getirdi. Onun yazıları, Türk kültür ve medeniyetine köklerinden bağlı kalındığında hayat bulacağını, bu köklere sırt çevrildiğinde ise çoraklaşacağını hatırlatan güçlü uyarılarla doludur.

Bakiler, dil meselesini milletin varlık şartı olarak gören bir fikir adamıydı. Ona göre din ne kadar mühimse, onu anlatacak zengin bir dile sahip olmak da o kadar zaruriydi. Cumhuriyetin ilanından Arapça ve Farsçadan gelen kelimeleri atma girişimlerinin dili çıkmaza sürüklediğini bunun da İslam düşmanlığındna kaynaklandığını vurguladı. Türkçeleşmiş kelimelerin bizim medeniyetimizin ayrılmaz bir parçası olduğunu dile getirdi. Batılılaşma adına yapılan yanlış dil politikalarının nesilleri edebiyatından, kültüründen ve köklerinden kopardığını söyleyen Bakiler, milletin edebiyatıyla bağının kesilmesini “en büyük facia” olarak nitelendirdi. Onun bu sözleri, dil hassasiyetini yalnızca bir edebî kaygı değil, bir kültür ve kimlik meselesi olarak gördüğünü göstermektedir.

Necip Fazıl'a bakışı

Baran Dergisi'nde yer alan bir özete göre Yavuz Bülent Bakiler, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’i büyük bir şair olarak görmekle birlikte Türk edebiyatının ve düşünce dünyasının yüz yılda bir yetiştirdiği bir deha olarak görüyordu. Çocuk yaşta babasının zoruyla Büyük Doğu dergisini okumaya başlamış, lise yıllarında ise kendi iradesiyle Necip Fazıl’ın fikir ve sanat dünyasına bağlanmıştı. Onun eserlerini “bir üniversiteden mezun olmak” derecesinde kıymetli gören Bakiler, nesir ve şiirinde Üstad’ın izlerini taşıdığını her fırsatta dile getirmiştir. Necip Fazıl’ın kendisine yön veren en önemli isimlerden biri olduğunu, bütün ömrü boyunca ona büyük bir minnet duyduğunu açıkça ifade etmiştir.

Bakiler, Samet Ağaoğlu’nun “Türkiye’ye yüz yılda bir Necip Fazıl gelir” sözünü hatırlatarak, bu hükmün samimiyetle kabul edilmesi gerektiğini vurgulamış; Necip Fazıl’ın fikirlerini ve sanatını Türk edebiyatının yüzük taşı olarak nitelendirmiştir. Ona göre Üstad’ın eserlerini okumak, yalnızca bir sanat yolculuğu değil, bir fikir ve iman mektebine dâhil olmak demekti. Necip Fazıl’ın İslâm’a yönelişinden sonra verdiği mücadelenin, devrimcilerden ateistlere kadar geniş bir çevrenin saldırılarına rağmen dimdik sürdürülmesi, Bakiler için hayranlık uyandırıcı bir kararlılığın örneğiydi.

Bakiler, Üstad’ı hem bir edebiyatçı hem de İslâmî kimliğiyle milletin ruh kökünü yeniden hatırlatan bir fikir adamı olarak gördü. Onun şiir, tiyatro ve nesir alanındaki eserlerini, genç nesillerin mutlaka tanıması gerektiğini söylerken, Necip Fazıl’ın ardında bıraktığı mirası “bir üniversite diplomasına kırk kez tercih edilecek bir mektep” olarak tarif etti. Bu değerlendirmeleri, Bakiler’in Necip Fazıl’a duyduğu büyük bağlılığı ve onun şahsiyetinde gördüğü eşsiz büyüklüğü ortaya koymaktadır.

Eserleri:
Şiir: Yalnızlık (1962), Duvak (1971), Seninle (1986), Harman Şiir (2003).
Antoloji: Sivas’a Şiir (1973), Şiirimizde Ana (1976).
Gezi: Üsküp’ten Kosova’ya (1979), Türkistan Türkistan (1986).
Biyografi: Âşık Veysel (1986), Mehmet Akif Ersoy (1990).
Deneme: Sözün Doğrusu I (2002).
Sadeleştirme (Bahtiyar Vahapzade’den): Feryat, Nereye Gidiyor Bu Dünya, İkinci Ses, Özümüzü Kesen Kılıç.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Aytaç Yıldız Bozkurt 2 ay önce

Çok değerli bir insanımızı daha kaybettik.Nurlar içinde yatsın.İz bırakıp gidenlere ne mutlu...

150