Bir psikolojik terim olan “Gaslighting” kelimesinin aslında Türkçe bir karşılığı yok. Ancak muhataplarının “güven, iyi niyet, bağlılık ve sevgi gibi duygularını suistimal ederek,” birey yahut seçilen grupları “sürekli ve artan şekilde yalan, çelişki, inkar veya çeşitli psikolojik manipülasyonlarla şüpheye sevk ederek,” zaman içerisinde “kendisine olan öz güven, öz saygı ya da medeni cesaretini yitirmesine, kendi hafıza, algı ve akıl sağlığını sorgulayıp irdelemesini sağlamaya yönelik” bir çeşit “kötüye yönlendirme” şeklinde tarif edebileceğimiz “Gaslighting” teriminin çıkış noktası Patrick Hamilton tarafından 82 yıl önce, 1938 yılında sahnelenen (1944 yılında filmi de çekilmiştir) ve“Angel Street” adıyla da bilinen “Gas Light” adında bir tiyatro oyunudur.

Kısaca; oyunda Jack ve Bella adlı bir çift vardır. Jack her gece, (Belleya fark ettirmeden) “evdeki gaz lambasını bir önceki güne göre biraz daha kısar.” Bu durumdan habersiz olan Bella, ne zaman “Gaz lambası giderek daha mı az ışık veriyor?” dese “Jack’ten sert tepkiler alır.” Çünkü erkek karakter “evin ışıklarıyla oynayarak, eşinin öz güvenini sarsarak kendini ve inandığı gerçeklikleri sorgulamasına neden olarak, akli dengesiyle oynamayı ve amacına ulaştığında eşinin tüm mücevherlerine sahip olmayı” hedeflemektedir.

Genellikle “narsistler ve sosyopatlar tarafından bireylere uygulanan” bu yöntemin, korkunç olan tarafı ise, yapılanların kurban tarafından fark edilmesinin neredeyse imkansız olmasıdır. Bunun en önemli nedeni ise “güçlü veya sevdiğimiz insanlara (kurumlarda olabilir) güvenmemiz ve söylediklerine inanma eğiliminde olmamızdır.”

Başlangıçta basit üç temel üzerine dayandırılarak bireylere uygulanan bu yöntemin, günümüzde daha fazla geliştirilen yöntemlerle, her türlü iletişim imkanları da kullanılmak suretiyle tüm insanlığa uygulandığı kanaatindeyim. Bu konuya en bariz örneklerden birisi de “CORONA” yani “milimetrenin milyon da 20’si civarında bir büyüklüğe sahip olduğu söylenen covid 19 adlı virüs  bahanesiyle” dünya genelinde tüm insanlığın getirildiği noktadır.

Tıp camiasının “korkudan daha tehlikeli bir virüsün olmadığını bilmesine rağmen,” covid 19 la ilgili olarak, bilim insanları tarafından yapılan açıklamalar, yapılan uygulamalar ve pompalanan korkuyla, yediden yetmişe tüm insanlığın ne hale getirildiğini hepiniz biliyorsunuz ve bu konuda çok şey yazmak istemiyorum. Ancak “sağlığınızın her şeyiyle başkalarına emanet edilecek kadar değersiz olup olmadığını” bir kez daha düşünmenizi önermeden de edemiyorum.

Sağlığımız konusunda “vücudumuza olan ilgisizliğin, bilgisizliğin ve çaresizliğin insanlığı nasıl bir felakete doğru götürdüğünü görenlerin artacağını umut ederek,” Cuma günü ve hafta sonunun “sağlık bilincimizin çoğalması için bir fırsat olmasını” diliyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.