Bizim oralarda çok güneş vardı, bir değil birden fazla… O kadar ki gökyüzü güneşle doluydu, hiç gece olmazdı bu yüzden. Ben bunları unutmuştum tabi, geldiğim yeri unutmuştum, ta ki o güne kadar…

Bir gün kapıdan içeri girdim baktım ki evde bir çocuk, neşeyle top oynuyor.

“Sen kimsin?” Dedim. O da “ben senin çocukluğunum” Dedi.

“Yoksa beni unuttun mu?” diye devam etti.

Dikkatlice bakınca, “ iyi ama sen… Nasıl olur, bu mümkün değil ki!” Dedim şaşkınlıkla.

O da “Evet her şey mümkün” Dedi. İlk şaşkınlığımı atlatıp kendime gelince,

“Neden buradasın?” Dedim.

“Sen söyle neden?” Diye o bana sordu.

“Bir düşüneyim… Son zamanlarda seni çok düşünüyorum, ondan mı acaba? Seninle zihnimde konuşuyorum hep.”

“Evet bildin. Beni o kadar çok zihninde canlandırdın ki işte geldim sonunda. Beni sen çağırdın. Şimdi ne yapacaksın benimle bakalım?” diyeyerek gözlerimin içine masum bir merakla baktı.

Şöyle bir rahatlayıp kendimi koltuğa bıraktım ve düşünmeye başladım.

“Ah neler yapmam ki seninle? Önce sana sımsıkı sarılacağım, özlediğin güven ve sevgiyi, onaylanmayı sana bol bol vereceğim. Yaptığın güzel şeyler için seni takdir edeceğim. Ama her ne yaparsan yap seni destekleyeceğim, sana koşulsuz sevgi vereceğim, sevgiyle büyüteceğim seni. “ Sonra yanına gittim ve söylediğim gibi onu sımsıkı kucakladım, sonra kucağıma alıp oturttum. Bir elim arkasında ona destek olurken bir elimle de elini tuttum sevgiyle.

“Tıpkı güneş gibi mi?” diye baktı kafasını kaldırıp.

“Evet, aynı güneşin bizi ışığıyla besleyip büyütmesi gibi, bize hayat vermesi gibi. Çünkü büyüdüğümde anladım ki bütün sorunların nedeni sevgisizlikmiş, hep özendiğim insanların ortak yanı sevgiyle büyümeleriymiş aslında.”

“Biliyor musun benim geldiğim yerde herkesin bir güneşi vardı.” diyerek anlatmaya başladı.

“Öyle mi? Sen nereden geldin? Nasıl herkesin bir güneşi oluyor?”

“Ben yukarıdan, oradan geldim” deyip gökyüzünü gösterdi. “Işığın içinden… Tabi sen unuttun bunu.” Dedi çok bilmiş bir edayla kafasını sallayarak.

“Doğru, hatırlamıyorum, hadi anlatsana başka ne var orada?”

“Orada bir yuvan var, arkadaşların var tıpkı senin gibi aynı renk. Her şey ışıktan yapılmış.”

“Benim bir rengim mi var yani?”

“Evet! Herkesin bir rengi vardır orada.”

“Ben ne rengim peki?”

“Buradaki renklere benzemez” dedi eliyle boş ver der gibi yaparak. Gözlerimin içine sevgi açlığı içinde bakarak,

“Güneşim olur musun benim? “Dedi.

Gözlerim doldu, “Tabi ki, hadi birlikte karanlıkları aydınlatalım.” Dedim.

Orada el ele tutuşup dans ettik, ışık saçıyorduk birlikte. Öyle hızlı döndük ki sonunda bir olduk. O günden beri o çocuk benim içimde ve ben onun güneşiyim, onu sevgiyle besliyor, ona hayat veriyorum. Etrafa ışık saçıyoruz birlikte ve karanlıklar aydınlanıyor bu sevgiyle.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ercüment 3 yıl önce

Muhteşem bir hikaye..Çok yaratıcı ve sevgi dolu.. Teşekkürler..