Ülke genelinde harala gürele başlayan bir seçim sürecine girildi; Yine bağrışmalar, liderlerin birbirlerine alaylı hitapları, milletvekili adaylığı liste kavgaları ve evimizin baş köşesindeki televizyonların neredeyse her kanalında seçim haberleri, kavgalar, ahkam kesen ekran çenebazları..

Bir oldubitti seçimine gidiyoruz yine.

Kahramanmaraş’la başlayan sıra depremler; yıkılan binalar, şu kış günlerinde evsiz barksız, işsiz güçsüz kalan depremzedeler, çadırlar, barakalar, cenaze ve yaralılarının acısıyla kıvranan insanlarımız, sanki birdenbire gündemden düştüler.

Önce liderlerin birbirlerini aşağılayan o kavga ve hakaret üsluplarıyla başlayan bu süreçte, bugünlerde de koltuk dağıtmalar, masa altı anlaşmalar, hızlı kutuplaşmalar..

Birileri birilerinin elinden sanki birer yol haritası ve “ittifak” adı altında isimler listesi almış, şakır şakır birbirlerini kırıp geçiriyorlar.

Seçim deyince, çağdaş demokrasilerin gereği olarak ülkenin ve halkın hassas konularının gündeme taşındığı, çözüm projelerinin yarıştırıldığı bir süreç beklerken; hamasetten öte ve göz boyayıcı kurgulamalardan başka bir şeyler yok ortada.

Bir de yaratılan bu kaos ortamını fırsat bilerek, şımarıklığın üst çizgisinde zemin bulup, “Apo’nun özgürlük dönemidir”, "Apo’nun heykelini dikeceğim” ya da “yerel yönetimlere özerklik ve hatta bölgesel bağımsız yönetimler falan diye mangalda kül bırakmayan kripto ermeni artıkları var ki, bunlara sabredenlere ve hatta açık / örtülü prim verenlere de şaşırmamak elde değil..

Tam da bu noktada yine; “Bu ülkenin en büyük sorunu öyle eğitim falan değil; bu ülkenin en büyük sorunu adları belli emperyalist birkaç ülkenin yerli işbirlikçileridir” demekten kendimi alamıyorum.

Şimdi "sayın siyasetçiler" diyorum; bu seçim sürecinde, ortalığı gürültülere boğup, büyük kesimi yoksul ve cahil bırakılmış bu toplumu istismar etmeyelim, seçimi de oldubittiye getirmeyelim.

Birilerinin artık “seçimden sonra herkesin hesaplarına 15 bin TL yatıracağım” falan gibi seçmene esasından hakaret eden, adeta bir rüşvet teklifiyle onları satın alacağını zanneden "ucuz" asprin yöntemleri bırakması gerekmekte. Yarın bir diğeri de çıkıp “sen 15 verdin ben 20 veriyorum” derse ne olacak? En iyisi usül yapmayın bu babanızın cebinden gibi bahşiş dağıtmaları. Zira burası ne Sudan ne de Uganda.. Oralarda da ayıplarlar insanı.. Yapmayın ve gözardı etmeyin ki, insanınızı aşağılayan bu ucuz yöntemler, önce kendinize saygısızlıktır. Bir de böyle bakın çıkışlarınıza..

Biraz da milletin huzur ve refahı, devletin güvenlik ve bekası için hayati önem arz eden konulara falan değinseniz diyorum. Kaçmayın gerçeklerden. Nelerden mi? Haydi birkaç tanesini yazayım bari;

  • Ülkemizin gerek siyaseten gerekse ekonomik olarak AB, ABD ve İngiltere’ye karşı “tam bağımsızlığı” konusunda atılacak adımlar,

  • Tüm deprem bölgelerinde mağdur kalan acılı vatandaşlarımız için daha hızlı nasıl hareket edilecek ve yaralar nasıl daha hızlı sarılabilecek,

  • Belirli güçlerin senaryosunu yazdığı Rusya- Ukrayna Savaşı karşısında seçimden sonra izlenecek politikalar,

  • LGBT denilen ve bir reklam malzemesi gibi toplumun önüne sürülerek, maddeleri tartışılmadan, genel ahlak ve aile yapısına zarar verecek olan örtülü maddeleri ayıklanmadan, yasalaştırılmak istenilen “İstanbul Sözleşmesi” konusunda ne yapılacağı,

  • Bazı ard niyetli bedbahtın ağzına doladığı “Bölgesel Özerklik” konusunda, ucunun nereye gidebileceğinin de dikkate alınarak neler yapılacağı,

  • Suriye devletinin milli sınırları içerisindeyiz ve devletiyle de halen barışamadık, bu konuda atılacak adımların net olarak izahı, (BOP’un önümüzdeki programında Suriye’nin parçalanacağı, akabinde de Suriye ve Irak topraklarını kısmen kapsayacak olan Kürt (maskesi altında bir Yahudi) devletinin resmen kurulacağı yolundaki ABD ve UK politikalarına karşı bundan sonra neler yapabileceği),

  • Çin mezalimi altında kıvranan Uygurlu kardeşlerimizin özgürlük ve insan haklarının korunması yönünde henüz atılmadığını gördüğümüz hangi adımların atılacağı,

  • Ülkenin boynunda ağır bir yük olan “Cari Açık” konusunda neler yapılabileceği,

  • Pahalılık, yoksulluk, fiyat kontrolü ve enflasyonla mücadeleyle birlikte döviz kurlarına ilişkin hangi bilimsel yolların izleneceği,

  • Tarımsal kalkınma ve ziraat alanlarının desteklenmesiyle birlikte, şehirden köye dönüşü temin edici sistematik uygulamaların neler olacağı,

  • Ve şahsen çok önemli gördüğüm, bu ülkenin geleceğini 1949’dan beri ABD emrinde ipotek altına alarak, vatan evlatlarını saçma sapan eğitim sistemleriyle oyalayan, bilimsel eğitim verilmesine engel olan “FULBRİGHT Anlaşması”nın iptal edilmesi konusunda anılan ülkeye karşı bir dik duruşun gösterilip gösterilemeyeceği…

Falan derken daha çok uzayacak durumdadır bu liste..

Ben şahsen bir vatandaş olarak bu konulardaki projeleri, vaatleri ve uygulamaları, hepsinden de önce “samimiyeti” görmek istiyorum. Vaad ettiğiniz oy satın alma harçlıkları ve ulüfeleri; kanımıza, insanlık onurumuza dokunuyor artık.

Bırakın şu hamasi seçim bağrışmalarını, koltuk paylaşmalarını, börek kapışmalarını..

Haydi biraz ciddiyet ve liyakat,

Haydi biraz samimiyet ve dürüstlük gösterin artık..

..

Bu yazıyı kaleme aldıktan sonra Cumhur İttifakı'nın Seçim Proğramı'nı açıklayacağını öğrendim. Umarım bu birkaç tanesini sıraladığım konulara ilişkin projeleri de vardır. Ki detaylı inceleyeceğiz tabii ki..

Millet İttifakı da daha önce ilan ettikleri “Mutabakat Metni”nin genelinde es geçilen bu ciddi konulara ilişkin proje ve politikalarını bu defa umarım açık açık beyan ederler.

Ve son olarak, unutulmasın ki bugüne kadar sergilenen o ucuz politikalardan bu toplum artık bezdi, bıktı ve yoruldu..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.