Tarihe düşülen büyük bir not da diyebiliriz bu ay içerisinde yaşanmışlara. Alparslan ile başlayan 30 Ağustos’ta devam eden kahramanlıklar, isimleri unutulmuş nesillerle birlikte altın harflerle kazınmış tarihimize!

Yurt / vatan edindiğimiz bu topraklarda.

***

Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in şehadetinin ardından oğlu olmadığı için kardeşi Çağrı Bey’in çocuklarından Süleyman’ın tahta geçmesini vasiyet etmişti.

Rey şehrinde tahta oturan Süleyman’ın sultanlığını diğer kardeşleri tanımayınca taht kavgaları neticesinde Muhammed Alparslan 1063’te tahta oturdu.

İslam’a çok büyük hizmetleri olan Nizamülmülk’ü vezir olarak atayarak sultanlığa başladı.

Kısa sürede Anadolu topraklarına yaptığı seferler ve bu bölgelerde daha önceden gönülleri feth eden erenler-alimler ile adeta Anadolu’nun kapılarını açacak olan Malazgirt ovasında Bizans hükümdarı Romen Diyojen komutasındaki 400 bin kişi ve Alparslan emrindeki 40 bin kişi buluştular.

İslam’da savaş meydanında düşmana barış elçisi gönderme geleneğini yerine getiren Alparslan, olumsuz yanıt aldı.

Cuma namazını kıldıktan sonra yaptığı veciz konuşmasında şehid olmak istediğini beyan etti. Beyaz atından inerek atının kuyruğunu düğmük yaptı.

Kendi gelenekleri olan bir davranıştı bu.

Savaş meydanında başı boş dolaşan bir atın kuyruğuna düğmük atılmışsa o atın sahibinin şehid olduğu bilinirdi.

Muhammed Alparslan’ın bu hareketinden sonra 40 bin kişi atından indiler ve atlarının kuyruklarına düğmük attılar.

***

Cuma namazından ikindi namazına kadar savaş bitmiş, Muhammed Alparslan komutasındaki İslam Ordusu’nun kesin zaferi ilan edilmiş, Diyojen esir düşmüş, ordusu dağılmış, askerlerin bir çoğu esir olmuştu.

Sultan Muhammed Alparslan, Romen Diyojen’i çadırına getirtip kendisine soğuk su ikram ederek ‘sen beni esir alsaydın ne yapardın’ diye sormuş.

Diyojen kendisine yapılan ikram ile olsa gerek titrek bir sesle ‘esirlere yapılması gerekeni yapardım’ diyebilmiş. Bir süre esir tutulan Diyojen daha sonra fidye karşılığında serbest bırakılmış, ülkesine döndüğünde ise yerine başka hükümdar seçildiği için Alparslan’a verdiği sözleri yerine getirememiş.

Diyojen yenilmiş düşman hükümdarı olmasına rağmen Sultan Alparslan O’nu kendi sofrasına oturtarak adeta misafir gibi ağırlamış. Ardından da Diyojen’i 360 000 altın karşılığında serbest bırakarak en büyük kötülüğü yapmış farkında olmadan.

İlahi adalet işte!

Hani Allah’ından bulsun derler ya işte aynen öyle olmuştu Diyojen için. Yerine tahta çıkan Dukas, Diyojen’i Kınalı Ada’ya hapsetmeden önce gözlerini oydurdu ve bir eşeğe bindirip Bizans’ta dolaştırdı. Diyojen ile yapılan anlaşmanın geçersiz olduğunu da Sultan Alparslan’a bildirdi. Bunun üzerine Sultan, Anadolu seferlerine ağırlık verdi ve kısa sürede Malazgirt savaşıyla kapıları açılan Anadolu, İslam ile müşerref oldu.

Sultan Muhammed Alparslan’a nasip olan bu hizmet nice bin yıllar dünyanın ortasında bulunan Anadolu topraklarını vatan edinmemize vesile olmuştu.

İsimlerini bildiğimiz ve hizmeti geçen ve niceleri unutulmuş ecdadımızdan Allah razı olsun, mekanları cennet olsun.

Nesilleri olan bizlere de Rabbim atalarımızın yolu olan ‘Allah’ın nimetlerini yeryüzünde adil bir şekilde insanlığa paylaştırabilmek’ için yeni fetihler nasip eylesin.

Şayet şehid olunacaksa da yeni fetihler yapılırken olunması duası ile bütün şehitlerimizin ardından bir Fatiha ile onları Ağustos ayında yani Alparslan ayında yad edelim inşallah..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.