Mahallemize taşındıkları anda her şey değişti. Edası, güzelliği ile herkesi büyüledi. Kadınların kâbusu, delikanlıların rüyası, genç kızların idolü oldu. Giyimi kuşamı, saçları makyajı hep farklıydı. Onun bir tebessümü, bir hatır sorması, bir ihtiyacı olması beklenir oldu. Bakkal Orhan’ın, herkese hayat pahallılığını dem vurup, bulunmuyor bahanesi ile fahiş fiyata sattığı her şey Mahinur ablada indirime uğruyordu. Zor zamanların gündemi olmuştu. Biz ayrıcalıklıydık, eşi babamın iş arkadaşıydı. Yan dairemizdeydiler.

Mahinur abla güzel olduğu kadar becerikliydi de. Kız enstitüsünü bitirmişti. Üç kızı olan annem en iyi müşterisi oldu. Dostlukları da bu sayede arttıkça arttı. Akşam sofralarımızın da vazgeçilmezi oldular. Ama o yıl bir şeyler değişti. Mahinur abla gülmez oldu. Sağa sola başak gibi savrulan saçlarını artık hep topluyordu. Sırtı açık japone kollu elbiselerden de vazgeçmişti. Bakkal Orhan’ın da sıradan müşterisi olmuştu. Mahallemizin bekâr ablalarının çok yakışıklı bulduğu kocası da arada sırada eve gelir olmuştu. Çoğu zaman da yürüyemeyecek kadar sarhoş, bir taksi getirip kapıya bırakıyor, birilerinin yardımı ile evine çıkıyordu. Babam iş icabı Güneydoğu’ya gitmişti. Annem telefonda anlattı bu durumu. Babam kendi meseleleri olduğunu ve karışmamamızı söylemiş. “Kol kırılır yen içinde kalırmış.” Bir kez bile anneme sesini yükseltmemiş babamın bu tavrını yıllar içinde anlamlandıramamıştım. Sonradan öğrendiğime göre, bir yakınına müdahale ettiğinde şiddet gören kadından tepki aldığı için kendi kendine söz vermiş karışmayacağına ve bu sözler de o kadına aitmiş.

Mahinur ablayı bir haftadır görmemiştim. Okuldan seçildiğim kol için kolluk istemişlerdi. Annem kendisinin halledeceğini, rahatsız etmememi söyledi. Sokağa çıkarken çaldım zilini. Yüzü gözü mosmordu. Dilim tutulmuş hiçbir şey söyleyememiştim. Koşarak indim merdivenlerden. O güzelim kadını masalların acuzesine döndüren ne olabilirdi? Biraz kendime geldikten sonra eve dönüp anneme anlattım gördüğümü, babamın sözlerini ve uyarısını tekrarladı.

Pasaklı kocasının onun yüzünden kendisine bakar olduğunu söyleyip Mahinur ablaya kızan Nuran teyze bile onu merak ediyor, tüm komşular gibi görünmemesinin nedenini soruyordu anneme. Annem türlü bahanelerle savuşturuyordu meraklarını. Herkesin dilinde “İç ama adabınca” sözü dolaşır olmuştu. Sık sık tekrarlanıyordu. Bir gece babam uzun yoldan gelmiş, sofra başında sohbet ederken çığlıkları duyunca koştuk balkona. Bir taksi durmuştu. Kapıları ardına kadar açıktı. Mahinur abla çığlık çığlığa ellerini dizlerine vuruyordu. Annem babam indiler ve diğer komşular.. Bu kez onun yüzü gözü mosmor kan içindeydi. Babam Mahinur ablayı da alarak aynı taksiyle hastaneye götürdü adamı. Birkaç gün sonra geldi karı koca. Sesleri çıkmamıştı epey zaman. Ta ki elleri kan içinde kapımızı çalıncaya kadar. Ayrılmayı kabul etmeyen Mahinur ablayı ölümcül bıçaklamıştı. Öyle sarhoştu ki ne dediği anlaşılmıyordu. Kadını bıçaklayıp sonra da şişeyi kafasına diktiğini söylemiş ifadesinde.

Mahinur abla ölmedi. Kocasından da davacı olmadı. Az bir cezayla kurtuldu adam. Ailesi gelip aldılar kızlarını. “Tüm suçlu alkoldü. İyi adamdı aslında. Şişede durduğu gibi durmuyordu işte. Adabıyla içeydi bunlar yaşanmazdı” diyerek konu komşu akladı zalimi.. İçindeki şeytanı çıkarmıştı alkol.. Ve o günün büyükleri o çaresiz güzeller güzeli kızı yapayalnız bırakmışlardı. Büyüdükçe itiraz ettim "kol kırılıp yenin içinde kalması" yanlışına. Aile mahremiyetine müdahale değil, ezilene yardım, çözüm gerekmez miydi? Neme lazım, belaya bulaşmayalım zihniyeti aldı götürdü bir yığın Mahinur ablayı..

İstanbul Sözleşmesi”. Eksiktir, fazladır, bazı maddelerin ucu açıktır bilemem ama bildiğim tek şey, Mahinurları kurtaracaksa eğer UYGULANMALI..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.