Allah’ın Kendisinden başka ilah olmadığına şehadet etmemizi istediği yer olan varlık nedir? Doğru yerde doğru şekilde şahit olalım Allah’tan başka ilah olmadığına. Kırk yıl dilinle bunu söylesen bir hükmü yok. Her karnın acıktığında yemek yedim desen doymazsın, başkasının yediği yemekle de doymazsın, o yemeği illa sen yiyeceksin. Varlık dediğimiz ne ki orada Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlerden olalım. Allah’ın istediğini yapmak Allah’ın yolu, Allah’ın istediğinin tersini yapmak, Allah’ın yolu değildir.
Varlık fiillerdir, sıfatlardır ve vücuttur. O zaman ben varlıkta Allah’ı zikredeceksem ve varlıkta Allah’ı zikretmekle Allah’tan başka ilah olmadığına şahit olacaksam, fiillerde Allah’ı zikretmem lazım. “Ya Rabbi senden başka fail yok” diyebilmem lazım. Sıfatlarda, “Senden başka sıfatlanan yok” diye Allah’ı zikretmem lazım. Vücutlarda da “Senden başla vücutlanan yok” diye Allah’ı zikretmem lazım ki o varlıkta Allah’ı zikretmiş ve O’ndan başka ilah olmadığına şahitlerden olayım. Bana öğretilen, dayatılan ve hatta benim mecbur kılındığım ama Allah’ın yolu, Peygamberin tebliğ ettiği İslam olmayan sistem bana Allah’ı gayıpta zikrettiriyor. Oysaki Allah Kendisini zahirlikte zikretmemi istiyor. Fiilinde, sıfatında ve vücudunda. Çünkü Allah’tan başka fail yok, sıfatlanan yok, Allahtan başka mevcut yok diyebilmem lazım. İkilik olan anlayış Allah’ı gökyüzünde zikrederken, tevhit olan İslam, Allah’ı yeryüzüne indirdi, varlığa, kişinin kendisine kadar indirdi. Getirdi getirdi senin kendine kadar getirdi. Artık gayıpta ötede zikretmeyeceksin, artık varlıkta, kendine kadar, fiilinde fail olarak, sıfatında sıfatlanan olarak, vücudunda vücutlanan olarak Allah’ı zikretmek, Allah’ın istediği gibi, istediği yerde zikretmektir. İşte insanın yapması gereken bu. Var olmak ama o varlığı nispet etmeden bulunmak!
Şimdi bakalım bu sistem nerede var, bunu bize kim aşılıyor, bize bu tevhidî bilinci kim sunuyor, bizde Allah’ın istediğini gerçekleştiren nedir? Bunun gerçekleştiği yer Hakk’tır, Allah’ın yoludur, doğru yoldur, Fatiha’da zikredilen, kendisine nimet verilenlerin içinde bulunduğu dosdoğru yol, bunun gerçekleştiği yerdir. Bunun gerçekleşmediği yer doğru değildir. Allah onu Hak ve Batıl diye ayırıyor. Allah’ın isteğinin gerçekleştiği yer Hak, gerçekleşmediği yer batıldır. Hak nedir batıl nedir? İslam, Allah’ı gayıpta zikrettirmiyor, Allah’ı Kendi tecellisinden ötekileştirerek, Allah’ta ikilik çıkartarak yani bizim eski din iman anlayışımıza göre değil, bizzat Allah’ın istediği gibi istediği yerde, cümle yaratılmışlıkta zikredeceksin diyor. Allah’ın isteği de bu değil miydi? İslam bizim üzerimizde Allah’ın istediğini yapıyor. Başka? Allah’ı yaratılmışlıkta zikredeceksin diyor, gayrılık ve ikilik çıkartmayacaksın diyor. Allah da öyle istemiyor mu? Allah’ın istediği şeyler isteniyor ve yapılıyor. Sıfatlarda sıfatlanan olarak kimi zikredeceksin diyor İslam? Kendisinden başka ilah olmadığına şehadet etmemizi isterken bunu istiyor. İslam, vücutlarda da Allah’ı zikrettiriyor. Fiilde Allah’ı zikrettin, sıfatta Allah’ı zikrettin, vücutlarda Allah’ı zikrettin, ne demiş oldun? La ilahe illallah demiş oldun kendinde. İşte Allah’ın istediği de bu!
Şimdi İslam Hak yol mu, batıl yol mu? Kur’an’a ve Peygambere bakarsak Hak yol, ehlibeytine bakarsak Hak yol, Allah dostlarına, iman ehline, kâmillere bakarsak Hak yol. Bazıları İslam’ın özünü yanlış olarak zikrediyor, neye göre yanlış? Gerçekte hangisi Allah’ın söylediğini yapıyormuş, gerçek anlamda kim namaz kılıyormuş, gerçek anlamıyla kim oruç tutuyor, kelimeyi şehadet getiriyormuş! Birisi oturup yemek yiyor karnını doyuruyor, öbürü her acıktığında sadece yemek yedim diyor, onunki yemek yemek oluyor bununki olmuyor. Fark bu kadar açık ve net bir farktır.
.....
Yazının devamı için tıklayınız
.....




