İslam, Tevhidin idraklere sunumu, insanın kendisine zulmetmeyi bırakıp güzel ahlak üzerine rahmet etmesi, yaratılış gayesi üzerine bulunması öğretisi ve yaşam tarzıdır. Özünde, Nur-u Muhammediye ve iman vardır. İslam, tevhit imanını idraklere sunup oluşturandır. İman dediğimiz, varlığımızdaki tasarrufun Muhammedî irfaniyet yani tevhit üzerine olmasıdır. Bu sebeple İslam, bir sunum şekli, bir düzen, bir sistemdir. Merkezinde de “İnsan” vardır. Melami Mürşidi Kamili Damperli İbrahim Efendi, “Allah Hz. İbrahim’e Kâbe’yi yaptırdı, Hz. Nuh’a gemiyi yaptırdı, Hz. Muhammed’e ise İnsanı yaptırdı” dediği gibi merkezde insan vardır. O zaman insan nedir? Zat-ı Hakk, Tin Suresi 4. Ayeti Kerimede,

Biz insanı ahsen şekilde halk ettik.

buyurmaktadır ki “Ahsen” en güzel yaratılış anlamına gelir. Peki bu güzellik hangi anlamda kullanılmaktadır? İnsanın ne olduğunu görüp anlayabilmek için insanı insan yapan ve insanla anlam kazanan her şeyi birlikte ele almak farzdır. İnsan bir şeyi sahiplenirken onu her şeyiyle birlikte sahiplenir. Bir şeyi tek başına ele alamazsın, sadece o şeye sahip olamazsın. Mesela, kendine bir araba aldıysan arabayla birlikte trafik sigortası, fenni muayene, kasko, lastik, yakıt, vergisini ödemek gibi birçok sorumluluğu da birlikte almış oluyorsun. Ben sadece arabayı alırım, sigortayı tanımam, vergisini tanımam diyebiliyor musun? Diyemiyorsun, bütünüyle alıyorsun. Cenab-ı Allah’ın Vasi özelliği devrededir yaratılmışlıkta. Bakara suresi 115. Ayeti Kerimede,

Doğu da Allah’ındır, Batı da. Her nereye dönerseniz Allah’ın yüzü oradadır. Şüphesiz ki Allah, Vâsi’dir (Kuşatandır) hakkıyla bilendir.

denilmektedir. Zat-ı Hakk’ın “Vasiliği” devrede olmasa yaratılmışlık var olamaz. Ne demek Vasi? Zat-ı Hakk’ın yarattığı her şeyi kapsamasıdır yani var olan her şey O’nun vasiliğinde mevcuttur, O’nunla birliktelik halindedir. Su buzda vasidir yani buz sudan ibarettir. Buzdan suyu alırsak geriye hiçbir şey kalmaz. İnsanı, bütünüyle ele almak zorundayız çünkü Allah’ın yaratılış ahkâmı bunun üzerine kuruludur. Yaratan, tecelli eden, zahire gelen Zat-ı Hakk gerçekliğinde bireysellik yok, bütünsellik vardır. Her yaratılan kendi mevcutluğuyla birlikte birey olurken, yaratan tüm yarattıklarıyla birlikte bütünsel olarak her şeyde mevcuttur. Yaratılmışlıkta yaratandan söz ederken, kesrette vahdet irfanıyla yaratılmışlığı ele alırken bütünselleşmemiz lazım.

Kul huvallâhu Ehad. deki, O Zat Tektir.

denilen İhlas suresi 1. Ayeti kerime orada duruyorken ve Kur’an’ın Hak olduğuna iman ediyorken, Zat-ı Hakk’ın vasiliğinden ayırarak bir bireysellik ortaya çıkartmak şirktir, denklik içerme küfrüne düşmektir. Bizler, bütünselliğin yani vasiliğin içerisinde, zannî bir ayrılık anlamıyla bireylik çıkartıyorsak, ki bu ilahlık iddiasında bulunmaktır, şirk ediyoruz çünkü insan, bütünsellik içinde bireyliğiyle tâbilik içeren olgudur. Zat-ı Hakk, bütünselliğin yani yaratılmışlığın içerisinde, yaratılmışlıktan ayrı, ikinci bir nesnel varlık zannedildiği için, Zat-ı Hakk’ın tevhitliği içerisinde gerçekte olmayan zannî bir ikilik çıkıyor zaten. İnsanı insan yapan, tamamlayan ve insanla anlam kazanan değerler bütünlüğünü anlamak lazım. Neden?

.....

Yazının devamı için tıklayınız..

.....

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.