Kara gözünde hüzün,

Eli, yüzü pas.

Her yanında elem vardı.

Her yanı kendine has.

Kararmış parmakları, bakışları asabi.

Yüzü de boyalıydı elleri gibi.

Sordum,

Ne yaparsın şuracıkta be çocuk?

Elindeki kağıt ne?

Utanıp, kızarmıştı.

Cevapladı usulca.

Mektup yazmıştım dedi.

Kime derken,

Anlatmaya başladı.

Kendine mektup yazmış.

Çünkü,

Kimsesi yok yazacak.

Bir de zarf uydurdu mu,

Biraz sonra atacak.

Adresi var mı dedim.

Postacı bilirmiş gideceği yeri.

Sayın la başlamamış, sevgili de yazmamış.

Üşüyorum demiş sadece,

Parmaklarım donuyor,

Elli kuruş, boya parası,

Hem kapı dışında,

Hem de bir araba laf.

Ben de,

Baba demek isterdim yakışıklı birine,

Elini tutmak bir kadının, annem diyerek sarılmak.

Bütün isteğim,

Başımı okşayan bir el,

Ve bir de…

Yavrum diye sarılan yürek.

Oysa,

Yapayalnızım yine,

Tek başına, bir başıma…

Diyerek bitirmiş mektubunu.

Bakışlarım anlamsız,

Beynim uyuşuk düşünüyorum,

İçimdeki fırtına,

Nasıl çare olur ki bu yaraya.

Eline sağlık dedim,

Bir kez daha boyadın bizi,

Simsiyaha, kapkaraya….

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.