21. Yüzyılda teknoloji gelişti ama biz hala cahiliye devrine geri dönüşüm yapıyoruz. Bıktık artık bıktık kadının ucuz siyaset söylemlerinde kullanılmasından; eteğinin, örtüsünün, saç kılının dillere pelesenk edilmesinden.. Medyada, görsel ve yazılı basında afişe edilip kapitalist düzenin ucuz reklamlarına alet edilmesinden rahatsızız. Kim olursa olsun, hangi cenahtan olursa olsun, kadının şiddet görmesi, taciz edilmesi, gündemin böyle konularla meşgul edilmesi artık midemizi bulandırıyor!

Çünkü dünya kadınlar sayesinde ayaktadır ne derseniz deyin; evlatları doğuran, büyüten, türlü meşakkatlerle hayata hazırlayan, aileyi derleyip toplayan, ocağı tüttüren annelerdir.

Peki ne oldu da biz bugün bu hale geldik?

Biz Türkler olarak, tarihimiz boyunca hiçbir zaman kadınları arka plâna atmamışız ve ev içine hapsetmemişiz. Türk tarihine bakıldığında kadınların her dönemde içtimaî ve siyasi mevkileri açısından önemli bir konumda oldukları görülmektedir. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar ve Oğuzlarda hükümdar eşleri de hakanlar gibi soylu bir boydan seçilirlerdi.

Kağanların yanında kendilerine daha sonra "hatun" ünvanı verilerek her konuda söz sahihi olmuşlardır. İtibarları Türkler Müslüman olduktan sonra da devam etmiştir. Karahanlılar, Harzemşahlar ve Selçuklular tarihi bunun örnekleri ile doludur. Aralarında devlet siyasetine yön verenler, devlet reisliği yapanlar ve naip olarak devleti idare eden hatunlar vardı.

Kadınlara, İslâm dininde aynı yükümlülükler tanınması yanında, hiçbir zaman toplum hayatındaki uğraşlardan geri kalmamışlar, İslâm’ın ilk günlerinden itibaren, erkeklerden daha fazla bu dine hizmet etmişler, ilk şehidi vermişler, Peygamberimize her zaman destek olmuşlardır. Peygamberimizin, ilk vahiy geldiğinde tereddüt içine düşmesi ile Hz. Hatice ona destek olmuş, güven vermiş, ikna etmiştir. Hz. Ömer, pazar yerlerini denetlemek için bir kadını görevlendirmiş, Hz. Aişe okul açıp, öğrenciler yetiştirmiş, İslâm prensiplerinin uygulanmasında en önemli rolü üstlenmiş, sosyal konular üzerine görüş bildirmiş, dini meselelerde fetvalar vermiştir.

Anadolu'da kadınların çok önemli siyasi, askeri ve sosyal faaliyetlerde bulunduğuna dair öneklerle doludur. Kentlerde, köylerde, savaşlarda ve uğraşlarda, tarlada tapanda her zaman erkeklerle omuz omuza, birlik ve beraberlik içinde çalışmışlar. Seyahat etmişler, bilimsel, sanatsal ve ticari hayatta hep ön planda olmuşlardır. Kurtuluş savaşındaki kadınlarımızın kahramanlıkları, fedakârlıkları Cumhuriyetimizin kurulmasında ve ondan sonraki yıllarda devam etmiş; eğitimde, bilimde, sağlıkta, hatta ordu hizmetlerinde de görev almışlar, birçok başarılar kazanmışlardır.

Geçmiş senelerde siyasetin içinde görev almış, aktif olarak uzunca seneler çalışmış bir kadın olarak şahsen gözlemlediğim ve yaşadığım şeyler var ki bunları birkaç cümle ile özetleyecek olursak;

Seçim zamanlarında, koltuk kapma yarışlarında zaman kısaldıkça siyasetin ivme kazandığı günlerde ya kadınlar psikolojik olarak linç ediliyor, ya da kadın üzerinden taraflar tetiklenip toplumsal bir kargaşaya itilmek isteniyor..

Bizler daha çok kadının yönetim noktasında söz sahibi olmasını isterken, parlamentodaki az sayıda kadının (iktidar partisi dahil) meclise girdikten sonra esamisini göremiyoruz, duyamıyoruz…

Kadının iletişim alanı çok daha geniş, ikna kabiliyeti daha yüksek, olaylara mantık yönü dahilinde duygusal hislerini de katarak ciddi bir hakimiyet geliştirebilirken, gerek ekonomik gerek sosyopolitik, olanı biteni çok daha iyi takip edip gözlemleyebiliyor..

Buna mukabil çeşitli seminerler ile toplumsal ve siyasal alanda da eğitilip, yetiştirildiği taktirde zaten verimli olan kadının katkısı daha da güçlü olacaktır

Oysa ki kadının işi karşı cinse göre daha zor. Çünkü erkek boş zamanlarında siyaset yaparken kadın bu boş vakti yaratmak için tüm enerjisini seferber ederek çalışıyor, aynı zamanda idare etmek zorunda kaldığı bir eşi, çocukları ve ev işleri var; buna bir de dışarıdaki yürüttüğü işlerini eklersek, bir de çalışan bir kadınsa, atık siz hesap edin derim. Lakin kadının elinin dokunmadığı veyahut onun olmadığı bir savaştan zaferle çıkılması mümkün değildir…

Burada istenilen nedir? Kadınlar ne istiyor?

Zaten toplumda çözülmesi gereken, gerek çalışma hayatında gerekse toplumsal yaşamda köyde kentte kadının maruz kaldığı birçok problem var, onların çözülmesi ve dahilinde de şunu;

Kadına hak ettiği değeri vermek, fazlası değil.. Atık erkek hegemonyası ve samimiyetsizliği bir kenara bırakılmalı, samimiyetsizliği diyorum çünkü kadınlar bunu hissediyor, bazen de üzerlerinden kendinizi ön plana çıkarmak için onları tepeleyerek geçiyorsunuz ve biz kadınlar her şeyin farkındayız..

İnandıkları ve sevdikleri bir davanın uğruna çalışan fedakârlık gösteren kadınlarımıza biraz daha söz hakkı vererek, kişiliklerini onere ederek, saygı göstermeniz, sadece sizin ve yahut içinde bulunduğunuz topluluğun şekillenip güç kazanmasına değil, bir milletin ve devletin yapı taşlarının da sağlamlaşmasına, daha müreffeh güvenilir yarınlara erişmemize fayda sağlayacaktır…

2020 Yıl sonu istatistiklerine göre kadın nüfusu, Türkiye nüfusunun %49,9’unu oluşturmaktadır…

Kadını hiçe saymak Türkiye nüfusunun yarısını elinin tersiyle bir kenara itmek demektir. Kadını kazanan çıktığı mücadele yolunda zaferi kazanır, bunu da aklı başında olan herkes bir kez daha düşünsün derim. Çünkü "beşik sallayan eller dünyayı sallar.."

Saygıyla, önce beni doğuran yetiştiren annemin ve şehit annelerimizin ellerinden öperken; bu vatana millete emeği geçmiş şehit analarımız bacılarımızın ruhu şad olsun.

Halen ocaklarını tüttüren emektar tüm kadınlarımıza saygı ve selamlarımı sunuyorum.

YAZININ DİBİ:

Bir daha beni doğurursan anne, daha fazla bağır utanma. Sessizlikler bozulsun, 'birinin kızı oldu' demesinler yas evi gibi, kam davulları vursun şenlikler kurulsun! Şekerleri bizim için de dağıtsın babalar, sadece oğulları için değil. Sen bu dünyaya dünyaları getirdin, senin kadar kıymetli. Pembeler biriktirme bana anne, içinde siyahlar beyazlar da olsun ki dünyanın toz pembe olduğuna aldanmayım.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Sadece Mustafa 3 yıl önce

Hayırlı kandiller

Avatar
A. Şahiner 3 yıl önce

EyvAllah bacm, başımız üstündesiniz.

Avatar
Perihan Zaralı 3 yıl önce

Tüm kuralların erkekler tarafından koyulduğu dünyamızda kadın olmak çok zor gerçekten. Yüreğine sağlık dostum.

Avatar
Şermin /Frankfurt 3 yıl önce

teşekkürler, çok çok haklısınız.

Avatar
Beyge 3 yıl önce

Muhteşem! Çok güzel anlamışsınız elinize yüreğinize aklınıza sağlık... Var olun.

Avatar
Asiye 3 yıl önce

Semra hanım ben sevgi emojisi yollamıştım soru işareti çıkmış. Sevgilerimle ????