Taleban’ın yönetimi tamamen ele geçirmesinden sonra Afganistan’a yeniden müdahalenin olup olmayacağı konusu gündem yaratıyor.

Müdahale olabilir.

Dünya strateji ve bölge uzmanları “Eğer Afganistan terör yuvası halin gelirse dünya buna sessiz kalamaz” görüşündeler.

NATO’nun 2003-2006 döneminde Kıdemli Afganistan Temsilciliği göreviyle, bu ülkedeki süreci yakından izleyen Hikmet Çetin de, gelecekte NATO’nun Taleban’a müdahaleyi ancak ülkenin terör odağına dönüşmesi ve Batı ülkelerini hedef alan ciddi terör saldırıları düzenlenmesi halinde düşünebileceğini söyledi.

Eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, şeriat devleti ve emirlik olacağını ilan etmesiyle Taleban’ın kadınlara sosyal yaşam hakkı tanımayacağının işaretini verdiğini, bununla birlikte NATO’nun veya Batı’nın Afgan halkı için yakın gelecekte askeri müdahale seçeneğini düşünmeyeceği değerlendirmesinde bulundu.

Taleban’ın kontrolü ele geçirmesiyle yaşanan gelişmelere ilişkin VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Çetin, Afganistan’ın adeta kaderine terk edildiğini, başta kadınlar olmak üzere Afgan halkını sıkıntılı günlerin beklediği görüşünde.

Hikmet Çetin’in görüşleri şöyle:

“Aslında Afganistan bir anlamda Soğuk Savaş’ın bedelini ödeyen bir ülke. Çünkü 60’lı yıllarda ABD, Vietnam Savaşı’nda yenildi, yani başaramadı. Bir anlamda Batı; başta Amerika olmak üzere bunun rövanşını Afganistan üzerinden Sovyetler Birliği’nden almaya çalıştı. Çünkü Sovyetler Birliği, 1979’da çağrı üzerine Afganistan’ı işgal etti. 10 yıl kalmasına rağmen o da başaramadı yani tüm Afganistan’a hakim olamadı. Bu savaş sırasında özellikle Pakistan’ın kuzeyinde medreselerde bir sürü cihatçı yetiştirildi. O cihatçılar, Usame bin Ladin de dahil, Sovyetler Birliği’ne karşı savaşı sürdürdüler. Sovyetler Birliği, kendiliğinden 1989’da Afganlar ile yapmış olduğu bir anlaşmanın sonucunda Afganistan’ı terk etti. Afganistan’ı terk ettiği zaman mollalar, Pakistan’ın ve diğer bazı ülkelerin desteğiyle güneyden başlayarak adım adım tüm Afganistan’ın hakimi oldular. Dünya bunları seyretti. Dünya bunlarla hiçbir şekilde ilgilenmedi ve Afganistan’ı yalnız bıraktı.

O dönemde de Afganistan’da bir anlamda iç savaş yaşandı ve Afganistan iç savaşını kimse fark etmedi. 11 Eylül 2001’de El Kaide Amerika’daki ikiz kulelere saldırdıktan sonra ancak dünya Afganistan ile ilgilenmeye çalıştı. İşte o ilgiyle Birleşmiş Milletler (BM), Güvenlik Konseyi kararıyla Amerika’ya yapılan saldırının dünya barış ve istikrarını tehlikeye atacağını düşünerek, Amerika’nın kuracağı askeri bir koalisyona bütün dünyanın destek olması gekiyor. NATO ise meşhur 5. Madde’yi devreye soktu yani ortak savunma maddesi ve dolayısıyla Amerika’ya yapılmış saldırı tüm NATO’ya yapılmış olarak kabul edildi. Onun sonucu olarak da Türkiye dahil birçok NATO ülkesi Afganistan’a gittiler. Tabii, NATO için Afganistan yeni bir şeydi. Hem alan dışıydı hem de NATO ilk defa Afganistan’da kara savaşı yaptı.

NATO’nun bütün eylemleri daha çok havadan bombardıman yaparak -- işte bunu Bosna’da öyle yaptı işte Karadağ’da öyle yaptı sonra Kosova’da öyle yaptı -- fakat Afganistan’da NATO aynı zamanda kara savaşına girdi. Tabii, 20 yıl çok uzun bir süre o yirmi yıl içerisinde bir kere kurulan sivil Afgan hükümeti aslında halkına güven vermedi. Yolsuzluk ve rüşvet son derece yoğundu ve Afgan halkı da bunu biliyordu. İkincisi ABD ve NATO askeri alanda çok büyük harcamalar yaptılar. Ama Afganistan’ın kalkınması ve refahı için gelecek yeterli kaynak ayrılmadı. Afganistan halkı yine yoksuldu, işsizdi sonunda ve dolayısıyla ABD-NATO başaramadı. Her geçen gün Taleban yine güç kazandı. Hükümet hem zayıf bir hükümetti hem de halk güveninden yoksun bir hükümetti. Şimdi Amerika başta olmak üzere aniden Afganistan’ı terk ettiler. Amerika, kendisi 29 Şubat 2020’de Doha’da günlerce süren görüşmeler sonucunda Afganistan’daki taraflar ile bir anlaşma imzaladı. Önemli bazı şartları şuydu; birincisi yani o zamanki tarihle 1 Mayıs’a kadar bütün yabancı güçler Afganistan’dan çekilecekti, ikincisi Taleban Afgan topraklarında herhangi bir terör örgütüne veya terör eylemlerine izin vermeyeceği taahhüdünde bulundu. Üçüncü önemli madde de Afgan hükümetiyle Taleban arasında anlaşma yapılacak ve bir koalisyon hükümeti kurulacaktı. Amerika terk edince Taleban bunlara uymadı. Dolayısıyla Kabil’deki mevcut sivil hükümet ile Taleban’ın ortak hükümeti kurulamadı. Afganistan böyle bir keşmekeş içinde kaldı. Dünya yeniden Afganistan’ı yalnız bıraktı.

Yine Afganistan kaderiyle baş başa. Yine Taleban adım adım gelerek tüm Afganistan’a hakim oldu. Çok karanlık günler bekliyor Afganistan’ı. Özellikle kadın hakları konusunda son derece önemli tehditler olacaktır. Çünkü Taleban’a göre kadın bir eşya gibidir. Başlangıçta iş hayatında olmasına müsaade etseler bile katı kurallar koyacaklar, sonra belki hiç müsaade etmeyecekler. Yani bir şeriat devleti kuruyorlar. Bunu da açıkça söylüyorlar şimdi de isim değişikliğine başladılar. Afganistan değil Afganistan İslam Emirliği. Taleban’ın başındaki kişi de o emirin başı olacak duruyor. Kız çocuklarının okullara gitmesinde çok büyük zorluklar ortaya çıkacak. Afganistan özellikle kaynaklar bakımından, maddi kaynaklar bakımından çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacak. Yani bekleyeceğiz nasıl gelişeceğini ama şu ana kadar olumlu bir gelişme görmüyorum..”

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.