Asrın projesi midir?

İhanet projesi midir?

“Kanal İstanbul Projesi asrın projesidir yapacağız.”

“Kanal İstanbul projesi ihanet projesidir yaptırmayacağız.”

Bir proje tartışılabilir ama böylemi olur be kardeşim. El insaf!

Kanal İstanbul Projesi üzerinden yürütülen tartışmalara bakınca doğrusu yapılsın “asrın projesi” dir diyen neden yapılması gerektiğini, “yapılmasın ihanet projesidir” diyen de neden yapılmaması gerektiğini tatminkar gerekçelerle açıklayamıyorlar.

Dolayısı ile de vatandaş genel olarak konuya dair siyasal taraf olmaktan öteye geçemiyor.

Kanal İstanbul’un yapılması için önemli gerekçeler var;

Mısır Süveyş kanalından sonra ikincisi yaptı ve yıllık çok önemli gelir elde ediyor.

Panama ikinci kanalın inşasına başladı,

İsrail Eylst-Aşdot kanalına başladı,

İran Hazar'dan Basra’ya kanal yapıyor,

Ruslar hakeza Kuma-Mabych kanalına başladı hali hazırda dünyada yapımı devam eden yedi kanal inşaatı var.

Bunların hiçbirisinde ülke bölünür tartışması olmuyor ya da bir bölgemizle herhangi bir afette irtibatımız kesilir gibi garip gerekçeler göstermiyorlar.

Bakar mısınız Trakya ile irtibat kesilirmiş!

O zaman İstanbul Boğazı ile Anadolu‘nun irtibatı kesilmiş demektir.

Peki bu tartışmaların sebebi nedir?

Öncelikle yetkililer halkı yeterli bilgilendirmemekteler.

Siyasal söylemlerle işi anlatacaklarını düşünüyorlar sanıyorum.

Muhalefete gelince hep yaptığı gibi sözüm ona bilimsel çalışmaları esas alıyormuş (!) gibi yapıp el yordamı ile sığ, tutarsız, mesnetsiz “İstemezük” den öteye gitmeyen bir yaklaşım sergiliyorlar.

Hele İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı aslında aktörleri kıskandıran bir rol kesiyor.

Yazık çok yazık!

İstanbul’a yazık!

Ana muhalefet partisine yazık!

Kanal İstanbul Projesi yapılması gereken bir projedir.

Ancak;

1-Ülkemizi ekonomik olarak sıkıntıya sokmadan, yük olmadan yapılmak kaydı ile.

2-İnşaatı yapacak firma ya da finansman sağlayacak ülkenin siyasal ve sosyal etkileri de göz önünde tutularak.

3-Bölgeye yeni bir ŞEHİR inşasına gelince zinhar yanlıştır. Sadece kanal bölgesine değil, İstanbul artık bu nüfusu kaldıramadığı gibi Anadolu şehirlerinin de boşaltılması yanlıştır.

GÖÇ durdurulmalıdır.

Anadolu şehirlerimizde iş alanları açılmalıdır.

Kanal İstanbul Projesi ile ilgili olarak

Şu ana kadar verilen intiba ise finansman ve yapımın Çin tarafından karşılanacağı şeklindedir.

Şayet proje Çin işbirliği ile yapılacaksa; bağımsızlığımıza gölge düşürülmeden yapılmalıdır.

Bağımsızlıkla alakasını sorgulayabilirsiniz.

Haklısınız fakat durum hiç de öyle sanıldığı gibi değil.

Anlatalım;

Çin iş yapmak için girdiği ülkelerde finansman temini yapmakta, yapılacak işte çalışan işçilerin yüzde kırk beşini kendi ülke vatandaşlarını getirerek karşılamakta ve teknik ekibi de gene kendi vatandaşlarından seçmektedir.

Böylece çalışanın yaklaşık yarısı Çinli olmaktadır. Buna da olabilir diyebilirsiniz.

Asıl verdiği kredinin geri ödemesinde sıkıntı olduğunda, işte o zaman pandomim kopmakta ve projeye çöreklenmektedirler.

Pek çok Afrika ülkesinin milli hasılasının yüzde yetmişi bazılarında yüzde doksanı, Kırgızistan’ın milli hasılasının yüzde kırkının Çin şirketlerinde olduğundan bahsedilmektedir.

Bu duruma gelen ülkelerde bağımsızlıktan bahsedebilir miyiz?

Üçüncü köprüde yüzde elli bir hissenin ÇİN‘e geçmekte olduğu yazılıp çizilmektedir. Şayet doğru ise bu bir felakettir.

Böyle bir durumla karşılaşma ihtimali KANAL İSTANBUL projesinde kesinlikle akıldan bile geçmemelidir. Bu sebeple bu konunun BAĞIMSIZLIK meselesi olduğunu ifade ettim.

“Deve bir pula, götür oğlum götür, deve bin pula, getir oğlum getir” demiş ecdat.

Paran olduğunda yap demektir.

Canım para olması beklenmez ki diyebilirsiniz, evet tabi ki doğru FİNASMAN YÖNETİMİ işte o zaman devreye girer ve ince ince hesaplardan sonra yapılabilir neden yapılmasın.

Dünyayı yeniden keşfetmiyoruz.

Ancak SİYASETE, RANTA kurban verilmeden.

Zamanlaması çok özenle seçilerek ve Boğazlar anlaşması’nın Türkiye‘ye sağladığı avantajlardan vazgeçmeden, bütün düzenleme ve teknik altyapı son derece dikkatle hesap edilerek yapılmalıdır.

Aksi halde proje bir felakete dönüşebilir.

Sahi muhalefet neden bu gerekçeleri ileri sürmeyip de yok denge bozulurmuş, yok Trakya bölünürmüş, yok Karadeniz’in suyu şöyleymiş böyleymiş gibi gerekçeler söylerler.

Anlaşılır gibi değil.

Sonuç olarak;

Kanal İstanbul ve İpek Yolu projesi şayet ÇİN işbirliği ile yapılacaksa Çin’in yayılmacı politikaları veya hangi ülke işbirliği ile yapılırsa yapılsın siyasal, sosyal sonuçları ve finansman yükü ciddi olarak hesap edilmeli, Türkiye’ye ayak bağı olmamalıdır.

Örnek olarak proje başladığında Çinliler başta olmak üzere bölgede ARAZİ toplamaları gibi bir durumla karşılaşmamak için de gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Gerek muhalefet edenler gerekse yapılsın diyenler hamaseti bir kenara bırakıp, doğru zeminde ne yapılması gerektiği üzerinde durmalılar.

Yetkililer halkı bilgilendirmeli, halkın bilgisinin olduğu düşünülmemelidir.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da bilgi kirliliği vardır.

Bu konu çok ciddi bir konudur ve BAĞIMSIZLIK KONUSUDUR.

Vesselam.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.