Vatanımız, ülkemiz Türkiye, kültürel, siyasi, iktisadi, hukuki ve sosyal açıdan tehdit ve kısıtlamalarla karşı karşıyadır. Bir takım global egemenler tarafından, komşu olduğumuz ülkelerde ve hatta her ilişki kurduğumuz ülkede Türkiye imajı itibarsızlaştırılmak istenmektedir. İçeride, dışarıda, buna yönelik politikalar izlemektedirler.

Türkiye'nin savunması ve savunulması; iç cephede istisnasız bir 'milli ittifak' oluşturulmasıyla, mevcut gri ve karanlık politikaların asgariye indirilmesinden geçmektedir. Bunun için de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi, hangi siyasi arenada, hangi düşüncede bulunursak bulunalım "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır" ruhu ve anlayışı çerçevesinde birlik ve dirlik sağlamak için, yola çıkmak için beklememek gerekir. Ayrıca Türkiye'nin savunması; Mavi Vatan'daki, Akdeniz'deki, Ege'deki, Kıbrıs'taki, Suriye ve Irak'taki, Azerbaycan Karabağ'daki, Libya'daki, kısaca Avrasya'daki  çıkarlarımızdan ve her hatta barışa sahip çıkmaktan geçer. Balkanlar'da, Ortadoğu'da, Kafkaslar'da, Asya ve Avrupa'da, dünyanın her yerinde yaşayan "akraba topluluklarla beraber" büyük bir sinerji ortaya konulmaktan geçer.

Türkiye'nin haklı taleplerinde Devlet-Millet bütünleşmesini sağlayıcı söylem ve davranışlarla daha güzel kazanımlar elde edilebilir. Örneğin, "Terör ile müzakere değil, mücadele edilir" anlayışını özümsemek ve uygulamak gerek. Bu örneği yüzlerce konuda aynı aklı selimle sıralayabiliriz.. Milli Mücadele döneminde olduğu gibi, Türk Milleti'nin birliği, Vatanımızın bütünlüğü ve üniter yapısı için siyasi mekanizmaların tamamı, STK ve mesleki örgütler de dahil olmak üzere, sorumluluk duyan her birey, her vatandaşımız birlikte ve "tek yürek" olmak zorundadır! Sorumluları yanlışlarından dolayı uyarmak da vatandaşlık görevidir. Bu görevden geri kalmamak ve korkmamak da gerek. Bir yandan "topyekün emperyalizmle mücadele" edilirken, bir yandan da toplumda ve devlet düzeyinde "gerçekten milliyetçi" bir duruş sergilenmesi zamanı çoktan gelmiştir; zira İngilizi, Almanı böyle, Yahudisi, Fransızı, böyle, Amerikalısı, Rusu, Çinlisi hep böyle; önce kendi milli çıkarlarını düşünerek adım atmaktalar ve dünyaya bakışları bu çizgide.. İşte bizim de Türk Milleti olarak, böyle bir dünya gerçekliğiyle yol almamız gerek.

Bu ideolojik bakış yönünden 2021 yılının şu ilk aylarında, Avrasya'da Türkiye ve Türk Dünyası Kültürel Birlikteliği'nin jeopolitik ve stratejik olarak da önemli hale geldiğini kavramak durumundayız. Güncel izlediğimiz Amerika, İngiltere ve Çin gibi güçlü ülkelerin hedefleri ve adımları ortadadır. Devlet ve Millet olarak, her alanda empati yaparak hareket etmek ve geleceğimizi bir üst çizgiye taşıyacak çalışma ve gayret içinde bulunmak zorundayız. Mevcut durumumuza siyasi, sosyal ve kültürel çözüm yolu bulamayan siyasi erk ve kadroları da uyarmak, her birimizin düşüncesinde yer almalıdır.

2009'da kurulan ve 2019'da Azerbaycan Başkenti Bakü'de 10. yılını kutladığımız "Türk Keneşi" veya "Türk Konseyi" 7. Zirvesi; o zamanın Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in "2040 Yılı Vizyon" önerisiyle heyecanlanmış; Macaristan'ın gözlemci, Özbekistan'ın tam üye sıfatıyla daha da güçlenmiştir. "Türkiye-Azerbaycan ve Pakistan Güç Birliği" de Avrasya'da Türkiye'nin ne kadar önemli bir ülke ve devlet oluşunun göstergesidir. Bence bu yönlerden ümitsiz olmayalım.  

Yeter ki; Avrasya'daki çok kutuplu aktörlerin hakimiyet mücadelesi ile karşı karşıya olan bir ülke olarak, geleceğimizi garanti altına alacak ve gelecek kuşaklara "istikrarlı ve gerçekten tam bağımsız bir devlet" bırakmak için, topyekun, herhangi bir siyasi ayırım yapmadan, kendimizle yüzleşerek, salim bir akılla, kimsenin etkisi altında kalmadan hareket etmeyi becerebilelim.  Vatanımızı ve milletimizi, her türlü baskı ve özellikle bu baskıyı sosyo-psikolojik yöntemlerle topluma uygulayan, kirlenmiş sosyal medyadan koruyalım. Milli vicdanımızla, kendi öz benliğimiz ve hür irademizle hareket edelim.

2019 yılında Astana şehrinde Nursultan Nazarbayev'in "Büyük Avrasya" idealinde Avrasya Ekonomik Birliği, Avrupa Birliği, Şangay ve "Bir Yol Bir Kuşak İşbirliği Projesi"; Avrupa Birliği ile Avrasya Ekonomik Birlik arasında kalıcı ve istikrarlı bir diyalog kurulamamasından dolayı gerçekleşememiştir. Avrasya Türkiye'si, Avrupa Standartları ve Orta Asya bakış açısı arasında, teraziyi dengede tutabilmek için çaba sarf eden, denge politikası takip eden bir ülke konumundadır. Bu bakımdan her alanda somut adımlar atan, milli kalkınmaya, üretime-refaha kazanım sağlayan, öz hak ve çıkarlarını uluslararasında koruyabilen, bilgi ve beceri birikimini doğru politikalarla dinamizme ve sinerjiye dönüştürebilen, kendi milli yüksek teknolojisini bizzat kendi üreten bir ülke olmak zorundadır. Onun için de tecrübeli bilim ve siyaset uzmanlarına, kadrolarına daha çok ihtiyaç olduğu gün gibi aşikardır.

Türkiye'mizin her alanda ileriye gitmesi, makam ve mevki düşkünü bedbahtlarla değil; doğru düşünen, kişisel çıkar odaklı çalışmayan, daha samimi ve daha mütevazi, kafası-aklı proje dolu vatanseverlerle, devletimizin ve milletimizin çıkar ve menfaatini kendi çıkarından önde tutan çalışkanlarla, cesur ve dürüst karakterli insanlarla, bir de azim ve cesaretle ancak gerçekleşebilir.

Kültürel birlikteliklerin ticari ve ekonomik işbirlikleriyle taçlandırılması, Avrasya'da ilk önce Türkiye'mizin sorunlarına çözümler üretilmesiyle sağlanır. Deniz ülkesi olan Türkiye'mizin çevresindeki denizleri ve deniz ticaretini mükemmel olarak kullanan bir ülke yapmalıyız. İstihdam ve iş çeşitliliği için canla başla "eğitim" çalışmalarına başlamalıyız. Akarsularımızda yüzen gemiler görmeliyiz! Demiryolları ağlarını sanayi üretim merkezlerine yaklaştırmalı, üretime katkıda bulunan iş insanlarımızın Avrasya'daki işlerinin kolaylaştırılmasına çalışmalıyız. Ve çok önemlidir ki; kendi ülkesinin sorunlarına çözüm üretemeyenlerin, bir takım hayali algı ve düşünceler üreterek milletimizi aldatmasına da izin vermemeliyiz.

"Biz, Biz olalım"

Emeği kutsal bilip, ilim, irfan, marifet sahibi bir toplum yaratalım. Her şeyi soralım, öğrenelim, sorgulayalım. Bilmediğimizin düşmanı olmayalım. Ufku geniş olalım ama mutlaka sorgulayıcı ve adaletten yana olalım.. Artık zorunlu ve hayati önem taşıyan bir Kalkınma Hareketini, hangi düzeyde olursak olalım, kendimizi merkeze koyarak başlatalım. 

Yeniden doğalım ve Dolunay Olalım!

Avrasya'nın Lideri ve Dünya'nın Sönmeyen Yıldızı "TURAL" olalım..

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.