150

Ortadoğu’da terör örgütleri üzerinden adeta at oynatan ABD ve İngiltere gibi Batılı güçler, bölgedeki 30 milyonluk Kürt nüfusunun, "kendilerine bağımlı" bir potansiyel güç olarak birleştirilmesinde çok fazla yararlar görüyorlar.

Siyonistlerin BOP projesini de öne sürerek, bölgesel kaynaklara hâkimiyet yönünden, bir ballı kaymak gibi de algıladıkları belli oluyor. İlgili ülkeleri böl, parça parça Kürt devletleri kur, sonra onları birleştir ve her aşamasında al kucağına.. İstediğin gibi yönet, kullan ve sömür..

Bahsettiğim egemen güçlerin, tüm dünyaya hâkimiyetleri konusunda en büyük engellerden birisi de “Milli düşünen ve davranan” milletler ve devletlerdir.

Bölgemizdeki Kürt potansiyeli, Lozan Antlaşması'yla Türkiye, İran, Irak ve Suriye'de olmak üzere yerleşik ama dağınık kalmışlar. Ülkemizin 1924 Anayasası da devletimizin ve milletimizin “milli” olmak anlamında temel betonunu atmıştır.

Cumhuriyet kurulduğundan beri özellikle İngiltere, birçok defa kürt isyanlarıyla Anadolu’da nifak yaratmak ve kardeşi kardeşe kırdırarak bölgede “kukla bir Kürt devleti” kurmak amacıyla çok uğraşmıştır. Bunun en son örneğini de kanlı PKK örgütü ve sonuçlarında görüyoruz. Aynı yapılanma Suriye’de PYD ve İran’da PEJAK isimleriyle de servis edilmiştir.

Bir şeylerin zamanı geldi demek ki;

Aslında iyi yetiştirilmiş bir servis elemanı olduğu da bilinen Eş Şara ile yeniden devlet yapılanmasına giren Suriye’de, PYD’nin bölgede bir federatif hak elde etmesi, ya da Suriye’nin parçalanarak topraklarında müstakil bir Kürt bölgesi / devamında devleti oluşturulması gündemde.. Gelişmeler tam da Winston Churchill’in “masa üzerinde cetvelle harita” tekniğine kadar başarıyla getirilmiştir.

Dün Irak’ta Barzani eliyle, bugün de yine Eş Şara eliyle neler yapıldı ve yapılıyor ise, Türkiye’nin kaderine de o çıpanın atıldığını artık çocuklar bile anladılar.. Devlet Bahçeli’nin, “dün ortaya attığı ipe bugün un sermesi” gibi ani çıkışıyla başlatılan bir sürece sokulduk.

Bana göre de hedef, o yukarıda bahsettiğim “Milli Devlet” bütünlüğümüzü koruyan 1924 Anayasası’nın delinmesidir. Gelecekte (masum Kürt vatandaşlarımız istemeseler dahi) planlanan 30 milyon Kürt’ün bir devlet entegrasyonu haline getirilmesidir.

Bu projeyi böyle kımıl kımıl ve kendi hesaplarına başarılı bir şekilde getirmelerinde en önemli ünitenin, İngiliz MI6 servisi olduğunu, zamanlama, teknik ve sonuçlarından anlıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti iki şeye zorlanıyor;

Ya Türklerle Kürtlerin müşterek bir “Türkiyeli” vatandaşı statüsünde, ikili “Federatif Devlet” haline gelmesi;

Ya da gelecek yakın zamanda doğrudan bölünerek, “iki ayrı devlet” olarak parçalanması..

Peki, bu projede herhangi bir standart sapma yok mudur? Biraz da buna dair aktörlere ve etkenlere bakalım.

Devlet Bahçeli ve APO tarafından düğmeye basmanın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın inisiyatifi dışında olduğu kanaatindeyim. Bahçeli’nin ilk çıkışında Erdoğan’ın sessiz kaldığı ve sadece izlediği dikkat çekiciydi. Ancak şu son günlerdeki gündeme ilettiklerinden anlıyoruz ki, Misak-ı Milli sınırlarımızın kurulması ve eğer bir federasyon olacak ise, bunun sadece Türk ve Kürt değil; “Türk, Kürt ve Arap” kökenli bir yapıya dayandırılması noktasına konuyu sürüklemeye çalışıyor. Yani Irak ve Suriye bölgeleri (Kürtleri de içine alacak şekilde) dahil, Misakı Milli sınırlarının uygulanması ve böyle üçlü bir devlet yapılanması gibi.

Ayrıca bu açılım vesilesiyle kol kola girilen DEM ile işbirliklerinin, gelecek dönem için tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesine speküle edildiğini de herkes anlıyor. Ancak ben bu projenin gelişim sürecinde Erdoğan’ın görevinin başında kalacağına çok da inanamıyorum. Zira tepeden tırnağa ağır bir metal yorgunluğu içindeler ve bundan sıyrılamıyorlar. Erdoğan ve AKP üzerindeki bu yorgunluk ve yolsuzluk yıpranmışlığı, malum oyun kurucular tarafından da mutlaka izleniyordur.

Bugün CHP’li belediyelere uygulanan yolsuzluk operasyonları, yarın bir şekilde AKP’li belediyelere de yöneltilirse, ülkede tarihi bir zelzele yaşanır ki, Erdoğan böyle bir riski göze alamaz. Bunu siyaseti şekillendiren servisler de çok iyi biliyorlardır sanıyorum.

Ana muhalefette CHP var. Onun da bu projeye açıkça karşı durmadığını, her ne kadar Cumhuriyet ve 1924 Anayasa’nın bütünlüğünü savunsa da, işin ana teması olan “Kürt Açılımı” na sıcak durduğunu “biz daha iyi açılım yaparız” anlamına gelecek işveler savurduğunu da görüyoruz. Özgür Özel ve ekibi, bu çelişkili siyasetinden nasıl sıyrılır ve kesin tavır alır mı, bunu da hiç zannetmiyorum..

Aklımda iz bıraktığı için bir kez daha yazayım; hedefi doğrudan “Anayasa oylamasındaki meclis dengeleri” olan ve CHP ile ilgisi olmayan 39 milletvekilinin Meclise sokulması kamburu hep sırtlarında olacaktır. Keza Kılıçdaroğlu’nun bu operasyonu karşısında parti tabanının, ortalığı yıkması gerekirken, neticesinde o 39 kişiye rıza göstermesi; bugün CHP’nin, lideri ve örgütüyle sadece toplumu oyalayacağı ve suyun dümenine uyacağı kanaatini de uyandırmaktadır.

Son olarak, CHP dışındaki diğer muhalif partilere baktığımızda;

Şubat 2025 ayı itibariyle ülkemizde 167 parti mevcut. Bunların içinde CHP’den sonra muhalefet partisi olarak öne çıkanları, konuya açıkça tavrını koyanları, sadece sömürge ülkelerine yakıştırılan “iklim yasası” ve yine son “zeytinlikler yasası” oylamasında tavır alanlardan anlamak mümkün..

Diğer yönden mecliste vekili olsun olmasın her birinin lideri, “liderlik tahtından feragat etmez” havasındalar.

Önce Vatan” deyip bu kişisel ünvan ve koltuklardan feragat çizgisine gelmezlerse, müşterek bir lider belirleyip / ya da eş başkan falan gibi bir sistem oluşturup, bir çatı altında toplanmazlarsa; Kusura bakmasınlar ama “yerimiz ve milli duruşumuz belli olsun” fantezisi içinde, tribünlerden slogan atıp, bağırıp çağırıp avunurlar ve seyrederler o kadar..

Ülkemiz ve Milletimizin bir milli atılım ve çıkışa; emperyalizmin bu dayatmalarına “iktidar ve muhalefet demeden” topluca, birlikte tavır almaya ihtiyacı var.

Bakın, “Köprüden önceki son çıkış” yazıyor tabelada..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Hüseyin Koç 5 ay önce

Gönlüne kalemine sağlık. Türk milleti uyur gezerliği bırakıp uyanmalı,

Avatar
ALİ KAYBAL 5 ay önce

Millet tabela okumuyor ki

Avatar
Celal Öcal 5 ay önce

Muhtemel buyuk tehlikeye dikkat cekmissiniz Husamettin bey tebrik ederim.

Avatar
Bekir Yıldırım 5 ay önce

Bu ülke hepimizin Kürt de bizim, Türk'te bizim. Göz göre göre ayrışmaya yol açan curuhlar var oldukça gerçekten işimiz çok zor. Bununda tek sebebi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türküm diye geçinenler...

Avatar
Mikail Kars 5 ay önce

Yüreğinize belleğinize sağlık.

150