Sadi Şirazi hazretlerinin bir sözü var ;

Ne kadar okursan oku, bilgine yakışır şekilde davranmazsan cahilsin demektir

Olaylara bakış açısı olmalı bu söz.

Herkes aklını başına toplamalı. Titreyip kendine dönmeli.

..

Rahmetli Osman Bölükbaşı ve İnönü bir uçakta seyahat etmektedirler.

Bu sırada İnönü’nün torunu dedesinin yanına gelerek ;

-Dede bozuk para ver de gökten atayım. Bulan çocuklar sevinsin, der.

Bölükbaşı bu durumu görünce İnönü’nün torununa dönerek ;

-Evladım bozuk parayı atarsan bulan kişi sevinir. Dedeni at da bütün Türkiye sevinsin..

İnsanların sevinmeye çok çok ihtiyacının olduğu bir dönemden geçiyoruz.

Kendi gözündeki merceği görmeyip de, başkasının gözündeki merteği görecek cinsten haberler ortalığa düşüyor.

..

Bilge liderimizin tersinden okuma özelliği evvelden beri mevcuttur.

Buna bakış açısı diyoruz.

Bir masada toplanan 6 kişiye baktığı zaman onu 9 Işık olarak görebiliyoruz.

Onu dahiyane bir buluş gibi sunmak ayrı bir özellik.

Muhalefetin Tarkan’ın “Geççek" şarkısını felaket tellallığı olarak yorumlarken, kendi açısından da güzel duygularla yorumluyor. Bu da bir feraset olabilir.

Yine Bilge liderimiz İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı için;

"Görevinden bir an önce affını talep etmelidir " dileğinde bulunuyor.

Hal böyle olunca kendi açısından "İyi gördüğü" memleket meselelerine yine kendi bakış açısıyla ters bir açıdan bakış yapalım.

Emeklinin bayram ikramiyesi 1500 liraya çıkarılsın önergesine red,

Asgari ücretteki vergi kesintileri tamamen kaldırılsın önergesine red,

Öğretmen, polis, hemşireye 3600 ek gösterge verilsin önergesine red,

Emekliler arasındaki adaletsizlik intibakla giderilsin önergesine red

Doğalgaz ve elektrikte kdv % 18’den %1’e indirilsine red,

Pandemi nedeniyle esnafın vergi ve sgk borcu silinsine red,

Ev kadınlarının emeklilik hakkı kazanmasına red,

Üniversiteye giden öğrencilerin KYK borcu silinsine red,

Kadına karşı işlenen şiddet suçlarında cezalar artısına red,

Covid 19 sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılmasına red,

Türk telekomun zararlarının araştırılmasına red,

Çorlu tren kazasının araştırılmasına red,

Belediyelerdeki yolsuzluk ve usulsüzlüklerin araştırılmasına red,

Emeklilikte yaşa takılanların sorunları çözülsün önergesine çekimser,

Asgari ücretten vergi alınmamasına çekimser,

Andımızın tekrar okutulmasına çekimser,

TC ibaresinin bile tekrar konulmasına çekimser kalıyor isek,

Kendimizi bir sorgulamamız gerekmiyor mu?..

Adalet nedir? - Ağaçları sulamak,

Zulüm nedir? - Dikene su vermektir.

Bu kadar hassas bir konu.

..

Her reddettiğimiz ve çekimser kaldığımız oylarda tüyü bitmedik yetimlerin hakkına girdiğimizi ve insanların zarara uğratılmasında yapılan bu adaletsizliklerde, bizim de payımızın olduğunu görmemezlikten mi geleceğiz. Eğer siz bu kararların arkasında duruyorsanız ve biz de senin arkanda duruyor isek bu kararlara ortak değil miyiz?

Zulme rıza zulümdür. Taraftar olduğumuz her konuda biz de zalimlerden olduk.

Hz. Ali ( r.a.), “Haksızlık ve zulüm karşısında eğilmeyiniz. Sadece hak ve hukukunuzu kaybetmekle kalmaz, şeref ve haysiyetinizden de olursunuz” diyerek bu acı gerçeği nazarlarımıza vermektedir. Ve Ülkücü camianın dağılmasında bu gerçeğin etken olduğunu da görmemiz gerekir.

..

Şu soruyu da kendimize soralım ;

Birilerinin şahıslara yönelik affını istemesi talebinde bulunmak yerine, Asıl affını isteyecek olan kişi kim olmalı?

En başta aziz şehitlerimizden.

Sonra da; Türk Milletinden, Türk Milliyetçilerinden, Ülkücülerden af dilesi gereken kimdir?

Bu kararları destekleyen biz Ülkücüler de günah bataklığına girmiş değil miyiz?

Bu durumda yapılan zulümlere ortak değil miyiz?..

Bu milletin hayrına olan her şeye karşı çıkarak onları reddedip bizler de günahın ortağı olmadık mı? Kendimizi biç bir boş gerekçe ile temize çıkaramayız.

Trabzon mitinginde eline mikrofon verilip, ana muhalefet liderine "hain" dedirtilen 9-10 yaşındaki çocuğun bu davranışını ve orada sergilenen sahneyi normal buluyor ve diyorsun ki;

"Bu çocuk bu duruma nasıl geldi? Ona bakmak lâzım.."

.

Millet İttifakını HDP ve pkk ile irtibatlandırıyoruz.

Öyleyse Habur'da bunları karşılanmasında, Apo'nun Diyarbakır meydanında okunan mektubunda, Megri Megri okunuşunda bizler de bu günaha ortak değil miyiz?

İhânet sürecini, hendek kazılmalarına karşı iktidarın sessizliğini, Oslo'yu, Dolmabahçe'yi, Apo'nun TRT'de okunan mektubunu, Osman Öcalan'la TRT de yapılan söyleşiyi ve daha nicelerine biz ortak değil miyiz?

Ve bütün bu gaflet veya ihanetin sebep olduğu yüzlerce vatan evladının genç yaşta toprağın kara bağrına düşüşünün vebali bizim omuzlarımızda değil mi?

Bir Ülkücü olarak Mehmet Akif Ersoy olup da yüreğinizden haykırmak geçmiyor mu sizin de!

“Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.