“Yağmurlu geçer bu yerde nisan / Her derdi gönül bırakmak ister.” demiş 17 Ağustos 1999 depreminde yitirdiğimiz Türkçenin büyük şairlerinden Mehmet Çınarlı, “Nisan Yağmuru” adlı şiirinde…

Su hayattır! Klişe belki ama doğru! Hele ki barajlardaki su seviyesi için “şu kadar günlük suyumuz kaldı” diye anonslar yapılan şu günlerde…

Birleşmiş Milletler, küresel boyutlara gelmiş bu “su sorunu” hakkında çözümün parçası olmak isteyen bireyler için üç öneri sunmuş.

Su tasarrufu yapın: Daha kısa duş alın ve dişlerinizi fırçalarken, bulaşık yıkarken ve yemek hazırlarken tükettiğiniz suya dikkat edin.

Kirletmeyi bırakın: Tuvalete veya kanalizasyona atık yağ, ilaç ve kimyasallar dökmeyin.

Yerel yiyin: Yerel, mevsimlik yiyecekler satın alın ve daha az suyla yapılmış ürünler arayın.

BUSKİ (Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi) Genel Müdürlüğü de son dönemde önemli hale gelmiş bu probleme dikkat çekmek için şehrin dört bir yanını pankart ve reklam panoları ile süsledi biliyorsunuz. Slogan da gayet yaratıcı:

TASArruf ETmelisin!”

Öncelikle şunu ifade etmemiz gerek. Su başta olmak üzere doğal kaynakların tümünü kullanırken hem tasarruf hem tasa etmeliyiz. Bunun için söz konusu kaynağın tükenme noktasına gelmesini beklemeye gerek yok. Bütün dünya bunda hemfikir zaten.

Biz vatandaş olarak suyumuzu her zaman tasa ve tasarruf edelim etmesine de su kaynaklarını korumak ve geliştirmekle yükümlü olan yetkililerin de sloganla uyarıdan başka bir şeyler yapmaları da gerek galiba… Ne dersiniz?

1640 yılının bir nisan günü ziyaret ettiği Bursa'yı “Velhasıl Bursa sudan ibarettir.” diye anlatan Evliya Çelebi bugün aynı ziyareti yapsa ve “Velhasıl Bursa betondan ibarettir.” dese yüzü kızarması gerekenlerin listesi epey kabarık. En çok da “muhafazakârlık” iddiasında olanlar… Muhafaza yok ama kâr gani!

Küresel ısınma ve mevsimsel kuraklık, sığınılabilecek bahaneler olabilir ama beri yandan da siyaset ve kamu yönetiminin “yan gelip yatma değil, çözüm üretme makamı” olduğu da su götürmez bir gerçek.

Sırtını Uludağ gibi büyük ve tabii bir su kaynağına yaslamış bir şehrin “yeşil” sıfatını kaybetmesi ayrı acı, geçmişte sayılarının 600’ü bulduğu söylenen, işlevlerinin yanı sıra şehrin estetik mobilyaları da olan aktif sokak çeşmelerinden çok azının bugüne ulaşması ayrı acı…

Ama esas acı olan su kaynaklarının “ticarî meta” haline dönüştürülmesidir. Bunu da not etmeden geçmeyelim.

Ayrıca unutmayalım ki; “bir toplum, yaşlı insanların gölgesinde asla oturmayacaklarını bildikleri ağaçları dikmeye başladığında gelişir.” Bu toplum, bu bilince nasıl ulaşır bilmiyorum ama…

Rahmetli şair Mehmet Çınarlı’nın “Nisan Yağmuru” başlıklı şiirinin ilk dizesi, yalnız Bursa için değil tüm ülkemiz için “Yağmurlu geçsin her yerde nisan! yakarışına dönüşecek bu nisan galiba. Umarım uzun sürmez.

Toprağın cana değil, sadece suya doyduğu yeterlilikte yağış olmadığı takdirde şiirin devamında “her derdi bırakmak isteyen gönül”, bırakamadığı dertlerine bir de susuzlukla ortaya çıkan problemleri ekleyecek!

Çocukluğumdan bir reklam geldi aklıma:

“Yöneticimiz uyuyor mu?”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Aytaç Yıldız Bozkurt 13 ay önce

Teşekkürler yerinde uyarı ve hatırlatma için. Su çok önemli. Geçmişte yaşadık. Yöneticilerimiz hep uykudaysa biz uyanık olmalıyız. Çünkü onlar susuz kalmaz.

Misafir Avatar
Alper Şirvan 13 ay önce @Aytaç Yıldız Bozkurt

Kesinlikle hocam.

Beğenmedim! (0)