Üslup-ifade- biçem-tarz.

Yapılan her işte, kişinin bakış ve seviyesinin yansıdığı farklılık, çeşitli sözcüklerle isimlendirilmiş. Her ne iş yapıyorsak, özelikle sanatsal çalışmalarda seviyemize, kendimize göre olan açığa çıkar. Üslup kaygısı, üslubun akışını egeller. Bazen, bu çalışma mı, şu çalışma mı beni daha iyi yansıtıyor sorularında tıkanabiliyoruz. Burada her ne yapıyorsak, rahat hissetiğimizde oluşacağına inanmalıyız. Üstelik çeşitlilik, yani yolda deneme hali bizim ifadedeki yolumuzu aydınlatır. Gerçekte ise kişinin aldığı haz oranında üslub ortaya çıkar. Yiğidin yoğurt yemesi onun kendine has oluşu ile özneldir.

Üslup ortaya çıkınca, çalışmalarında da ressamın imzasını taşır, hem de doğal olarak enerji akışkanlığını somutlaştırır. Aynı resmi aynı şekilde yapmak, çoğaltma, kopyalama çalışmasıdır. “Neyi yapayım, hangi şekli çizeyim” soruları çoğaltmanın ilk basamaklarıdır. Bildiğimizi, bilinen şekilde yapmak, otomatik yapmak sanatla ilişkilendirilemez. Düşünce ile resim de ressam da akamaz. Bir hedef belirlediğimizde, rastlaşmalara açık olmak, kendimizi rengin veya çizginin akışına bırakmak işe yarayabilir. “Nasıl bir teknik, yöntem kullanayım”, “nasıl daha çok kendiliğinden akarım” soruları ise olması gerekenin doağallığına ulaştırır. Sanatsal üretim bir kaygı içerir. Hafif bir kaygı ile sonucu tahmin etme hazzı ya da yolda iken keşif edilen bir güzellik, hakiki güzelliği ulaştırır.

Elma çizmek için biraz elma olmalıyız. Dokunmalı, koklamalı, tatmalı ve enerjisini fark etmeliyiz. Örneğin; bir zamanlar elma olabileceğimizi düşünmek ve onu yiyerek de elmanın “biz” olacağını hissetmek, bir yol açabilir. Elma resminin, yapanla özdeşleşme hali kişinin uslubumuzda ortaya çıkar. Üslup, kişinin kendi özüne ve evrensel öze yaklaştıkça sade ve net görünür. O zaman yapılan elma hem bizim hem de sizin olur! Bizim olma kısmı uslupla adlandırılırken, sizin olma kısmında elma hissinin tüm hücrelerinizle hissedilmesi, “bütünsellik” diyebiliriz. İş o zaman profesyonel görünür.

Sadece karalamayla bile üslup farkı, fark edilir. Kaç kişi varsa o kadar karalama çeşidi oluşur. Kişilerin akışkanlığı çoğaldıkça, kullanılan malzeme değişse de yapanın imzasını (üslup) taşır. Aklı, duyguyu uzaklaştırabildiğimizde çalışma resmin kendi diline imkan verir. Yapan kişinin eli sihirli ele aracı oluverir. Dikkat ederseniz üslup, kişisel rengimizin saflaşması ile çalışmaya o işe ışığının aktarılmasıdır. Retrospektif sergilere dikkat ederseniz, ilk yıllarda yapılan bazı özellikler son yapılan resimlerde de fark edilir.

Resimle içsel gelişim, kişiliğimizi ortaya çıkarırken, üslubumuz da doğal olarak açığa çıkarır. Kendimize güvenmek, onay beklememek, kaygı duymadan akmak, hem resim hem yaşam için değerlidir. Üslup kaygısı duymadan, elimize ve elimizin bir üst ellerle çalışmasına izin verelim!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.