Ümmet, Hak dine iman eden, insanları hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden iman ehline denilmektedir ki insanları ümmet yapan tek değer iman sahibi olabilmek için Peygamberimiz Hz. Muhammed efendimize gönül bağlılığıdır. Peygamberimizle gönül bağı olmayanın O’na ümmet olması mümkün değildir. Bu kişi istediği kadar kendince belirlediği şekliyle kalıplar içerisine sıkıştırdığı inanç doğrultusunda bulunuyor olsa da Ümmet olmak suret değil gönülle alakalı bir değerdir. Cenab-ı Allah Ali İmran suresi 110. Ayeti kerimesinde,

Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir

buyurarak Ümmet olmanın, iyilik üzerine yaşarken iyiliğe davet eden, kötülükten uzak dururken kötülükten uzak durmaya davet eden, Allah’a iman ederken imana davet edenler olduğunu beyan etmektedir. Cenab-ı Resulullah efendimiz,

Size bakanlar Müslüman olmak istemiyorsa siz henüz iman etmemişsinizdir

buyurarak bizlere Cenab-ı Allah’ın tanımladığı Ümmet olmanın yolunu göstermektedir. Ümmetin ne olduğunu anlayabilmek için öncelikle, ayette bahsi geçen tanımlamaları anlamak gerekiyor. İyilik, kötülük ve iman kavramlarının tanımlamalarına kendimize görelerden geçip Hakk’a göre bakmalıyız. Zaten İman ehli kulluk alanında bütün mesele budur! Kendimize göreler şirkinden arınıp Hakk’a göre tevhidine dahil olmadıkça tevhit eri kul olunamaz. Araf suresi 181. Ayeti kerimede,

Yarattıklarımızdan, hakka sarılarak doğru yolu gösteren ve hak ile adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır

denilerek bu gerçek vurgulanır. Hakk’a sarılarak hak ile adaleti gerçekleştirmek, iyiliğe, kötülüğe ve imana kendimize göre tanımlamalar yükleyip kendi halimizi olması gereken doğru zannıyla yaşamaktan geçip, gerçek ve tek doğru olan Allah’a göre anlamlarını yaşamaktır. İyilik, kişinin Peygamber efendimizin yaşadığı gibi Rahmaniyet üzerine yani, sevgi, saygı, sabır, dürüstlük, yardım severlik gibi kutsî vasıflar üzerine yaşamasıdır. Kendisine iyilik yapamayan birisinin iyilikmiş görüntüsü veren fiilleri aslında yine kendisine kötülüktür. Ben çok iyi bir insanım demek ama iyiliğin içini rahmaniyetle doldurmamak boş sözden ibarettir. Nerede senin affediciliğin, merhametin, cömertliğin denilirse gösterecek bir şeyi olmayanın iyiliği nefs-i emmaresine hizmetten ibarettir. İyilik, bilginin söze değil fiile dönüşmesiyle gerçekleşir. Kişinin kendisini, kötülük olan ve zulmaniyet ismiyle zikredilen Rahmaniyetin zıttı kibir, gurur, haset, öfke, kin, nefret gibi vasıflardan arındırmasından daha büyük iyilik olamaz. Zaten kötülük üzerine yaşayan bir bireyin gerçek anlamıyla iyilik yapması mümkün değildir. İşte iman, öncelikle kötülükten uzak durup önce kendimize sonra da etrafımıza iyilik yapma temeline inşa edilen kutsal binadır. İmanın kutsal binası kişinin bedeni, binanın temeli iyilik, içi tevhitle dolu gönüldür. İç aleminde yalan dolan, hile, haset, kıskançlık, göz koyma gibi nefsi emmare boyutunda tutan zulmanî sıfatlar bulunan kişinin ümmetliği peygambere değil kendi nefsinedir çünkü Peygambere benzemeyenin O’na ümmet olması asla gerçekleşmeyecek iddiadır. Peygamberi baş gözüyle görmüş ama ona biat etmeyip küfrünü yaşayarak ölmüş olanın, sırf onu baş gözüyle görmüş olmasıyla ashap olamayacağı gibi O’nun yaptıklarını O’na benzemeden kendi kötülüğümüzü yani küfrümüzü yaşarken şeklen yerine getirmek de bizi Ümmet yapamaz.

Doktor olmayan birisinin doktor gibi giyinip elinde stetoskopla dolaşarak muayene ediyormuş gibi yapması nasıl ki onu doktor yapmıyorsa, doktor olmak için hak etmek gerekiyorsa aynısı Peygambere Ümmet olmak için de geçerlidir.

Camiye gidiyorsun, namaz kılıyorsun, oruç tutuyorsun, Mekke’de Kâbe’yi tavaf ediyorsun lakin senin için Cami, el yapımı taştan bir bina, namaz şekilden ibaret, oruç aç kalmak, tavaf turistlik gezi ve dönmekten ibaretken bir de kalbinde Allah ve Resulü ve Ehlibeytinin sevgisi, saygısı, önceliği, iyilik, ahlak olması yerine kötülük olan bencillik ve ego hâkim! İşte bu hal Ümmetlik değil Peygambere küfürdür, Allah’ı kandırmaya çalışmaktır. Peygambere ümmet olmak için cami evrenin kendisi, namaz Allah’ın huzurunda olmak, oruç kötülükten arınma sonucu iyiliğe ulaşmak, tavafın ise ahlak ve Rahmaniyet ile tevhidi yaşamak olması gerekir.

Cenab-ı Allah, kendisinden başka ilah olmadığını beyan ederken, bizlerin kendimizi ilah olarak görmemiz bizi ümmet değil münafık yapar. Bizler kendimizi, tâbilik anlamında değil de gayrılık anlamında müstakil görüp, egomuza bağlı bakışımızla egoist olarak yaşarken, her yerde ve her şeyde kendimize öncelik verip kendimizi yücelterek, her yaptığımızı kendi menfaatlerimiz için yaparken kendimizden başka hiçbir şeye değer vermeyerek ve her şey istediğimiz gibi olurken tüm güzelliklerde kendimizi görüp kendimizi tenzih ederek kendimizi ilahlaştırmış oluruz. İşte bu hal en büyük kötülük olup iyilik, her durumda önceliğin Allah olmasıyla Allah’ı zikredip yüceltmek sonucu kendimizde Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmektir ve bu Allah’a göre imandır, Peygambere göre O’na Ümmet olmaktır. Önemli olan bizim kendimize, kendimizce kul ve ümmet dememiz değil Allah’ın bize "Kulum",  Peygamberimizin “Ümmetim” demesidir. Cenab-ı Allah, Zariyat suresi 56. Ayeti kerimede,

Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım

buyurmaktadır. İşte, Ümmet olmak ancak Allah’a kul olup Allah’ın kulu olarak yaşamaktır. Peygamber efendimiz bizleri sadece Allah’a kul olup Allah’a kul olarak yaşamaya davet etmiş ve Kendisi de tebliğ ettiği gibi yaşamıştır. Bu sebeple Allah’a kul olmadan Peygambere Ümmet olmak, Allah’ın gerçekliğinde söz konusu bile değildir. Kendi zannımızca var ettiğimiz kendimize göre bir Allah’a yine kendimize göre tanımladığımız kulluğun yaşanılışı kendimize göre zannettiğimiz peygambere Ümmet olur ki yazık bize! Kulluk, kendimizde ve tüm âlemde Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet ederek bu şehadet üzerine her yerde Allah’ı seyir ve muhabbettir. İyilik, gördüğümüzün Allah’ın ilahlığı, kötülük, gördüğümüzün kendi ilahlığımız olması olup iman, Allah’ın ilahlığında Allah’a muhataplıktır.

Ümmet olmak, peygamberimizin gördüğünü görmek, işittiğini işitmek, zikrettiğini zikretmek, sevdiğini sevmek, bildiğini bilmek, yüceltip Hamd ettiğini Hamd etmektir. Ümmet olmak, şehadete erip şehadet üzerine Allah’a kulluğumuzu sunabilmektir.

ozkan.gunal@emekyayinevi.com

http://www.emekyayinevi.com

Youtube: Özkan Günal

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.