Mevcut genel başkanlar, koltuğu bırakmayınca kopmalar oluyor

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Erdoğan'ın yürüyüş görüntüleriyle akıllara geldi. Türkiye'deki siyasi parti liderleri hayatta iken yaşadıkları sağlık sorunlarına rağmen yerlerine yeni isimleri niye yetiştirmiyor veya birilerini neden işaret etmiyor?

Mevcut genel başkanlar, yol arkadaşlarından birilerine koltuğu bırakma sinyali vermeyince kopmalar oluyor / Fotoğraf: Independent Türkçe

1980 darbesinden sonra kurulan partilerin hiçbirinde genel başkanlar kendi yerine lider yetiştirmedi.

Ne Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal ne Doğruyol Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel ne de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, "benden sonra partinin başına falan kişi geçecek" diye bir işaret verdi. 

Gelinen noktada ülkedeki mevcut siyasi partilerde bu tutum devam ediyor.

Mevcut genel başkanlar, yol arkadaşlarından birilerine koltuğu bırakma sinyali vermeyince kopmalar oluyor. 

Genel başkan olma potansiyeli olan kişiler, kuruluşunda yer aldıkları siyasi oluşumdan ayırılarak kendi partilerini kurarak yoluna devam ediyor. 

Bu duruma ilişkin örnek birçok partide yaşandı. Yakın dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi'nden (AK Parti) kopanlar kendi partilerini kurdu. 

Hem Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu hem de Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, bunun en bariz örneği. 

Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve İYİ Parti'de de benzer durumlar yaşandı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yürüme problemi yaşadığına ilişkin görüntülerin paylaşılması, akıllara bazı soru işaretleri getirdi. 

Erdoğan'ın Cumhur İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı olduğu başından beri biliniyor.

Bu, hem AK Parti'liler hem de ittifakın diğer bileşenleri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici tarafından defalarca dile getirildi. 

Peki, neden siyasi parti liderleri, kendi yerine geçebilecek bir genel başkan yetiştirmiyor? 

Sağlık problemleri nedeniyle işlerini yapamaz duruma gelmeleri durumunda kim onların yerine partiyi yönetecek? 

Devleti yöneten kişinin olası bir sıkıntıyla karşılaşması halinde yerine bakacak kişi neden işaret edilmiyor? 

Türkiye'deki siyasi parti liderleri, hayatta iken sağlık problemi ihtimali halinde yerlerine yeni isimleri niye yetiştirmiyor veya birilerini işaret etmiyor?

Sadece AK Parti değil, benzer sorunla Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de karşı karşıya.

Independent Türkçe'ye konuşan uzamanlar, meseleyi kurumsallaşamamaya bağladı.

"Lider istemezse değişim gerçekleşmiyor"

Siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, siyasi partilerin kurumsallaşma düzeyinin çok düşük olduğu görüşünde.

Tanju Tosun

Tanju Tosun / Fotoğraf: Twitter

Parti içindeki oligarşinin "tunç kanununun" çok güçlü liderli partilerin kurumlaşmasına engel olduğunu kaydeden Tosun, "Lider değişimi parti örgütünün aşağıdan yukarıya doğru demokratik süreçleri işlese dahi, yani kurultaylar ve kongreler olsa da lider istemediği takdirde sağlık problemi dışında değişimin gerçekleşmesi mümkün olmuyor" dedi.

Parti örneğine bakıldığında CHP'nin daha kurumsal bir yapı olduğunu, her ne kadar parti içi demokratik süreçlerin işlemesinde sıkıntılar olsa da son tahlilde iç dinamiklerle liderin değişebildiğini aktaran Tosun, "Yani sağlık problemi ve kendisinin bırakmak istememesi gibi faktörlere rağmen CHP, bu değimi yapıyor. Niye? Çünkü CHP'de kurumsallaşma düzeyi çok yüksek" diye konuştu.

"Yerel yönetimler birer onay ajanı olarak dikkate alınıyor"

Pratikte liderlerin nasıl değiştiğinin bilindiğini, "Siyasi Partiler Kanunu"nda buna yer verilmişse de gerçek işleyişin böyle olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Tosun, şöyle devam etti:

"Maalesef lider istemediği sürece değişim gerçekleşmiyor. Ya bir sağlık sorunu olacak ya da kendi isteğiyle bırakacak. Mesela rahmetli Bülent Ecevit son anına kadar partinin başında kaldı. Niye? Çünkü lider ile parti özdeşleşmiş, kurumlaşma diye bir şey yok. Yani demokratik süreç işlemiyor. Yerel teşkilatlar merkez yönetimi tarafından sadece ve sadece birer onay ajanı olarak dikkate alınıyor. Dolayısıyla değişim kolay kolay gerçekleşmiyor."

"Kişiler yerine veliaht yetiştirmemeli"

Eski Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Zeki Sezer ise kişilerin yerine adam yetiştirilmesinin yerine sistemin yeni siyasetçileri yetiştirmesi gerektiğine değindi.

Zeki Sezer

Zeki Sezer / Fotoğraf: Twitter

Kişilerin yetiştirmesi durumunda yerine veliaht hazırlama gibi olacağına vurgu yapan Sezer, "Bu nedenle liderin yerine adam yetiştirme söylemini doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum" ifadelerini kullandı

Türkiye'de sistemin uzun bir süre böyle işlediğini ve siyaset kirlendiği için nitelikli insanların siyaseti pek tercih etmediğini ifade eden Sezer, "Şu anda siyaset yapan insanları tenzih ederek söylüyorum tabii ama siyasetin adı kirli olduğu için inşalar girmek istemiyor" şeklinde konuştu.

"Sağlık sorunu olan kişi durumu gözden geçirmeli"

Siyasi partiler demokrasiye uygun bir şekilde dizayn edilemediği için kişilere bağlı yapılar oluştuğunu kaydeden Sezer, kişilere bağlı yapıların bunu sonuna götürme eğilimde olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kişiye bağlı yapılarda lider farklı düşünse de insanlar lideri kolay kolay bırakmak istemiyor. Ama sadece yaşa da bakmamak lazım. Sağlık ayrı bir şey. Allah tüm insanlara sağlık versin. Doğrusu sağlık üzerinden konuşmak istemiyorum. İnsanın yaşı biraz ileri olur ama öte taraftan deneyimli olduğu için yararlı olabiliyor. Örneğin gençler de tecrübesiz olabilir. Meseleyi yaşa göre değerlendirmemek ve yaş ile sınırlamamak gerekir. Ama sağlık sorunu olanın kişinin de durumunu gözden geçirmesi gerekir diye düşünüyorum."

"Zamanın kendine göre ruhu vardır"

Genar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Aktaş da konunun daha önce de tartışıldığını ancak bugüne kadar hiçbir siyasi parti liderinin koltuğunun boş kalmadığını söyledi.

Eski Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan'dan örnek veren Aktaş, "Erbakan lider iken acaba bunun gibi lider bulunabilir mi denilirdi. Elbette ki Erbakan'ı yetiştiren şartlar ve mücadele ettiği Türkiye farklıydı ama Erdoğan geldiği zaman aynı soru bu sefer onun için soruluyor" dedi.

İhsan Aktaş

İhsan Aktaş / Fotoğraf: Twitter

Zamanın kendine göre ruhu ve o ruha göre de liderleri olduğunu ifade eden Aktaş, "Bazıları karizmatik kimleri de kolektif lider olur ama nihayetinde bir ülkenin kendi yetişmiş insanı varsa siyaseti devam ettirecek insanları olur. Bu sivil toplum kuruluşlarında da böyledir" değerlendirmesinde bulundu.

Lider veya bir siyasi partiyi idare etmenin çok küçük yaşlarda da olamayacağını dikkati çeken Aktaş, "Kodlarımız hep Avrupa kodları olduğu için siyaseti de İskandinav ülkeleri, İngiltere veya Almanya kodlarıyla değiştiriyoruz ancak bu devletler aşırı kurumsal devletler. Bizde ise bir siyasi fikri yaymak ya da örgüte hakim olup ayakta tutmak için 35-40 yaş bize uygun değil" ifadelerine kullandı.

"Türkiye'yi ancak karizmatik liderler yönetebiliyor"

"Mesela CHP, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'na bir Mustafa Kemal Atatürk doğdu gözüyle bakıyor ama bu taraftan baktığımızda kenti nasıl yönettiği bir 10 yıl alır" örneğini gösteren Aktaş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye'de bir siyasi partiyi idare etmek, çekip çevirmek çok yönlü özellikler isteyen bir şey. Türkiye'yi ancak yüksek düzeyde karizmatik liderler yönetebiliyor. Bir kere CHP lider Kemal Kılıçdaroğlu modellemesini ele alalım. Seçmenlerine ‘lider olarak kimi görmek istiyorsunuz' diye soruyoruz, partinin oyu yüzde 25 ama Kılıçdaroğlu'nu destekleyenlerin oranı yüzde 15. Yani kendi tabanı bile karizması olmayan bir insana güvenmiyor. Her CHP'li milimine kadar oyunu Kılıçdaroğlu'na verir, oy verme başka bir şey. Ama bakıldığında yüzde 25 tabanın yüzde 10 beğenmiyor."

abdulhakim.gunaydin@independentturkish.com 

© 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.