150

CHP 38. Olağan Kurultayı'nın iptali davası 8 Eylül'e ertelendi

CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nın iptali ve yetkili kurulların görevden uzaklaştırılması talebiyle açılan davanın duruşması, bugün Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme, davayı kurultay davasına ilişkin açılan davada verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinin beklenmesine hükmederek 8 Eylül'e erteledi. 

Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) ihraç edilen eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile delegeler Yılmaz Özkanat, Hatip Karaaslan ve Kamile Bahar Önal’ın, 4-5 Kasım 2023'teki CHP 38. Olağan Kurultayı'nın iptali ve yetkili kurulların görevden uzaklaştırılması talebiyle ayrı mahkemelerde açtığı ve Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde birleştirilen davanın duruşması bugün görüldü. 

İşte Kurultay davasındaki son gelişmeler...

Mahkeme, ceza yargılamasına konu davadaki görevsizlik kararına itirazın sonuçlanmasının beklenmesine karar vererek, duruşmayı 8 Eylül'e erteledi.

11:20 - Feri müdahillik talepleri kabul edildi

Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, müdahillik taleplerini kabul etti.

11.15 - CHP'den feri müdahilik talebi 

CHP avukatı Çağlar Çağlayan ise dosyaya celse arasında gelen feri müdahillik taleplerinin kabul edilmesini istedi.

Çağlayan, "Müdahillik talebinin yargılamayı uzatır bir yönü yoktur. Davacılar vekili divan başkanının tarafsız davranmadığı beyanında bulunmuştur ancak kurultayda divan 9 kişiden oluşur ve kararlar oy çokluğu ile alınır. Divan başkanının kurultayda görevli olmadığı, görevi seçim kurulu hakimine devrettiği ve işlemlerin seçim kurulu hakiminin yürüttüğü ana ilişkin yapılanlar, divan başkanının usulsüz seçim gerçekleştirdiği anlamına gelmez." dedi.

Mahkemenin ceza yargılamasındaki tanıkların ifade vermediğini göz önünde bulundurması gerektiğini savunan Çağlayan, ceza yargılamasının beklenmesi gerektiğini, ceza yargılamasında sanıkların beraat etmesi durumunda yargılamanın işin içinden çıkılamaz ve telafi edilemez bir yere sürükleneceğini savundu.

Adli mahkemelerin, YSK kararında ve Yargıtay içtihatlarında siyasi partilerin kongre seçimlerine inceleme yapmaya yetkili olmadığını savunan Çağlayan, beyanlarına şöyle devam etti:

"Siyasi parti kongreleri iki aşamadan oluşur. Seçime ilişkin tüm itirazlar seçim kuruluna yapılır ve seçim hakimi kesin olarak karar verir. Davada müdahale istenen husus seçim sonuçlarıdır. Adliye mahkemelerinin siyasi parti kongre seçimlerindeki işlem ve sonuçlara ilişkin inceleme yapma görevi bulunmamaktadır. Seçimini yargı denetiminde yapan siyasi parti kongre seçimleri sonuçlarına mahkeme huzurunda itiraz edilmesi, özel kanun olan Siyasi Partiler Kanunu'nun 21. maddesine açıkça aykırıdır. Bu yönüyle mahkeme görevsizlik kararı vermelidir.

Mahkemenin siyasi partilerin kimin tarafından yönetileceğine ilişkin karar verme imkanı bulunmamaktadır. Hakim denetiminde yapılan parti kongrelerinde itiraz süresi kısa tutulmuş ve sonucun bir an önce açıklanması istenmiştir. Seçilmişlerin sürekli mahkeme tehdidi altında görevini yaparken baskı altında kalmalarına neden olur. Mutlak butlan talebi ileri sürülmesi dürüstlük kurallara uygun hareket etmeyi gerektirmektedir. 38. Olağan Kurultayda bir sonuç ortaya çıkmış ve parti buna göre yönetilmiştir. Davacılardan birisi 38. Olağan Kurultayda seçilen yönetimin kararıyla belediye başkan adayı olmuştur. Davacıların sonradan 'ben kurultay gününe ilişkin bazı şeyleri biliyorum' demesi dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz."

Kurultaya ilişkin dava açma süresinin geçtiğini zaman aşımı olduğunu bu yönüyle davanın reddedilmesi gerektiğini savunan Çağlayan, siyasi partilerin kongrelerinde seçilenler tarafından yönetilmesi gerektiğini bu kişilerin mahkeme yoluyla el çektirilerek partiyi başkasının yönetimine bırakmamanın kanunun ruhuna aykırı olduğunu belirtti.

CHP avukatı Mehmet Can Keysan da davanın reddedilmesi ve müdahillik taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etti. Feri müdahil olarak davaya katılanların avukatları da CHP vekillerinin beyanlarına aynen katıldıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesi talebinde bulundu.

11:10 - Lütfü Savaş'ın avukatı: CHP'ye kayyım talebimiz yok; ortada şaibe var 

Çağlayan'ın bu açıklamalarına karşı beyanda bulunan Lütfü Savaş'ın avukatı Üregen, "CHP'ye kayyım talebimiz yoktur kendi genel başkanları bunu kendi seçmenini konsolide etmek için kullanmıştır. Sizden önce biz atattırmayız kayyım" dedi. 

"Biz de kurultay iradesinin sakatlandığını düşünüyoruz" diyen Ülegen, "Bizim CHP'yi mahkeme koridorlarına düşürme gibi bir derdimiz yok ancak ortada bir şaibe meselesi var, bu şaibenin mahkeme huzurunda değerlendirilmesini ve ortaya çıkarılmasını istiyoruz, dava siyasi değil hukukidir" dedi.

11:05 - CHP'nin avukatı: Yeni bir kurultay kararı değil, partiyi kimin yöneteceğine mahkemenin karar verilmesi iradesi çıkartılmak isteniyor 

Üregen’den sonra CHP avukatı Çağlar Çağlayan söz aldı. Feri müdahallik taleplerinin kabulünü talep eden Çağlayan, “Olası haksız bir davanın kabulü halinde delegenin verdiği görevi yerine getirememe durumu olacaktır. Bu yüzden bu kişiler davadan doğrudan etkilenmektedir ve taleplerin kabul edilmesi gerekir. Bu durum yargılamanın uzatılmasına etki etmez, tahkikat kaldığı yerden devam edecektir” dedi.

Savunmasında Çağlayan şunları kaydetti:

“Yöneltilen suçlamalar iddianamede dahi bulunmamaktadır. Divan başkanının kurultayda görevli olmadığı, görevi seçim kurulu hakime devrettiği ve işlemlerin seçim kurulu hakimince yürüttüğü ortadadır. Sunacağımız beyanlar göz önünde bulundurulmazsa mahkemenin ceza yargılamasındaki tanıkların ceza hâkimi önünde bir ifade vermediğinin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Bu kapsamda ceza yargılaması kapsamında yapılacak inceleme, hali hazırda devam eden ceza yargılanmasının beklenmesini gerektirmektedir.

Kişilerin beraat etmesi durumunda ki beklentimiz beraat etmeleridir, yargılama içinden çıkılamaz ve telafi edilemez bir hale sürüklenir. MASAK, Tapu Müdürlüğü, SGK ve dosyaya sunulan kamera kayıtlarından hiç kimsenin hiç kimseye bir menfaat verdiği ispatlanmamıştır. Ceza yargılamasında ihale ve işten çıkarma baskısına ilişkin bir ifade veya beyan da bulunmamaktadır.

Bu yargılamayı ilgilendirebilecek ve yine mahkemenin görevli olmadığı tek husus iki seçim arasındaki süre konusudur. Burada Divan başka o görevli değildir. Süreyi seçim hâkimi belirler. Bu nedenle bu iddiadan bir iptal nedeni çıkarılması hukuken mümkün değildir.

Davacı vekili beyanlarında konunun bir milli güvenlik sorunu olduğunu ifade etmiştir. Ceza soruşturması esnasında suçlayıcı ifadelerde bulunan yanlı bir tanık da şüpheliler ile ilgili milli güvenlik sorunu ifadesini kullanmıştır. Bu çarpıcı benzerlikte tanıkların tarafsızlığını ortadan kaldırmıştır.

Bu yargılama sonucunda mahkemece yeni bir kurultay yapılmasını değil, partiyi kimin yöneteceğine mahkemenin karar verilmesi iradesi çıkartılmak istenmektedir. Kurultaya ilişkin tüm itirazlar seçim kuruluna yapılır ve seçim hakimi aynı gün kesin karar verir. Davada iptali istenen hususlardan biri seçim sonuçlarıdır. Mahkemelerin siyasi partilerin kongrelerine ilişkin işlem ve sonuçlara dair işlem yapma görevi bulunmamaktadır."

"Mahkeme karar verirse YSK etkisiz hale gelir"

CHP’nin avukatı ek süre talebinde bulunmadı. Savaş'ın Hatay için aday gösterildiği, iddialarının dürüstlük kuralına uymadığı belirtildi. Bununla beraber siyasi parti kongrelerinin ancak seçim kurulları ile denetlendiğini, mahkemenin karar vermesi halinde YSK'nın etkisiz hale geleceği ifade ederek şöyle konuştu: 

"Lütfü Savaş bu yönetim tarafından Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak göstermiştir. Bugünkü iddiaları dürüstlük kuralına uymamaktadır. Dava açma süresi geçmiştir. 6 Nisan 2025’teki olağanüstü kurultayla bu dava konusuz kalmıştır. Delegenin önüne sandık konulmuştur. Aslolan siyasi partilerin kendi eliyle yönetilmesidir. Partiler, kongreleri ve seçilen kişiler eliyle yönetilir. Bu kişilerin işten el çektirilerek başkalarının partiyi yönetmesi yönünde karar da almak kanunun ruhuna da aykırıdır. Bu mahkeme görevsizdir. Siyasi partilerin kongreleri ancak seçim kurullarıyla denetlenir. Mahkemelerin karar vermesi halinde YSK etkisiz hale gelir. Bu durumda partilerin tüm seçimleri mahkeme tehdidi altında kalır.”

"Kurultay iptaline yönelik suçlama iddianamede yok"

Çağlayan, kurultayların iptali hakkında yöneltilen suçlamaların iddianamede dahi bulunmadığını belirterek, "Divan başkanının kurultayda görevli olmadığı, görevi seçim kurulu hakime devrettiği ve işlemlerin seçim kurulu hakimince yürütüldüğü ortadadır" dedi. 

Açılan ceza yargılaması kapsamında yapılacak incelemenin, hali hazırda devam eden ceza yargılamasının beklenmesini gerektirdiğini ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:

"Kişilerin beraat etmesi durumunda ki beklentimiz beraat etmeleridir, yargılama içinden çıkılamaz ve telafi edilemez bir hale sürüklenir. MASAK, Tapu Müdürlüğü, SGK ve dosyaya sunulan kamera kayıtlarından hiç kimsenin hiç kimseye bir menfaat verdiği ispatlanmamıştır. Ceza yargılamasında ihale ve işten çıkarma baskısına ilişkin bir ifade veya beyan da bulunmamaktadır. Bu yargılamayı ilgilendirebilecek ve yine mahkemenin görevli olmadığı tek husus, iki seçim arasındaki süre konusudur. Süreyi seçim hakimi belirler. Bu nedenle bu iddiadan bir iptal nedeni çıkarılması hukuken mümkün değildir. Davacı vekili beyanlarında konunun bir milli güvenlik sorunu olduğunu ifade etmiştir. Ceza soruşturması esnasında suçlayıcı ifadelerde bulunan yanlı bir tanık da şüpheliler ile ilgili milli güvenlik sorunu ifadesini kullanmıştır. Bu çarpıcı benzerlik tanıkların tarafsızlığını ortadan kaldırmıştır. Bu yargılama sonucunda mahkemece yeni bir kurultay yapılmasını değil, partiyi kimin yöneteceğine mahkemenin karar verilmesi iradesi çıkartılmak istenmektedir."

10.15 - Lütfü Savaş'ın avukatından 'yönetime el çektirilsin' talebi 

Lütfü Savaş'ın avukatı Onur Yusuf Üregen, PM üyelerinin feri müdahale taleplerine karşı söz alarak talebin reddine karar verilmesini istedi. Üregen konuşmasının devamında Özgür Özel'in seçildiği 38. Kurultay'a yönelik açılan davayı anımsatarak, delege iradelerinin sakatlandığını öne sürdü. Ayrıca, "Siyasi parti yönetimlerinin para gücüyle tasarlanması milli güvenlik sorunudur" dedi. 

6 Nisan'daki Olağanüstü Kurultayın da bu davalardan kurtulmak için yetkisiz bir başkan tarafından düzenlendiğini iddia eden Üregen, şunları söyledi:

"Kurultaydan ziyade bir plebisit biçiminde düzenlenmiştir. Zira elverişsiz bir salonda sadece delegelerin katılmasına izin verilerek partililerin aday olmasına engel olunmuş gayrimeşru başkan bir mizansen düzenlemiştir, katılım kısıtlanarak partililerin genel başkanlık ve karar organlarına aday olmaları fiilen ortadan kaldırılmıştır. Bu husus açık kaynaklarla sabittir. Özgür Özel'in yani seçilmeyen kimsenin CHP genel başkanı olması kabul edilemez. 

4-5 Kasım 2023 tarihli 38. Olağan Kurultay mutlak butlanla batıl olduğundan ve 6 Nisan 2025 tarihli Olağanüstü Kurultay yok hükmünde olduğundan, dosyanızda karar verilerek kamu düzeninin korunması açısından dava sonuna kadar tedbiren mevcut yönetimin görevden el çektirilmesine, önceki genel başkan Kılıçdaroğlu'nun ve karar organlarının göreve çağrılmasına ve davamızın talebimiz gibi kabulüne karar verilmesini talep ederiz."

09.40 - İl Başkanlarından kayyım veya mutlak butlan kararına karşı Genel Merkez'i terk etmeme kararı 

Saat 10.00'da başlayan dava ile beraber saat 11.00'de CHP'li 81 il başkanın CHP Genel Merkez binasında toplantı yapacağı öğrenildi. İl başkanlarının olası kayyum ya da mutlak butlan kararında CHP Genel Merkezi'ni terk etmeyecekleri de ifade edildi. 

09.00 - PM ve YDK üyelerinden davaya katılma talebi

Saat 10.00'da başlayan dava öncesi, iptali istenen 38. Olağan Kurultay’da seçilen CHP PM ve YDK üyeleri, dava sonucunda verilecek kararın taraflarına etkisi olacağına dikkati çekerek, CHP Genel Merkezi yanında feri müdahil olarak davaya katılma talebini içeren dilekçeyi mahkemeye sundu.

"Delege iradesiyle seçildim"

Davaya katılma talebinde bulunan üyelerin dilekçelerinde şu ifadelere yer verildi:

“Davacı taraf, kurultayda bazı delegelerin maddi menfaat karşılığında oy kullandığını, iradelerinin fesada uğratıldığını ve bu sebeple kurultayın iptali gerektiğini ileri sürmektedir. Kurultayda oy kullanma ve seçilme sürecine ilişkin davacı tarafça öne sürülen, ‘maddi menfaat karşılığı oy verildiği’, ‘iradelerin fesada uğratıldığı’ yönündeki iddialar hiçbir somut delile dayanmamakta olup, asılsız ve kamuoyunu yanıltmaya yöneliktir.

Kurultayda bu göreve seçilmem, tamamen özgür, eşit ve şeffaf bir seçim sürecinde, delege iradesiyle gerçekleşmiştir. Kurultayda seçilen tüm PM ve YDK üyeleri gibi ben de parti tüzüğüne ve Siyasi Partiler Kanunu’na uygun şekilde yapılan seçim sonucu göreve geldim.

Davacı yanca ileri sürülen bu soyut ithamlar, yalnızca tarafımı değil, aynı zamanda tüm delege iradesine ve parti içi demokrasiye yönelmiş ağır bir saldırı niteliğindedir. Bu nedenle dava sonucunda verilecek kararın tarafıma etkisi olacağı kuşkusuzdur. Bu nedenlerle işbu davada davalı CHP'nin yanında Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 66. maddesi gereğince fer’i müdahillik talebinde bulunma ihtiyacı açığa çıkmıştır. Bu talebim, sadece kişisel bir hukuki menfaati değil, aynı zamanda demokratik hayatın işleyişi bakımından temsil yetkisine dayanan oyların geçerliliğini ve meşruluğunu savunmak açısından da önem arz etmektedir."

T24

İddianameden

İddianamede, CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Baki Aydöner, Cemil Tugay, Erkan Aydın, Hüseyin Yaşar, Mehmet Kılınçarslan, Metin Güzelkaya, Nihat Yeşiltaş, Özgen Nama, Özgür Çelik, Rıza Akpolat ve Serhat Can Eş'e Siyasi Partiler Kanunu'nun 112. maddesinde yer alan "oylamaya hile karıştırma" suçundan 3'er yıla kadar hapis cezası verilmesi isteniyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
150