Çoktandır yazmak istiyordum Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’u. Uzaktan gözlemliyor, neler yaptığını öğrenmeye çalışıyor, genç yaşında başına konan bu talih kuşunu iyi kullanıp kullanamadığını merak ediyordum.

İspanya Diktatörü Franko, en büyük seyahat acentesinin patronunu turizmin başına geçirmeye karar vermiş, teklifi kabul edilmeyince onu askere almakla tehdit etmiş, sonuçta aynı kişiyle İspanya turizmini uçurmuştu. Şimdi benzer imkân bizim en büyük seyahat acentesi (ETS) patronuna verildi ama, Korona salgını onun başarısını engelledi. Bu şartlarda kimi Turizm Bakanı yaparsak yapalım, o kişi ağzıyla kuş tutsa bile Türk turizmine mesafe aldıramaz, geriye düşmesini önleyemezdi. İçinde bulunduğumuz dönem Mehmet Ersoy için büyük bir talihsizlik olmuştur. O nedenle turizmde başarısından söz edemeyiz.

Ama oturmak yerine, kendi şahsi işlerini büyütmek yerine, turizmin personel sorununa çözümler getirebilir, her şey dahil sistemini disipline edebilir, iç turizm dinamiklerini daha iyi planlayıp uygulayabilirdi. Örneğin emekli turizmi, gençlik turizmi, sağlık turizmi ile ilgili projeler geliştirebilir, bunları önümüzdeki yılları düşünerek devreye sokabilirdi. Ayrıca binlerce işsiz mezun veren Turizm Yüksek Okullarını, sektöre yararlı bir hale getirebilirdi. İşletmelere mezunları çalıştırma kontenjanı kazandırabilirdi. Turizme ve turiste karşı işlenen suçlara, rakip turizm ülkelerinde olduğu gibi, ayrı ve etkili cezaların getirilmesini sağlayabilirdi. Kazanamadığını söyleyen ve halinden şikayetçi olanların tatil köylerini ve sahil otellerini huzurevlerine çevirebilir ve İspanya’nın yaptığı gibi dünyaya pazarlayabilirdi. Bir şeyler yapmak, hiçbir şey yapamamaktan daha iyidir deyip, kolları sıvayarak kendisine verilen Bakanlık gibi bir imkânı, çok daha iyi kullanabilirdi. Ama olmadı işte. Anladığım kadarıyla pek de olacağa benzemiyor.

Yiğidi öldür ama hakkını ver derler. Geçenlerde genç meslektaşım İsmail Küçükkaya’nın Fox TV’deki başarılı programında Bakan Mehmet Ersoy’u dinleme imkânı buldum. Turizmde sınıfta kalırken, sorumluluğunun ikinci dalı olan Kültür’de çok büyük işlere imza attığını gördüm. Fox TV olmasa, onları da öğrenemeyecektik. Mehmet Ersoy Kültüre ait pek çok iş yapmış ama, bunları nedense duyuramamıştı. Oysa seyahat acentesinin çok başarılı bir reklam anlayışı vardı. Bu anlayışı Bakanlığına yerleştirememiş olmalı ki, onca büyük ve başarılı işlerden çoğumuzun haberi olmamış. Aslında AKP iktidarı gizli kapaklı işlerden, sessiz sedasız atılımlardan ve habersiz ihalelerden çok hoşlanıyor. Bu hoşluk bakanlara da sirayet etmiş olmalı ki, onca kötü icraatların içinde iyi olanlarını bile, kamuoyuyla paylaşamıyorlar.

Neyse bunu kendileri bilir. Akıbetinden şüpheye ve endişeye düştüğümüz İstanbul Atatürk Kültür Merkezi, Ankara Konser Salonu, tiyatro salonları ile ilgili, filmlerini de izleyerek çok güzel haberler aldık. Meğer yakında açılışları yapılacakmış buraların. Gerçekten tebrike değer başarılar bunlar. Ancak Devlet Tiyatrolarının ve Operanın sanatçılarının dağıtıldığı, bütçeden bunlara gerekli ödeneğin ayrılmadığı gibi haberler de dolaşıyor ortalıkta. İnşallah doğru değildir ama, İsmail bunları da sormalıydı bakana. Özel tiyatrolara, sinemalara, yapımcılarına ve sanatçılarına da büyük imkanlar getiriliyormuş. Memnun olmamak mümkün değil. Ayrıca Mehmet Ersoy’un en takdir edilecek icraatlarından biri de, Opera’nın başına bütün dünyanın takdir ettiği ve şapka çıkardığı Murat Karahan’ı getirmesidir.

Müzeleri de, arkeolojik kazıları da destekliyor Mehmet Ersoy. Açıkladığı rakamlar ve projeler doğruysa, bu konuda da iyi mesafeler alıyoruz demektir. Bir yandan 12-13 bin yıllık bir yerleşim tarihine sahip Göbekli Tepe kazıları sürerken, bundan 1000 yıl daha eski bir geçmişi olan Karahan Tepe (Göbekli Tepe’ye 45 km. uzaklıkta) kazısı devreye giriyor. Sırada onlardan da eski olduğu tahmin edilen Mardin’deki Boncuklu Tarla var. Yeri gelmişken ören yerlerimizi, müzeciliği ve yeni kazı bölgelerini ayağa kaldıran eski Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı da takdirle anmak isterim.

Buradan Bodrum müzesine gelmek istiyorum. Başarılardan bahsederken, başarısızlıkların da üzerinde durmak lazım. Bodrum müzesi restorasyonu, bir müze restorasyonundan ziyade bir kalenin alel acele yenilenmesinden öteye gidememiştir. O güzelim yaşayan müze, o muhteşem sergilenen eserler ve salonları, bilgisiz ve bilinçsizce darma duman edilmiş, o tarihi ve çok görkemli müze yok edilerek, sıradan bir müze haline getirilmiştir. Onca eleştiriye, onca öneriye, onca “ne olur yapmayın” yakarışlarına kulak tıkayan Turizm Bakanımız, ortaya çıkan ucubeyi büyük bir başarı diye takdim etmiştir. O müzeye yıllarını veren, o müzede saçlarını ağartan ve dünyadan çok değerli ödüller alan eski ve tecrübeli müze müdürü Oğuz Alpözen’i dinlese, Onun öneri ve yol göstericiliğine değer verse, bugün ortaya bambaşka bir müze çıkardı. Ama tecrübeye kulak asmayan bir ülkede yaşadığımızı da unutmayalım.

Şimdi geliyorum asıl konuya;

Turizmde haşmetli cüssesiyle fotoğraf olarak iyi görünen ama, madalyonun arkasını çevirdiğimizde çok başarısız bulduğum Mehmet Ersoy, kendi işlerini büyütmekle vakit geçiriyor. Önce Bodrum Torba’daki otelini iyice büyütmekle işe başladı. Öyle büyüttü ki, bahçeyi sıfırladı adeta. İnşaat süresince pis sularını denize verdi, şikayetleri dikkate alan olmadı. Millet penceresini büyütse kıyametin koptuğu Bodrum’da, Bakan otelini ikiye katladı ama çıt bile çıkmadı. İşte o çıtı ve diğerlerini ben çıkarayım bari. Bakanımızın büyüme iştahı Kisebükü Koyu’ndaki yerinde de kendini gösterdi ve burada hem alan ve hem de imar izni büyüdü. Şimdilik inşaata bizlerin gürültüsü nedeniyle başlayamıyor ama, yarının ne getireceği belli olmaz. Bakan olunca ETS’yi ve şirketini yakınlarına devretti sanıyorduk ama, Mehmet Ersoy olmasa o yakınların gücü yetmez.

Durun daha bitmedi.. Bakanımız Mehmet Ersoy, Torba kavşağındaki yeni otobüs terminalinin çaprazında bulunan 40 dönümlük arazinin de sahibiymiş. Yalıçiftlik’e sapan yolun başındaki arazinin rezaletini gidin bir görün. Taş-toprak ticareti yapılması bir yana, yarattığı çevre kirliliği tam bir facia.. Bodrum’un altyapısını yapıyoruz diyen sayın Bakan’ın ne yaptığını araştırınca, kanalizasyon ve arıtma sisteminin otelinin olduğu Torba’dan başladığını ve yoğun yerleşim merkezinden geçmek yerine İçmeler ve Yalıçiftlik bölgelerini kapsadığını öğrendim. Bari bir miktar Bodrum’un içine de yönelseydiler ya..

Mehmet Ersoy şu aralarda çok sık Bodrum’a gidip geliyor. Şu günlerde çok meşgul olmalı. Çünkü Türkbükü’ndeki Hilton Otelini de satın alıyor. Ferit Şahenk alacaktı ama olmadı, iş Mehmet Ersoy’da kaldı. Bugünlerde imzalar atıldı atılacak, haydi hayırlısı.. Sadece Mehmet Ersoy’u değil, AKP’nin parti sözcüsü Ömer Çelik’i de adı tartışmalı kişilerle Yalıkavak’ta yemek yerken görüyoruz. Bu arada Turgutreis-Akyarlar yolunu, kendi muazzam sitelerini denizle kavuşturmak için değiştirmeye uğraşan eski ama hala çok etkili AKP Milletvekili ve ortaklarını da dikkatle izliyoruz. Sadece bunlar mı, Fettah Tamince ne yapıyor acaba? Yavaş yavaş, sıra onlara da gelecek elbet.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.