Eski Ahit’in yazarları vahşeti ve soykırımı Tanrı adına dini bir görev olarak telkin etmişlerdir. Sayılar Kitabı’nda geçen şu ifadelerde sergilenen dehşete bir bakınız:
“Rab’bın Musa’ya verdiği buyruk uyarınca, Midyanlılara savaş açıp bütün erkekleri öldürdüler… kadınlarla çocuklarını tutsak alıp bütün hayvanlarını, sürülerini, mallarını yağmaladılar… bütün kentleri, obaları ateşe verdiler… Musa, onlara ‘bütün kadınları sağ mı bıraktınız’ diye çıkıştı. ‘Şimdi bütün erkek çocukları ve erkekle yatmış kadınları öldürün. Yalnız erkekle yatmamış genç kızları kendiniz için sağ bırakın…”
Çıkış Kitabı’nda yer alan bazı benzer ifadeler ise şöyledir:
“… Yeşu, Amalek ordusunu yenip kılıçtan geçirdi. Rab, Musa’ya ‘Bunu anı olarak kayda geç’ dedi. ‘Yeşu’ya söyle, Amaleklilerin adını yeryüzünden büsbütün sileceğim.”
Yeşu Kitabı’ndaki 6. bapta bir cümlede şöyle denmektedir:
“… Erkek, kadın, genç ve ihtiyar, öküz ve koyun ve eşek, şehirde olanların hepsini kılıçtan geçirip tamamen yok ettiler.”
Tesniye Kitabı’nda 7. baptan bir cümlede de düpedüz soykırım buyrulmaktadır(!):
“Tanrınız RAB’bin elinize teslim edeceği halkların tümünü yok edeceksiniz. Onlara acımayacaksınız.”
Hezeikel Kitabı’nın 9. babında, 9. cümleden itibaren katliam yapmak şöyle emrediliyor:
“… şehirden geçin ve vurun; gözünüz esirgemesin, ve acımayın; ihtiyarı ve genci, ve ere varmamış kızı, çocuklarla kadınları helâk için vurun; … evi murdar edin, ve avluları öldürülmüş olanlarla doldurun; …”
İşaya Kitabı’nda ise şöyle bir sözde kutsal buyruk (!) yer alır:
“Ele geçen her adamın gövdesi delik deşik edilecek; ve tutulan her adam kılıçla düşecek. Yavruları da gözleri önünde yere çalınacak; evleri çapul edilecek ve karıları kirletilecek.”
Görüldüğü gibi, dindar Yahudilerin kutsal saydığı kitapta tecavüz de buyrulmaktadır. Tevrat’ta başka tecavüz emirleri de yer almaktadır. Aşağıdaki ifadeler, Tevrat’ın çeşitli bölümlerinde tekrarlanmakta olan ifadelerdir:
“Kimseyi sağ bırakmadı, hepsini öldürdü.”,
“Soluk alan tek bir kişiyi esirgemediler.”,
“Hepsini kılıçtan geçirip yok ettiler.”,
“Kadınları ve çocukları da kılıçtan geçirin!”
“Kimseye acımadan, kimseyi esirgemeden öldürün!”
Bütün bunlar, Ağlama Duvarı önünde sallana sallana Tevrat okuyan Yahudilerin tekrar tekrar okuduğu metinlerde geçen aklın ve vicdanların hiçbir şekilde kabul edemeyeceği ifadelerdir.
İsveçli araştırmacı Sven Lindqvist, Bombalamanın Tarihi adlı eserinde, Tevrat’taki bu anlayışın ABD’yi kuran Püritenlere “bütünüyle” geçtiğini anlatır. Lindqvist, araştırmasında bizim tespitlerimizi de doğrulayan sonuçlara ulaşmıştır. Ona göre, Hıristiyanlığın Püriten kolunda egemen olan ve Tevrat’taki Tesniye kitabına dayanan topyekûn savaşçı zihniyet üç noktada odaklanır:
1- Ve Cenabı Hak, senin Tanrın, onları sana teslim edince, onları yenersin, o zaman onları tümüyle tahrip etmelisin.
2- Ve sen, Cenabı Hak, senin Tanrının sana teslim ettiği bütün halkları imha edeceksin, gözünde onlara acımayacaksın.
3- Ve o, onların krallarını senin ellerine teslim edecek ve sen, onların adını göğün altından sileceksin, sana karşı koyabilecek tek bir kişi bile kalmayana kadar onları tahrip edeceksin.
Lindqvist, kitabında, Avrupa’da kabul gören savaş yasalarındaki hükümlerin düşmanın kim olduğuna bağlı olarak, farklı değerlendirildiğini, savaş yasalarının aynı ırkı –üstün ırk demek istiyor– ve aynı kültüre mensup olanları koruduğunu, başka ırka mensup olanları ise savunmasız bıraktığını anlatır.
Boyasını Kazıyınca adlı kitabımızda yaptığımız değerlendirmelere paralel olarak, Lindqvist’in eserinde yer verdiği tespitlerine göre de “vahşilere ve barbarlara karşı ne zaman savaşa başvurulabilir?”, şeklinde sorulan sorunun cevabı, “her zaman başvurulabilir” şeklindedir. “Barbarlara ve vahşilere savaşta neye izin vardır?, sorusunun cevabı ise “her şeye izin vardır” şeklindedir.
Bütün bu gerçeklere rağmen, Batılı güçler, Müslümanlığı ve Müslümanları topyekûn terörist ilan etmeye yeltenirler.
Dünyanın her köşesinde, Nürnberg Mahkemesi kararlarına ve altına bizzat imza koydukları uluslararası sözleşmelere rağmen, 20. yüzyılın orta yerinde yüzlerce toplama kampı açanın (mesela İngilizlerin Kenya’da etrafı mayın döşeli olarak 800 ayrı yerde kurduğu kamplar ve Fransızların Yeni Kaledonya’da yerli Kanakları silah zoruyla yaşamaya mecbur bıraktığı kamplar) kendileri olmasına rağmen, sözde Ermeni soykırımı iddiasını bilimsel düzeyde cevaplayanları suçlu ilan eden yasalar çıkarmışlardır.
________________________________________
[i] Mehmet Sakioğlu, Tevrat’ı Kim Yazdı?, Ozan Yayıncılık, 2004, sayfa 341
[ii] Mehmet Sakioğlu, Tevrat’ı Kim Yazdı?, sayfa 342
[iii] Kitabı Mukaddes, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, sayfa 227
[iv] Kitab-ı Mukaddes, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, sayfa 791
[v] Kitab-ı Mukaddes, sayfa 677; Bab 13: 15-16
[vi] Michael Walker, Haklı Savaş/Haksız Savaş, paragraf 5