Ali sen kımıldamadan yat, öz anandan sana daha yakın AYŞE Ananın yeni aldığı nazar boncuklu beşiğinde..

Hadi bazı babalar sorumlulukta diz kapak adalarından derine dalamazlar ama bedeninden koptuğun öz anan sorumlulukta nerelerde peki?

Yanlış eylem kişinin hem doğasında, tüm kutsal kitaplarda, hem hukuk hem toplum dilinde vardır.. "Bilim ve semavi din kitaplarındaki bilgiler ne oranda birbirleri ile çelişip çakışır veya örtüşür" sorusunun yanıtını aramıyoruz.. CENNET’ten yasak meyve yüzünden suçlanıp kovulan EBEVEYN’imizin evladı KABİL de suçun en büyüğünü işlemiştir.. HABİL kardeşini öldürmekle..

Evrim teorisi açısından bakarsak, 50 bin yıl önce dil gelişimini ilerleten insanoğlu da, olumlu ya da suç oluşturan eylemleri ile dünya yüzündedir. Bir yandan milyonları katledip mazlumlara terör estirirken, diğer yandan büyük uygarlıklar da kurmuşlardır.. Haklarını yememek, yedikleri haltları da acı bir dille eleştirmek gerek..

Dildeki başarı gibi toplu yaşam sonucu, bilimsel ve toplumsal alanlardaki birçok soruna da yeni buluş ve çözümler getiren insanoğlu, yalnız uluslararası alandaki adaleti sağlamada yaya kalmıştır...

Her gün umut verici ilerlemeler olsa da hüzün ve korku verici olumsuzluklar, insani değerlerde yine yaya kaldığı yanlar vardır.. Bu olumsuzlukların en büyüğü, bilim adamlarına göre "iklim krizi", diğeri kanımca "yüreklerde giderek artan soğuma" ve "paylaşımda yabancılaşmadır"..

Kısaca ilişkilerdeki soğuma ve ayrışmanın temeli PAYLAŞIM ilkesinin giderek unutulması, ahlaki, yeni tanımıyla etik değerlerin bireysel sınırlara çekilmesi ve "tüket at" çılgınlığı ile yakından bağlantılıdır.

Materyale olan yoğun ilgi ve bağımlılık, inanç sistemlerine ait korunması öncelenen birey ve toplum yararına olan soyut kavramlar da, önemli erozyon yaratmıştır..

Bilim, sanayileşme ve gelir düzeylerinde ön sıraya yerleşen küresel güçler, ileri vitesi bulunmayan ülkeleri de siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal sömürü ile talan etmişlerdir..

Kökü Türk cengâverliğine dayanan Osmanlı’nın şüheda ve gazilerinin fethettiği topraklar da talan edilmiştir... Yedi düvel tarafından bir mendil parçası toprağa mahkûm edilerek... Zevk-ü sefa’nın doruklaştığı son Osmanlı yönetimi, Düvel-i muzzamanın mandalığına razı olma zafiyeti göstererek, çaresizliğe boyun eğerek..

Çaresizliği kırıp çöpe atan, bir mendil büyüklüğünde de kalsa yurdu kurtaran, manda patronlarını ve destekçilerini ülkeden kovalayanlar çıkmadı mı aramızdan?

Aslında fetih de, sömürü de ülkeler saygınlığına bir nevi değil tam bir tecavüzdür. Vatan korumasında bilime dayalı teknoloji, devlet yönetiminde yüksek irade zafiyeti de varsa dış müdahalelere de açıksınız demektir..

Özetlersek, egemen güçler her devirde gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerin değişmez lideridir. Sanayileşme ve hızlı kentleşme ,hem gelir dağılımında hem kültürel değerlerde değişmelere hatta yozlaşmaya yol açmıştır.. Özellikle zayıf ülkelerdeki ekonomik ve siyasi sarsıntılar, büyük bütçe açıkları yaratırken; birey, aile ve toplumsal yapılarda büyük sorunlara yol açmakta..

Ali, sen muhtemelen bu yapının sokağa emanet edilmiş bir evladısın...

Bize düşen sözle, Çocuk Yuvasına resmî görevliler tarafından getirilen Ali, bu sancıların bir bebeği idi..

Sanki bir avuç büyüklüğünde cılız aç kalmış Afrikalı bir yavru..

Vesikalılar ne kadar varlıklıdır bilinmez ama Manukyan bir dönemde vergi rekortmenleri arasındaydı.. Onlardan biri sanmam ki olsun Ali’nin Anası..

Kim bilir belki Ali’nin anası, son kuruşunu zar oyunlarında yitiren hem alkolik hem kumarbaz bir kocanın eşiydi. Ya da gençlik hormonlarının azgınlığından, ıssız köşelerde yüreklerini buluşturan aklı tutulmuşların kaçamak çocuğu.. Ya yoksulluğun ya da meslek edinilemeyişin girdabına eşlik eden diğer sebeplerin harmanlandığı, çok evlatlı bir ailenin çocuğu da niye olmasın?

Hangi sosyo-ekonomik zorunluluğun veya ruhsal bozukluğa bağlı, hatta akıl çakılmışlığın ürünü olursan ol Ali.. Mini mini ayakaltlarını öpecek, cılız bileklerinden tut tüm bedenini okşayıp, ovalayıp koklayacak AYŞE ANAN ve HÜSEYİN BABAN var artık korkma. Boş ver sırtını sana dönenleri..

Belki zorunluluk, yeteri oranda kişilik ve kimlik edinmemişlik veya bedeni ve ruhu çökerten çaresizlik yol açmıştır bu duruma be Ali.. Hoş görmesen, onaylamasan da varsa kifayetsizlikleri anlamaya çalış..

İpek kozadaki ihtimam, kuş tüyü yastık ve yorganlardaki sevgiyle koruyup büyüttüler seni öz çocuk özlemiyle, yirmi yıldır yanıp tutuşan AYŞE ANAN ve HÜSEYİN BABAN..

Biliyor musun Ali? Her yuva çocuğunun erişmesini dilediğimiz sevgi ve mutluluk yuvasındaydın artık sen.. O kadar sevdiler ki seni, olur ya "pişmanlıkla kavrulacağı sanılan öz anan baban seni bulur" diye aynı ilde 3 ev değiştirdiler, yetmedi başka ile göç ettiler.

Aileyi periyodik ziyaretlerimizde zamanı gelince bu durumu öğrenmeye hakkın olduğunu dile getirdiğimizde AYŞE ananın dili tutuluyor, baba HÜSEYİN kekelemeye başlıyordu..

Yılların bayram havasında çabucak geçip sen liseyi bitirmişken, baş ağrıları başladı Ananda, beyin tümör teşhisli.. Ne senin haberin oldu, ne babanın “Baş ağrın varmış, geçecek” diye avuttuğu Ananın bundan.. Ama bir gün ANAN;

-Enver abi doktorlar ve Hasan beni üzmemek için söylemese de ben öleceğimi biliyorum.. Keşke Ali’min mürüvvetini görebilecek kadar ömrüm olsa.. Tek dileğim bu Yüce Yaradan’dan.

Demişti, demişti de olmadı. Işık hızı ile geldi ecel 1 yıl içinde.

Sonra ölüm meleğine duyduğu öfkeyle atladı motoruna, kah asfalt, kah dağ taş keçi yollarında tekeriyle bırakmadığı iz kalmadı Ali’nin.. Yaşamında yürek ufuklarının bu denli karardığını, gönül ikliminin gölgelendiğini hatırlamıyordu Ali..

Ananız, bunaldığınız, sıkıldığınızda seher yelidir, kuşluk güneşidir içinizi ısıtan üşüyüp titrediğinizde.

Ali, ön lisans mezunu olduğunda sıra iş aramaya gelmişti.. Korunmaya muhtaç çocuk kimliğinden yararlanmak olanaklıydı ama baban Hüseyin’in ödü kopuyordu kafesten uçup gidersin diye..

Tanıdıkları komşularında 20 yaşına gelen Tahsin’in anasını bulduğunda onları nasıl terk ettiğini biliyorlardı.. Böyle bir acıya nasıl katlanırlardı?

22 yaşındasın askerliğini de bitirmiş, henüz öyküsünü kendisinin birçoklarının da bilmediği.

Ali’ye aracılığımızla bulunan bir iş için çağrı ulaştığında, babası Hüseyin aradı bizi.

Bir hafta önce motosiklet kazası geçirdi, iki omuzunda büyük hasar var.

Aylar süren tedavi kollarını yukarı kaldırmasını zorlayan hasarlar bıraktı Ali’de.

Bu arada 1 yıl süren bilgisayar eğitimi adreslerine yakın bir özel şirkette iş bulmasına olanak tanıdı.

Bir ay sonra da taksitle aldığı sıfır arabasının direksiyonu başına geçti.

İşler bal-kaymak kıvamında gidiyor, baba- evlat mutluluğu sınır tanımıyordu.,

3 yıl süren rüyaları, Ali’nin işine son verilmesi ile kabusa döndü..

7 yıl önce Aile sac ayağı Ananın acı ölümüne benzemese de, Baba oğul için bir yıkım oldu..

Tüm ısrarlara rağmen ne şirket açıkladı Ali’ye verilen bu cezanın nedenini, ne işe tekrar dönüş talep yakarışları ve ricaları karşılık buldu.

Yeniden tüm kollar sıvandı Ali için.. Kendi başvuruları sonucu yeni bir iş daha buldu Ali başka bir ilçedeki özel firmada.. Yeniden taşındı baba oğul ikilisi bu ilçeye.. Bir buçuk yıl sonra bu şirket de defterini dürdüler Ali’mizin.. Niçin, neden, nasıl sorusunun ne önemi, ne yararı, ne de yanıtı var? Soyundan mı huyundan mı sormanın da..

33 yaşındaki evladımız şu anda işsiz..

Sayısız yere başvurularının yanında, bizim de dostlarımızdan kendisine destek olunması ricalarımız var.. Ama Ali’nin özel şirketlerde, kendi ifadesine göre gördüğü vefasızlığı kapatacak ve kendisine kucak açacak devlet ya da yerel yönetimlerde iş arayışı ve isteği var.

”TORPİLİM YOK Kİ NASIL OLSUN” deyip duruyor.

BABASI HÜSEYİNİN YAYIN İÇİN İZİN VERDİĞİ BU ÖYKÜ, DESTEK VERECEKLERDE ÖLÜM SIRRI OLSUN İSTİYOR. Ali’nin, yaşamı sonuna kadar öğrenemeyeceği.

TEK SAYGI DUYULACAK İSTEK.

SIVAYALIM KOLLARI..
iyi Pazarlar..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.