Hayatımızı kolaylaştıran vazgeçilmezimiz olan aletlerin başında geliyor telefon. İtalyan Meucci’nin adına “teletrofono” dediği aletin böylesine hayatımızın baş köşesine oturacağını tahmin edemezdi elbet.

Önceleri hayatımızı, iletişimimizi kolaylaştıran bu alet adeta altıncı organımız gibi yapıştı yüzümüze. Her alanda hizmete hız kazandırdı. Giderek zamanımızı çalan, enerjimizi tüketen her işi de onunla halleder olduk. Bilgisayarın bile görevini elinden aldı. Asrın en harika gelişimi bence telefon. Sevdiklerimizden haber almak için haftalar süren mektup bekleyişleri bitti. Postaneye isim yazdırıp saatlerce bekleyip, iki cümle konuşamadan cızırtılara kurban ettiğimiz görüşmeler de bitti. Her evin telefonu var diye gelişime sevinip övünürken bilgisayar çaldı kapımızı. Telefonun görevini neredeyse geri aldı. Ama ardından cep telefonu tüm zamanların en önemli aleti oldu. Eskiden sadece iletişim amaçlı kullanılırken şimdi insanın sosyalleştiği her türlü paylaşıma açık bir alan haline geldi. İyiliği kadar kötülüğü de oldu. Sosyal medya, görünmez ama duyulur servisi ile pek çok tehlikeyi de beraberinde getirdi. İnsanlar olmak istedikleri kimliklere büründüler. Aldatan,aldatılan ve bir yığın hasta insanın da eğlencesi oldu. Gündelik hayatlar hatta yatak odaları deşifre oldu. Mahremiyetler yerle bir edildi. Tüm bunlar bilinse de müptelası haline geldiğimiz de bir gerçek. Evlerde akşam sohbetleri bitti. Herkes telefon elinde bir köşeye çekildi. İletişim adına iletişim koptu. İnsanlar sosyal medya arkadaşları ile daha çok görüşür oldular. Sanal ortamda sanal kişilikler hayali bir dünya yaratıp, büyüsüne kapıldılar. Pek çok yuva yıkıldı. Karşılaşmalar hüsranla bitti. Ama vazgeçildi mi? Hayır…

Tüm bunlar hepimizin bildiği gerçekler elbette. Ben keşfetmiş değilim. Neden bu satırları yazmak ihtiyacı hissettiğime gelince, beni çok rahatsız eden ve geldiğimiz noktanın vahametine tanık olduğum bir olay oldu.

Hepimiz toplu taşıma araçlarını kullanıyoruz. Oturmak ya da ayakta olmak fark etmiyor herkesin elinde telefon. Bazen müzik bazen abuk sabuk tik tokların sözlerini duyabiliyorsunuz. Eskiden bir araya geldiler mi otobüste çok konuştular kafamız şişti denilen yaşlı bey ve hanımlar da telefonlara gömülmüş haldeler. Çok şükür.

Hepiniz gibi, telefonda daire satışına tanık olmuşluğum da vardır, gelininin hamile müjdesini alıp çığlık çığlığa otobüsü inleten bir nine adayına rastlamışlığım da, gıybet muhabbetine de, öğrencisinin durumunu veliye anlatmak için ter döken öğretmene de, dersten nasıl kaçacaklarını planlayan öğrencilere de.. Ama geçenlerde tanık olduğum olay hiçbirine benzemiyordu. Genç ve orta yaşlı iki hanımefendi bindiler. Önce uyuklamaya çalışan bir liseliyi kaldırdılar. Çocuk gerçekten onları görmediğini anlatıncaya kadar akla karayı seçti. Gençlere hiç kıyamam. Evet bir büyüğe yer vermek çok hoş bir davranıştır ama dersten çıkmış perişan bir yavruyu da kolundan çekiştirerek kaldırılmasına tahammül edemem.

- Hanımefendi kızmayın, onlar bizden çok daha yorgunlar, sizi görseydi yer vereceğini söylüyor delikanlı zaten. Ayrıca bu bir kanun değil. İsteğe bağlı bir durum, der demez;

- Sizlerin yüzünden bu gençlik böyle, demez mi

Yıllarımı o gençliğe adamış biri olduğumu söyleyerek tartışmayı uzatmak istemedim. Sustum zaten çocuk da arkaya gitmişti. Derken telefonu çaldı çok bilmiş hanımın. Sesi mikrofona vermişti, hata etti sinirden derken görüntülü konuştuğuna şahit olduk. “Aşkım!.." diyen doğu şiveli bir beyefendi. Ve arkasından bütün otobüs dinledik, akşam ne yiyeceklerine, çocukların ödevine, bilmem kimin nişan takısına, bozulan ocağın bulunan düğmesine kadar. Herkes öfkeyle bakıyor onun umurunda bile değil. Arada yanındaki hanım da söze karışıyor. Evlerinin salonu rahatlığında muhabbet sürerken, Yaşlı bir bey;

- Korkarım ki biraz sonra yatak odası muhabbeti başlayacak. Biraz önce gence ders veren senin yaptığına ne demeli?

- O da olur amca, nazar etme senin de olur, dedi. Evet aynen böyle söyledi ve o anda belki hiç hoş değildi ama şoför bey acı bir frenle durdurdu arabayı ve “İn aşağı edepsiz!” dedi. Kadın ağzına geleni söylüyor, herkes müdahale ediyor, şoför inatla inmesini söylüyor, o çemkirmeye ve ağzını bozmaya devam ediyor.. Yanındaki ondan daha aklı selim olmalı ki “Karakola çekin!” lafını duyar duymaz onu adeta sürükleyerek indirdi arabadan.

Bu çok özel bir örnek olabilir ama benzeri ve belki de daha vahim olanlarına sizler de rastlamış olabilirsiniz. Telefonunuz çalabilir, önemli bir şey olabilir. Cevap verilir. Ancak günlük muhabbetlerin zamanı fırsat bilerek ortak alanda dile getirilmesi gerçek anlamda görgüsüzlük. "cehalet" demiyorum, "görgüsüzlük" diyorum. Özel durumların ikinci ya da üçüncü şahıslara söylenmemesi gerektiği terbiyesinin unutulmasının ya da umursanmayıp avama açık hale getirilmesinin başka adı olabilir mi?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.