Tasavvuf, İslam dinini, cahilanecesine değil, içinde ilim, irfan, ilahî aşk, edep, ahlak, erkân, zikir, meşk, tefekkür, seyir ve keşif bulunan, mana cihetiyle yaşamanın adıdır. Tasavvuf, kişilerle değil, kendi cehaletimizle mücadele etmenin, kişilere göre değil, Allah’a göre yaşamanın, nefsimize değil, Allah’a kul olmanın, dünyada eşyaya değil, Allah’a hizmet ederek, eşyaya değil, Allah’a muhatap olmanın, inancı birey olarak değil biz olarak yaşamanın adıdır. Bu sisteme ulaşıp dahil olanlara da tasavvuf erbabı denir.

Tasavvuf “İhlaslı” olmanın bugünkü adıdır ki ihlaslı olmak deyiminin tanımı, arınma sonucu saflaşmaktır. Neyden arınıp, ne olunca saflaşmış oluruz? sorusunun cevabıyla karşımıza, tasavvuf çıkar. Tasavvuf, Kehf suresi 110. Ayeti kerimede,

Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa salih amel işlesin ve yapmış olduğu ibadette hiç kimseyi Rabbine ortak koşmasın

denilerek beyan edilen, Rabbimize kavuşma ve ibadet olan yaşantımıza Allah’tan başka hiçbir şeyi ortak koşmamak olan, yaşamı Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet üzerine sürdürmektir. Bu sebeple, içinde gaybî bir anlayış ile şehadetin sadece bilme boyutunda kalındığı, görme boyutunun dünya yaşamının dışına atıldığı sistemler, tasavvuf olamazlar.

Batılın içinde Hakk’a ait değerler bulunması batılı Hak yapmaz.

Bir cemiyetin oluşması, insanların bir araya gelmesi, aynı yöne doğru yolculuk yapılması, suret yönüyle bütünlüğün tamam olması, içinde Cenab-ı Allah’ın, Kehf suresi 65. Ayeti kerimesinde,

Böylece katımızdan, kendisine rahmet verdiğimiz ve ledün ilmimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul buldular

diyerek zikrettiği ledün ilmi yoksa ve o topluluk, Ali İmran 95. Ayeti kerimede,

De ki, “Allah’u Teâlâ doğruyu söyledi. Öyle ise Hanif olarak Hz. İbrahim’in dinine tâbî olun. Ve O, müşriklerden olmadı”

sözüyle beyan edilerek işaret edilen tevhidi yaşayan Haniflerden değilseler, maalesef tasavvuf erbabı değillerdir ve o topluluk tasavvuf cemiyeti olamaz. Onların ya da insanların bu yapıyı tasavvuf olarak zikretmesi, gerçeği değiştiremez. Tasavvuf, iki anlayışıyla oluşmuş bilincin, ikiliğini devam ettirerek, iki görmeye, iki işitmeye, iki zikretmeye, iki fikretmeye devam ederken kendisince geliştirdiği oluşumların içinde olmak da değildir. Tasavvuf, Cenab-ı Allah’ın Kendi tevhitliği sistemidir ki bu sistemin içinde, ikincillik bulunamaz. Allah’ın, yaşamın ve yaratılmışlığın dışına ötekileştirilerek zikredildiği, düşünüldüğü ve zannedildiği zihniyetin ürettiği hiçbir faaliyet ve oluşumlar Tasavvuf değildirler çünkü tasavvuf, Allah’ı yaşamın ve yaratılmışlığın içine tam merkezine alarak, şehadet üzerine yapılan kulluğun genel tanımıdır. Cenab-ı Allah, yüce Kur’an’ı keriminin Fecr suresi, 27-28-29. Ayeti kerimelerinde,

Ey mutmaine olmuş nefis, dön Rabbine! Rabbinden razı olup, Rabbinin rızasına ermiş olarak dön Rabbine. Rızaya ermiş kullarımın arasına gir

buyurarak bizleri Kendi tanımladığı kulluğu yani tasavvufu yaşamaya davet etmektedir. Nefsin mutmaine olması, şüphe kalmayacak şekilde yani işittiğimize şehadet ederek gerçekleşen iman halinin zikredilişidir. İnsanların kendi içinde bulunduğu hali doğru olarak önce kendilerine, sonra herkese anlatma sonucu aslında kendilerini tatmin etme çabalarıyla tasavvufu inkâr etmeleri ya da kendi hallerini tasavvuf diye tanımlamaları, iyi niyet çerçevesinde cehalet karanlığında görmeden, bilinenle zan yürütüp tahmin etmeleri sonucudur. Aksi durum söz konusu olduğunda devreye art niyet girer ki bu aşikâre Allah’a küfürdür. Cenab-ı Allah, kutsî hadislerinde,

Gizli bir hazine idim, bilinmeyi sevdim ve mahlukatı yarattım.

Nefsini bilen Rabbini bilir.

Yer ve göğe sığmadım, mümin kulumun kalbine sığdım.

Ölmeden önce ölünüz.

beyanlarıyla, tasavvufî yaşantıyı idraklerimize sunmaktadır, idrak yolları açık olanlara. Kur’an’da tasavvuf yoktur demek, tasavvufu inkâr etmek, tüm İslam değerlerini ve kulluğu inkâr etmektir çünkü kulluk şehadet içerir, şehadet ise tasavvuf ile gerçekleşir. Ali İmran suresi 18. Ayeti kerimede,

Allah, şehadet etti, Muhakkak ki O'ndan başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de adaletle şehadet ettiler ki, O'ndan başka ilâh yoktur, O Aziz’dir, Hakim’dir

denilmektedir. Ayette, ilim sahipleri olarak zikredilenler, yüzeysel ve şekil boyutuna ait ibadet bilgilerini bilenler olarak sınırlandırılmayıp, suretin siretine, esmanın müsemmasına arif olarak keşif kapılarından geçmiş tasavvuf ehilleridirler. Buda bize, tasavvuf ehli olmadan, Allah’ın Kendisiyle tasdik ederek, Kendisinden başka ilah olmadığına şehadet edemeyeceğimizi gösterirken, ispat etmektedir.

Cenab-ı Allah’ın yasakladığı, kalbimizde bulunmaması gereken, yalan, riya, haset, hırs, kin, nefret, öfke, ego, gurur, kibir gibi haller üzerine, ilimden, irfaniyetten, ahlaktan uzak yaşarken, zannî bir inanış ve bu inanışın zannî ve şeklî kulluğu bizi İslam, Muhammed ümmeti, dolayısıyla tasavvuf erbabı yapmaz, yapamaz. Tasavvuf bu hallerden bizi arındırırken Allah’a yakınlaştıran iman sistemidir. Baka suresi 207. Ayeti kerimede,

İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir

denilerek bu gerçeğe işaret edilip yapmamız gereken beyan edilirken, Bakara suresi 218. Ayeti kerimede de,

Şüphesiz ki iman edenlere, Allah yolunda hicret edip, cihat edenlere gelince, işte onlar, Allah'ın rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir

denilerek iman etmenin, Allah yolunda hicret ve cihat etmek olduğu, bunu yapabilenlerin Allah’ın rahmet ve merhametine ulaşacağı vurgulanmaktadır. Ayette zikredilen hicret de cihat da bizim dışımız ve mekânsal olarak değil içsel anlamıyla kendimizde anlaşılmalıdır. Cehaletten, küfürden, şirkten, Allah’ın uzak durun dediği hallerden hicret ederek, nefsimizin emmare boyutuyla, zulmanî olan sıfatlardan arınma mücadelesi sonucu, kutsî hadis gereğince “Ölmezden evvel ölme” cihadı yapmalıyız. İşte bunu yapanlar ve yolunda olanlar tasavvuf üzerine yaşayanlardır. Her sakallı dedemiz, her beyaz önlük giyen doktor olmadığı gibi her suret ehli de tasavvuf erbabı değildir!

Tasavvuf, bizlerin eşyaya açık gözünü kapatırken tevhide açarak, Allah’tan başka ilah olmadığına şahit kılar. İçinde şehadetin olmadığı hiçbir sistem, ne olursa olsun tasavvuf değildir, olamaz.

ozkan.gunal@emekyayinevi.com

http://www.emekyayinevi.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Serhat 6 yıl önce

Bugüne kadar böyle net bir anlatım görmedim. Allah razi olsun.

Avatar
Samiye Aran 6 yıl önce

Hocam elinize sağlık.

Avatar
Ayşe M. 6 yıl önce

Sayın Hocam, Cumhurbaşkanımız sizce tasavvuf ehli midir ? Sadece evet ya da hayır desenizde olur.