Tarihte İyiler Ve Kötüler 

"Gelecek, bugün ne yaptığınıza bağlıdır." (Mahatma GANDİ)

"İnsanları yargılarsanız, onları sevmeye vaktiniz kalmaz.” (Rahibe TERESA)

“Eğitim, dünyayı değiştirebileceğiniz en güçlü silahtır.” (Nelson MANDELA)

“İnsanın asıl karakteri eline kuvvet geçtiğinde ortaya çıkar.” (Abraham LİNCOLN)

“Yurtta Barış, Dünya’da Barış .” (M. Kemal ATATÜRK)

Tarih, bize bugüne kadar en iyi liderleri de en kötü liderleri gösterdi. En iyi liderlerin ortak paydası ve özelliği, insan ve insanın iyi ve değerli yönetilmesi anlayışıdır. Onları yukarıdaki veciz sözlerinden anlamak mümkün.

En kötü 5 liderin ise ortak paydaları hırs, güç ve egolarının esiri olup halklarına zulmetmiş olmalarıdır. Onları da sözleri ve eylemlerinden anlayabiliyoruz.

Düşünce özgürlüğü tüm kötülüklerin anasıdır. (Adolf HİTLER)

'Bir insanın ölümü trajiktir, on insanın ölümü dramatiktir, bir milyon insanın ölümü ise sadece bir istatistiktir. (Josef STALİN)

İktidar, namlunun ucunda büyür! (Mao ZEDONG)

Çoğu İnsanın adını bile bilmediği tarihin en kötü adamlarından birisi de Belçika Kralı (II. LEOPOLD). 1897 yazında, Brüksel'in doğusunda bir insan hayvanat bahçesi kurdurarak yaklaşık 260 Kongolunun bu bahçeye taşınmasını sağladı.

Kamboçya'nın ve meşhur Kızıl Kmerler'in lideri Pol POT, dini ve Marksist ideolojilerine tehdit olarak gördüğü her türlü faaliyeti kısıtladı. 25.000'den fazla Budist rahibi öldürdü ve 4.000 manastırı yıktı. Soykırımcı.

Osmanlı Padişahlarını bu listelere almadım. Çünkü en kötünün iyisi, en iyinin kötüsü var. Onu sizler keşfedin istedim.

Tarihte, siyasetin yaşamı olumlu etkileyen liderlerinin çoğunun felsefesi insan ve toplum odaklıdır. Sayıları az fakat etkilidir.

Devletimizin kurucusu Atatürk’ü Dünya siyasetinde ayrı bir yere koymak gerekir.

Çünkü tarihte kendi milleti için çağ atlatan tek liderdir Atatürk. Onun zamanında yaşayan, yaşamayan birçok filozof, felsefeci, kuramcı liderlerin savundukları yönetim sistemlerinin (rejimlerin) pratikte uygulanabilirliği olmamıştır.

Bugün Dünya’da genel anlamda komünizm, faşizm ve otoriter rejimler birer birer raftan kaldırılıyor. Çünkü hiç birisinin 21. YY ‘da görüşleri, ideolojileri, yaşamda insan onur ve karakterini koruyacak, savunacak toplumsal birliği ve dayanışmayı sağlayacak toplumsal onaya dönüşememiştir. Ama bugün Atatürk’ün kurduğu laik, sosyal, hukuk cumhuriyetiyle; 102 yıldır çağdaşlığı, gelişmeyi, insan sevgisi ve saygısını, barışı öngören “İleri Sosyal Demokrasi” kapitalizmin karşısında 21. YY ‘da neredeyse tek seçenek haline gelmiştir.

“İleri Sosyal Demokrasi” anlayışının karşısında, Avrupa’da Rönesans ve Sanayi Devrimiyle birlikte ticaretle, bilimle zenginleşen ülkelerin sömürgeci iştahları, liberal ekonomi adı altında “kapitalizm”, bir ana damar yaratmıştır.

Kapitalizm, “sadece ben zengin olayım siz emrimde çalışın” der. Komünizm, eşitlik ilkesini kullanarak işçi sınıfının egemenliğini üstün tutar. Bu yüzden onlar da bir anlamda sınıf egemenliği yarattığı ve toplumun özgür iradesine ipotek koyduğu için komünizm, kapitalizmin türevidir diyebiliriz.

İşte Atatürk’ün farkı buradadır. Atatürk; toplumsal refahın insana verilen değerle ölçüldüğünü, akıl ve bilim ile yol alınmasını gerekli görür. ”Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin.” demiştir. Barış ve zenginlik içinde tüm toplum, kadın- erkek, doktor -mühendis, işçi -köylü, esnaf -memur, üretsin hak ettiğini alsın akıl ve bilimle gelişsin demiştir.

Dünya yeni bir devinimin içindedir. Nüfus çoğaldı. Ekmek, nüfusa adil olarak paylaştırılması gerekirken sömürgeci güçler Dünya’yı yeniden dizayn ediyorlar. Ama doğanın da bir dengesi var. Bileşik kaplardaki su seviye farkları gibi basınç yaratarak dolu olan tarafın taşma noktasına geldiği zaman doğa, bunu insanlar yapmasa da kendisi yapıyor ve yapacak. Dünya beş defa yok oluş yaşadı. Şimdi altıncısı insan eliyle yolda.. Sanırım bizim kadim kültürümüzün atasözü bunu en iyi açıklıyor. “Su akar yolunu bulur..”
 

24.06.2025