Felaketler yakamızı bir türlü bırakmıyor.

Bir maden faciası oluyor, 40-50 insanımız hayatını yitiriyor.

Bir deprem oluyor 10 vilayetimiz yerle bir olmuş.

Onca insanımız hala toprağın altında.

Bu da yetmezmiş gibi üzerine bir de sel felaketi.

Bakalım arkasından daha neler gelecek, onu da bilebilmiş değiliz.

Adıyaman Deprem bölgesinde depremzedeleri kurtarmaya gelen Hollanda Arama Kurtarma Ekibinden bir zat şöyle demiş:

"Siz Tanrı'yı bu kadar kızdıracak ne yaptınız? "

Bizimkiler de mal bulmuş mağrip gibi hemen atlayıveriyor.

“Asrın felaketi“

“Asrın yağmuru“

Yahut da “Kaderi ilahi“

Halbuki Tanrı da Yunus suresi 44. Ayet de şöyle buyuruyor ;

“Gerçek şu ki Allah insanlara zerrece kötülük etmez, fakat insanlar kendilerine kötülük ediyorlar.“

Bu ülkede orman yangınları dersen başlı başına bir bela olmuş.

İnsanların barınmaları için yapılan ve depreme dayanıklı diye satılan evler kağıt gibi çöküvermiş.

İnsanların istifade etmesi için yapılan köprülü kavşak,

Adeta insanların canını alan bir ölüm makinesi haline gelmiş.

18 can kaybı,

2000 kadar evde hasar,

Onca malda ziyan,

Depremzedelerin çadırları oturulamaz durumda.

Sebeplerine baktığımız zaman:

Orman yangınlarında uçaklar bakımsızlıktan çürümüş.

Madenlerde havalandırmalar çalışmıyor, işçileri içeri koymayın demişler.

Onca uzmanın ve Sayıştay’ın raporlarına rağmen insanları yerin altına gömmüşüz.

Göl yatağını kurutup, hava alanı yapmışız.

Uzmanların ve Türk Hava Kuvvetlerinin onca yapılamaz raporuna rağmen.

Uzmanların bu derelerin taşacağı ve zararlı olacağı yolunda raporları var.

290 Binden fazla konuta İmar affı diyerek, çürük binalara sağlam raporu vermişiz.

Ancak kimse bu raporları dikkate almamış.

İşin içinden sıyrılmak için suçu bir de ‘Yaradan’a atmışız.

Dere yatağına yapılan evler su baskınına maruz kalmış.

Köprü tam bir hilkat garibesi.

Planlı programlı bir yatırım yok.

Uzmanların ikaz ettiği konuların dikkate alındığı yok,

Ondan sonra da “Asrın seli“ , “Asrın depremi” gibi bahanelerle işi Tanrının üzerine atmışız.

Hem, dere yatağına ev yapma, bir gün dere arkını bulur diyeceksin,

Sonra da törenler eşliğinde, onca para harcayarak usulüne uygun olmayan bir yapı yapacaksın.

Olaylardan ders alabilmiş değiliz.

Yaradan sürekli olarak insanları uyarıyor.

Aklınızı başınıza alın.

Ama aklını başına alan yok.

Ortada hala, yalan, dolan, palavra atanlar var.

Hala partizanlık yapanlar var.

Hala ayırımcılık yapanlar var.

Onların etrafında da şakşakçılar var.

Sonra da kalk:

“Yaradan bu felaketleri sadece Müslümanlara mı veriyor” gibi bir vahamete kapıl..

Japonya’da 9 şiddetinde deprem oluyor.

Ne binalarda hasar var,

Ne de insanlarında bir zarar var.

Çünkü adamlar işini sağlam yapıyor.

Tıpkı Mehmet Akif’in dediği gibi;

Adamların inancı bizim işimiz gibi,

Adamların işi, bizim inancımız gibi.

Bütün olanlardan ders almış değiliz.

Hala da almaya niyetimiz yok.

Bu belalar böyle giderse artarak devam edecektir.

Çünkü Yaradan yine Kur’an Yunus suresi 100. Ayetinde;

“Aklını kullanmayanın başına bela yağdırırım“ buyuruyor.

Sen bu ikazlara rağmen işini düzgün yapma,

Sonra da beceriksizliğini örtmek için kabahati Tanrıya yükle.

Bu ikazlara dikkat etmediğimiz sürece,

Aklımızı başkasına kiraya verdiğimiz sürece,

Ne Yaradan’ın tokadı başımızdan eksik olun,

Ne de gözümüzüm yaşı eksik olur.

Bu kadar yanlış yapan insanların hala peşinden gitmek niye;

Akıllandık mı Akıllanmadık mı?

Seçimde sonucu hep beraber göreceğiz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.