Yerel seçimlere birkaç gün kala ben kim kazanacak şeklinde değil, ama farklı bir açıdan değerlendirme yapacağım.

Aklımın erdiği günden bugüne kadar birçok seçim gördüm. Bunun bir kısmı oy verme hakkımın olmadığı, bir kısmı ise bizzat seçmen olarak katıldığım seçimlerdi.

Malumunuz Türkiye’nin aslında sorunu geçim olmasına rağmen, seçim hep öne geçmiştir. Her şeyin çözümü seçim vaatlerine ve seçim sonrasına dayanır. Bir sorun varsa seçimden sonra mutlaka çözülecektir. Ancak hiçbir sorun çözülmediği halde, halk ne hikmetse kendisine verilen bu vaatleri unutur ve gider aynı siyasi partiye seçimde yine oy verir. İşte asıl bizi gelişmiş ülkelerden ayıran budur. Gelişmiş ülkelerde halk, vaatlerinde başarısız olan siyasetçiye mutlaka bir fatura çıkarır.

Benim Türkiye’de hatırladığım seçim vaatlerinin sadece yüzde onu bile gerçekleşmiş olsa, İskandinav ülkelerini kıskandıracak bir refah düzeyine ulaşmamız gerekirdi.

Bir de Türkiye’deki seçimlerde hiçbir siyasi parti kaybetmez. Hepsinin seçim sonrası açıklamalarını okuduğunuzda hepsinin başarılı olduğunu anlarsınız. Anlaşılamayan ise bütün siyasetçiler kazanırken, halkın neden kaybettiğidir?

YSK’nın ifadesiyle, 31 Mart 2019’da yapılacak olan “Mahalli İdareler Genel Seçimi”ne, Cumhur İttifakı’na göre, ciddi bir beka sorunuyla karşılaşma riskiyle giriyoruz. Eğer “Mahalli İdareler Genel Seçimi”ni, Cumhur İttifakı kazanamazsa, Türkiye nasıl bir beka sorunuyla karşılaşacak, Erdoğan ve Bahçeli henüz bunu açıklamış değiller.. Son iki günde de açıklama yaparlar mı, sanmıyorum.

Ancak asıl önemli olan, toplumda ortaya çıkan kutuplaşmadır. Cumhurbaşkanının 24 Haziran seçimleriyle, stasünün değişmesinden sonra görüldü ki, bu makamın artık tarafsızlığı kalmadı. Muhalefetin adayları, karşılarındaki diğer belediye başkan adaylarıyla değil, Cumhur İttifakı olarak adlandırılan, iktidar partisi, yandaşı MHP ve devletin başı olan Cumhurbaşkanıyla yarışıyor. Üstelik bu yarışta karşılarında bütün devlet imkanları ve yandaş dev bir medya gücü var.

İktidarın adaylarının kim olduklarının ise hiçbir önemi yok. Yerel seçimin yapıldığı bölgedeki halkın içinden gelen değil, yukarıdan atanan adaylar söz konusu. Belediye başkan adayı oldukları yerden olmadıkları gibi, aday oldukları bölgeyi de tanımıyorlar. Cumhur ittifakının İzmir adayı fonda Yunan Sakız adası bulunan afişle poz verirken, Ege’de ki adalarımıza sahip çıkılamaması da ayrı bir trajikomik olay olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul’da seçilirse ulaşım sorununu çözeceğini vaat eden Binali Bey, geçmişte başbakan ve ulaştırma bakanı olarak görev yaptığını unutuyor mu acaba?

İş bununla da bitmiyor, muhalefetin adaylarından bazıları, diyelim ki bir bölgede seçimi kazandılar, asıl sorun bundan sonra başlayacak. Bunu en yetkili ağız olan Cumhurbaşkanı söylüyor; kendilerinden olmayan adaylarla hükümetin uyum içinde çalışma imkânı yok, ayrıca hepsi potansiyel suçlu muamelesi görüp, GBT’den geçirilecekler.. Halka hizmet etmek için aday olan ve demokratik bir yarış içerisine girerek, halkın oyuyla seçilecek muhalefet belediye başkan adaylarını bekleyen akibet, cumhurbaşkanı makamında bulunan kişi tarafından böyle ifade ediliyor.

Cumhurbaşkanı ve hükümet destekli, cumhur adayı her imkândan faydalanırken, muhalefet adayları tehdit ve kısıtlamalar altında seçime giriyor. En önemlisi de Erdoğan kendisi eleştirildiğinde cumhurbaşkanı olurken, kendisi eleştirirken AKP lideri oluyor. Cumhurbaşkanı meydanlarda dolaşıp, kendi adayları için oy isterken, muhalefet adaylarına karşı savcılar göreve çağırılıyor, tehditler savruluyor bunun adı da demokrasi oluyor.

Ülke bir yerel seçime giderken, sefa sorunundan evrilmiş, beka sorunu diye yutturulmaya çalışılan bir söylemi dinliyor. Siyasette olması gereken zekâ ürünü ince espri ve eleştirilerin yerini, hakaret ve tehdit kelimeleri almış durumda. Ben siyasetteki bu yeni dile, “SİYASİ PROMAGANDA” diyorum. Böyle bir dilin ülkemiz için asla faydalı olmadığını ve ülkeyi kutuplaşmaya götürdüğünü düşünüyor ve görüyorum. İşte Erdoğan ve Bahçeli’nin açıklayamadığı asıl beka sorununu da burada görüyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.