Zorlu PSM´de ´Dijital Sahne´ Oyunları

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Zorlu PSM, ´Dijital Sahne´ başlığı altında, İbrahim Çiçek´in uyarlayıp yönettiği, çekimlerini ustalıklı bir sinema diliyle Gizem Kızıl´ın, dekor ve kostüm tasarımını Ceyda Balaban´ın üstlendiği klasik tiyatronun kült metinlerine çağcıl bakış getiren ilginç bir çevrimiçi kısa oyun dizisini Zorlu PSM YouTube kanalı üzerinden ücretsiz olarak yayınlıyor. Geçen haftalarda, bu çalışmaların ilk üçünden söz etmiştim. Kaldığım yerden devam ediyorum.

Dijital Sahne IV: Antigone

Bireysel özgürlüğe inanan kahramanının, yasalar inançları ile çatıştığında otoriteye başkaldırışını ele alan tragedyasında Sofokles, bilmeden öz babasını öldürerek öz annesi İocaste ile evlenip Thebai’ye kral olan Oidipus’un ensest ürünü dört çocuğunun en küçüğü Antigone’nin öyküsünü anlatır. Ensest ortaya çıktığında kendi gözlerini oyan, oğulları Eteokles ile Polineikes tarafından Thebai’den kovulan Oidipus’u terk etmeyen Antigone, babasının ölümünden sonra Thebai’ye döndüğünde abilerinin iktidar kavgasında birbirlerini öldürdüklerini, dayıları Kreon’un Thebai kralı olduğunu öğrenir. Eteokles’e görkemli bir cenaze töreni yapılmasını emreden Kreon kenti kuşatmış olan Polineikes’inse gömülmesini yasaklar. Ölüleri gömmenin kutsal bir görev olduğuna inanan Antigone gece yarısı Polineikes’in bedenin toprakla örter. Kreon onu diri diri mezara gömülmeye mahkûm edince Antigone kendini asar; nişanlısı, Kreon’un oğlu Hemon intihar eder, oğlunun acısına dayanamayan anne de kendini öldürür.

İbrahim Çiçek uyarlamasında Thebai’nin mutlak hâkimi Kreon ile Antigone’nin hesaplaşma sahnesini ele alır. Çiçek, iktidarla inanç ve sağduyu çarpıştığında, iktidarın yasaklayan, kurallarını dayatmak amacıyla şiddetten ve zorlamadan çekinmeyen gücünü, toplumun erkek egemen bakış açısı olarak yansıtır. Bu bağlamda İbrahim’in Kreon’u, kendi koyduğu kanunları çiğneyemediği için yeğenini istemese de ölüme yollamak zorunda kalan muktedirden çok, kadına asla boyun eğmemek için onu öldürmekten zerre kadar suçluluk duymayan birçok Türk erkeğine daha yakındır. Bu yorumunda da kadından yana olan Çiçek, asıl güçlünün oyunun tavizsiz Antigone’si olduğunu belirgin şekilde açığa çıkarır.

Songül Öden duru, yalın ve sesini yükselmeden haklılığını haykırabilen müthiş başarılı bir Antigone yorumlar. Güven Murat Akpınar’ın sanki Kreon’un mutlak hâkimiyetine inanmazmış gibi, aşırı beden hareketleri, bol kafa ve parmak sallamalarıyla gücünü yansıtmaya çalışmasını biraz yadırgadım. Yine de İbrahim’in ayrıksı yorumu ve Songül Öden’in dört dörtlük performansı için izlenmeyi hak eden çok ilginç bir çalışma.

Dijital Sahne V: Romeo & Juliet

Shakespeare’in, aileleri arasındaki kan davasın yüzünden, ilk karşılaştıkları anda birbirine vurulan 15 yaşlarında iki gencin destansı aşklarının trajik şekilde sonuçlanmasının anlatan ‘Romeo & Juliet’i,  tiyatro tarihinin en çok sahnelenmiş, en ünlü romantik tragedyasıdır.

İbrahim Çiçek, defalarca sahneye ve sinemaya aktarılmış, klasik yorumlarının yanında çağcıl (Romeo + Juliet), hatta müzikal (West Side Story) uyarlamaları yapılmış oyunu günümüz bakış açısıyla, çok farklı bir anlatım diliyle sunuyor. Oyunun kilit sahnesine, iki masum aşığın ilk kez birbirlerine içlerini döktüğü ünlü balkon sahnesine odaklanan Çiçek, Romeo ile Juliet’in imkânsız aşkını, imkânsızlıkların aşıldığı ya da en azından denendiği bir dünyada, tutkunun ne kadar değerli olduğunu da öne çıkararak anlatıyor. Ancak, Shakespeare’in romantik metnine neredeyse bire bir sadık kalırken, büyük ustalıkla öyküyü hem zamansal, hem duygusal, hem karakteriyel olarak tersyüz etmeyi başarıyor.

Romeo, Zorlu PSM’nin çok katlı dış fuaye mekânlarındaki etkileyici çekimlerle verilmiş bir soygun sonrası sahnesinin ardından Juliet’in dev bir mehtabı izlediği demir merdivenli balkona ulaşır. Artık, ne çete mensubu hafif bıçkın Romeo, ne de tüm çekiciliğini ortaya çıkaran inanılmaz seksi elbisesiyle Juliet birer masum yeniyetme değildirler. İlişkileri hem tutkulu, hem müthiş erotiktir, hem de günümüzün tüm ilişkileri gibi az biraz çıkara da dayalıdır. Günümüzün dünyasında ilişkinin gelişimi ve yönetimi artık gerçek ‘güçlü cins’ olan kadının eline geçmiştir.

Miray Daner ve Kerem Arslanoğlu ikilisinin dört dörtlük oyunculukları bu klasik aşk öyküsüne getirilen aykırı yorumu daha da pekiştirir. Yine de bu oyunun asıl yıldızı, metne ve olaylara bu derecede sadık kalarak, bu kadar taban tabana zıt bir yoruma ulaşabilen İbrahim Çiçek’tir.

Dijital Sahne VI: 12.Gece

 

Shakespeare’in en eğlenceli, şaşırtıcı ve kışkırtıcı komedilerinden ‘12.Gece’ adını, büyük olasılıkla yazıldığı dönemde kutlanan Noel'in Onikinci Günü şenliklerinden alır. Aşkın anlamı ve anlamsızlığı, kader ve kısmet, özlemler ve gerçekler, oyun ve oyunbozanlık, inanç ve yanılgı; aldatma, aldanma ve kendini kandırma; ne aradığını bilmeyen, kendini tanımayan, yanlış idealler peşinde koşan insanoğlunun kaderi gibi konuları hınzır bir mizah duygusuyla irdeleyen bu oyunda, aynen her şeyin tepetaklak ve tersyüz olduğu Noel'in Onikinci Günü şenliklerinde olduğu gibi, toplumsal sınıflandırma, kadın erkek ayrımı altüst olur, alışılageldik cinsel farklılıklar yıkılır. İçinden çıkılması güç, absürt bir aşk üçgeninin etrafında gelişen 12.Gece’de, gemi kazasından sağ kurtulan ikiz kardeşler Viola ve Sebastian birbirlerini öldü sanıp ayrı düşerler. Viola, hizmetine girebilmek için erkek kılığına girdiği Illyria dükü Orsino'ya, Orsino kardeşinin ve babasının yasını tuttuğu için her talibini geri çeviren güzel Olivia’ya, Olivia da erkek sandığı, Orsini’nin kendi adına kur yapmak için gönderdiği kılık değiştirmiş Viola’ya aşık olur. Her şey tatlıya bağlanmadan önce, soytarı Feste’nin her şeye burnunu sokmasıyla tutucu hizmetkar Malvolio'ya oynanan şamatalı oyun olayları daha da kızıştırır.

İbrahim Çiçek, Viola’nın kılık değiştirerek Cesario’ya dönüştüğü giriş sekansında tüm geçmişi ustaca özetledikten sonra Cesario’nun Orsini adına Olivia’yı ikna etmeye çalıştığı sahneye geçer. Sağlam bir toplum eleştirisi eşliğinde davranış kavramının sorgulanmasını Ceren Moray ve Merve Dizdar, dört dörtlük birer yorumla aktarırlar Tiyatro eğitimi almış olmasına karşın ilk kez sahnede izlediğim Ceren Moray, kadının içindeki erkeği ya da erkeğin içindeki kadını keyifle içselleştirirken, Olivia’nın Orsini’yi her reddedişinde sevincini ustalıkla yansıtıyor. Yine İbrahim’in yönettiği ‘Yutmak’da canlandırdığı kadın vücudunda bir erkek karakteriyle bir iki yıl önce bütün tiyatro ödüllerini bileğinin hakkıyla toplamış olan Dizdar, o erkeksi yorumun acısını çıkarırcasına müthiş güzel ve çekici bir Olivia’ya dönüşmüş. Güçlü kararlılığının gönlünü çelen erkeğin karşısında eriyişini başarıyla yansıtıyor.

Etkileyici bir uyarlamanın keyifli bir yorumu.

Dijital Sahne VII: Hırçın Kız

Daha önce de belirtmiş olduğum gibi, ait olduğu erkek egemen dönemin bireyi olarak Shakespeare’in kadına bakışı, içinde yaşadığı toplumunkinden pek farklı değildir. Bizde

‘Hırçın Kız’ olarak oynanan ‘The Taming of the Shrew / Cadalozun Evcilleştirilmesi’, adlı komedisi bu görüşün en belirgin örneğidir. Güzel, görgülü ve kibar Bianca ile evlenebilmek için, babasının önce çekilmez ve ağzı bozuk kızı Katharina’nın koca bulması şartını yerine getirmek isteyen Bianca’nın taliplerinin Verona’lı Petruchio’dan medet ummasının ve zorla Katharina ile evlenen Petruchio’nun köpek terbiye edercesine karısını ‘yola getirmesi’ kadını küçümseyen, hor gören ve aşağılayan bir metindir.

İbrahim Çiçek, uyarlamasını iki bölüme ayırmış. “Tanımadığınız, tanışmadığınız veya tanımak için çabalamadığınız birinin hayatında ne kadar söz sahibi olabiliriz” konusunu odağına alan ilk bölümde, kimyaları müthiş uyuşan Birce Akalay ve Serkan Altunorak, Katharina ile Petruchio’nun tanışmalarına ve neredeyse döğüşe dönen ilk kavgalarına olağanüstü ustalıklı bir yorum getiriyorlar.

Ama İbrahim’in asıl sürprizi, kendi yazarak metne başarıyla yedirdiği final. Birce Akalay’ın duyarlı, ama müthiş kontrollü oyunculuğunun daha da etkileyici kıldığı tokat gibi monolog, “çok eski bir hikâye bu” diye başlayıp, büyük bir sükûnetle kadının ikincilleştirilmesinden, aşağılanmasından söz ediyor ve “Kabul etmiyorum. Biz artık kabul etmiyoruz” diye sona eriyor. Bu benzersiz sekans oyunun, belki de tüm dizinin doruk noktası.

Bu dizinin son bölümlerinden başka bir yazıda söz etmek üzere, hepinize sağ ve sağlıklı seyirler dilerim.

(Şalom)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.