Bir güvercin her gün bir kilisenin bahçesindeki havuza konar.

Orada bulunan şaraptan içermiş. Sonra da çanın üzerine çıkar oraya da bir güzel pislermiş.

Bunu gören papaz:

“Müslüman olsan şarap içmezsin. Hristiyan olsan çana s.çmazsın “ der.

İnsanın doğasında inanç vardır.

İnsan birisine inanmak zorundadır.

Çünkü Yaradan “ Ben sizi bana ibadet edesiniz diye yarattım “ buyurur.

Bu görevi yerine getirirken de sağa sola sapmadan,

İnandığı dinin kurallarını yerine getirerek,

İhlaslı ve imanlı bir şekilde yerine getirmelidir.

Şimdi diyeceksiniz ki,

Bu kadar imanla donanmış bir millet bu kadar nasıl bozulmuş olabilir.

Görünen o ki,

Ya inançlarımızda bir yanlışlık var,

Ya da düşüncelerimizde bir eksiklik var.

Herkes birbirini ütmenin hevesinde.

Etrafımızda o kadar çok var ki!

Tıpkı bir deve misali.

Neremiz doğru ki diyesimiz geliyor.

En aşağıdan en yukarıya kadar zincirleme gidiyor.

Halimizi şu kıssa ne güzel anlatıyor.

Kralın biri taht odasında otururken, pencereden sesler gelmiş;

''güzel elmalarım vaaaaaar!''

Bakmış, yaşlı birisi, at arabasında elma satıyor. Etrafında müşteriler.

Kralın canı çekmiş ve baş vezirini çağırmış;

  • Al sana beş altın, koş bana elma al.

Baş vezir, vezirlerden birisini çağırmış;

  • Al sana dört altın, koş elma al.

Vezir saray görevlilerinden birisini çağırmış;

  • Al sana üç altın, koş elma al.

Saray görevlisi muhafız komutanını çağırmış;

  • Al sana iki altın, koş elma al.

Komutan nöbetçiyi çağırmış;

  • Al sana bir altın, koş elma al.

Nöbetçi çıkmış yaşlı ihtiyarı yakasından tutmuş ve

  • Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası han mı, yoksa saray mı? Defol buradan. Arabana da elmalara da el koyuyorum.

Nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş;

  • İşte şef, iyi dalavere çevirdim. Bir altına yarım araba elma.

Komutan saray görevlisine dönmüş;

  • İşte, iki altına bir çuval elma.

Saray görevlisi vezire dönmüş;

  • İşte, üç altına bir torba elma.

Vezir, baş vezire dönmüş;

  • İşte, dört altına yarım torba elma.

Baş vezir kralın huzuruna çıkmış;

  • İşte kralım, emrettiğiniz gibi. Buyurun, beş elma.

Kral oturmuş taht odasında ve düşünmüş; "Beş elma-beş altın. Bir elma-bir altın ve halk elmalara hücum ediyor. Demek ki vatandaşın durumu çok iyi… O halde vergileri hemen artırmak lazım.”

Yapılan bütün sahtekârlıklar halkın durumunu iyi göstermek üzerine kurulmuş demek ki.

Buna benzer mücerred bir örneği de benim yakınım yaşamış.

Bu yakınım 3 harfli marketler zincirinin birine giriyor.

6.94 TL tutarında limon alıyor. Karşılığında 10 TL uzatıyor.

Kasiyer kendisine fişini kesip veriyor.

Alınan para 100 TL verilen para üstü de 94.06

Ama kasiyer 4 TL veriyor.

Yakınım sen muhasebecisin diye bana soruyor.

Bu ne demek şimdi?

Siz olsaydınız bu soruya nasıl cevap verirdiniz bilmem.

Herkes halktan bir şeyler koparırken, birileri de onlardan koparıyor.

Ama yanlış yapan herkes mutlaka şu cümleyi kurmuştur:

Şeytana uyduk bir kere

Halbuki şeytan hiç öyle demiyor. Kaf suresi 27. Ayette :

“ Arkadaşı (olan şeytan) der ki: ‘Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi’.”

Demek ki şeytanın adı çıkmış.

Demek ki şeytan insanın içinde.

Sahi biz hangi inancın insanlarıyız

Kimlere tabiyiz.

Müslüman olduğunu söyleyen bir toplumda herkes birbirinden götürüyorsa,

Bu toplum nereye gidiyor !

Ad kavmi,

Lut kavmi,

Nuh kavmi,

Semud kavmi,

Bunlara ne olmuştu.

Hiç düşündük mü?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.