Ve şarkılar sustu… Sana hicran kaldı, ölçüsüz, sınırsız, adsız. Adını koydurmadılar,  Oysa sana bıraksalardı dünyayı satın alırdın. Yiğitçe değildi savaş kalleşçeydi. Bilmezdin ki sana göre değildi hiç.

Bir sabah uyanmak istedin. Hayır, rüyanda kalsın dediler, kabuslara mahkum ettiler.

Güzellikler yaşanmalı dedin. Riyayı seç dediler.

Bu yüzden Ona ulaşmanın yolları zehir zemberek oldu. Adı yok tadı yok bir hayata mahkum edildin. Kutuplara gizlendin, biri yaktı, biri dondurdu. Yaşamak mahpushanen oldu, çilehanen. Döndün bir yara, döndün bir acı. Alıp başını gitmek, kutuptan öte nere, çare yok, kaçmak çözüm değil, var git, yol aynı yara aynı kanar. Koy yastığa başını diken olur batar. 

Bilmezler ki, görmezler ki, acımazlar ki. Bilseler, görseler, acısalar gül olurdu diken yerine, siyah da beyaz olurdu. Keder hiç olmazdı, gözyaşı ise henüz keşfedilmemiş, Babil kraliçesinin altın küpünde.. Kan ne? Kılıç ne? Tüfek ne?

İsyan anlamsız. Bak bir küçük kayık, soyulmuş dökülmüş çehresiyle  yol almakta deliren denize inat. Yolcusuz, sakince. Kendisiyle yalnız

Sen, 'ya hep ya hiç' diyorsun ya olmuyor öyle.

-Riyalı olmalı, kalleşçe olmalı, üzülmeli, yaralanmalısın hatta pençe pençe. Kan olmalı kan, vahşet muhteşem Yaşasın vahşet, hoş geldin acı, merhaba hüzün.. Çoktan çizdiler resmi.

Gülmelisin, kelebekler gibi uçmalısın. Çiçeği kuşu sevmelisin. Sevdalanmalısın bir güzele, şarkılar söylemelisin. İstemezler. 

Aşkı şarkılara dökmemelisin, şiirler yazmamalısın, senin savaşın hırs olmalı, kazandıkça garipleşmelisin, ezmelisin. Seni gören acı veren gücüne hayran olmalı. Yiğit şiirli olmaz, şarkılı olmaz,  gülmez, acizliktir. Bir gülü koklamak, uğrunda çarpıntıya uğramak, yolunu, dilini gözlemek haşa. Yiğit kılıç olmalı; keskin.. Yiğit ele başka kendine başka olmalı. Cürmü mirastır. Hep kış gibi olmalı yaz olmaz... dediler hep kulağına.

Geçer misin bunlardan?

Bir çiçek uğruna dalgalanan denize, esen rüzgara, fırtınaya, ayaza direnebilir misin? Kardelen misali; Karanlığı itip elinin tersiyle renkleri sunabilir misin?.. Asırlarca kitap yazmış, uğruna kitap yazılmışlardan olabilir misin? Sevda uğruna yollara düşmüş Mecnun, Ferhat’ı kendinle bir sayabilir misin? Aynı gökyüzü altında çimeni, çiçeği, dağları, çölleri, hatta yaşanmamış yılları bir potada eritip bir resimde nakışlar mısın? Gönlünün sesini dinleyip şarkılar dillendirebilir misin? Yoksa sana öğretilen 'yiğitlik' adına yiğitliği harcar mısın?

Hadi rüzgar essin, fırtına çoşsun, yaprak dal titresin bir güzele ad koymaksa koy gitsin. Hadi tersine döndür, sevda şarkıları içinde kalmasın. Sana dayatılana inat, asırlarca, söyle dillendir adını koy “Sevda”, “Sevdam” de. 

 Altın tepsi ile sunmazlar sana. İnandın mı 'yiğidim' teranelerine.. Silah güçmüş ha!..

Baharı bekleme! Kış da yaz da sonbahar da bahardır gönlün baharsa.. Korkma! Acı çekmekse hep vardı. Hep var olacak birileri adına. Kaderin keder olacaksa dur diyemezsin elbet. Yaşamadan bilir misin? 

Yaşanacak ne varsa kabullenip güzellikler adına ve dürüstse kavgan, yiğit sensin.

Bolu Beyi olmaksa niyetin durma sil geç gönlünü.

Desen  ki; 'es rüzgar, yağ yağmur, çıldır deniz, attım silahlarımı ve gönlümün yiğitliğine soyunuyorum. Her güzelliğe eş, her acıya bedel sevdayı seçiyorum..' 

Bak 'karakış da bahar' tam da buydu; Sevdayı seçmek..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.