Bu defa da asgari ücret komisyonu toplanıyor. Yine çaylar, çorbalar, dilek ve temenniler..

Görüşüyorlar güya, ortada bir şey yok ve toplantıları bitiyor.

Tekrar toplanıyorlar. Herhangi bir rakam bile telaffuz etmeden toplantı ileri bir tarihe erteleniyor.

Yarım yapılan EYT uygulaması da öyle.. Seçim öncesindeyiz fakat henüz var da denmiyor yok da... Yani "ne kızı veriyorlar ne de dünürcüyü küstürüyorlar"..

Emekli maaş zamları da aynı.. “Vay şöyleydi vay böyleydi” hikâyeleri yandaş kanallarda aylardır devam ediyor. Yılan hikâyesine döndü mübarek..

Memur maaşları.. Ast üst yani kıdem dengesini bozduğu gibi iş barışını da allak bullak etti. O da bekliyor.

Can Atalay çıkacak mı çıkmayacak mı?

Yargıtay mı üstün Anayasa Mahkemesi mi?.. Yoksa TBMM'mi üstün, halen belli değil. Bilgi yarışmasında böyle bir soru çıksa vay yarışmacının hâline. O konu da bekliyor..

Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu bir vatandaşımızı trafik kazasında öldürüyor. Trafik memurlarının raporuna göre serbest kalıyor. Bir kamera çıkıyor ortaya, tekrar bir rapor daha yapılıyor. İBB’nin daha ayrıntılı bir kamerası daha çıkıyor ve yeni bir rapor daha... Somalili bu arada kayıp. Yurtdışı yasağı çıkartıyorlar, o akıllım da Somali yasak diye Abu Dabi’ye gidiyor. O da beklemede.

Bir kulüp başkanı sahaya iniyor Hakemi yumrukluyor. Orada da ciddi bir güvenlik zafiyeti ortaya çıkıyor. Diğer kulüp başkanı hakemin kararını beğenmeyip takımı müsabakadan çekiyor. TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi istifa etmesi gerekirken görevine devam ediyor. TFF’nin bağımsız bir kuruluş olmasına rağmen görevden alınmasını bekliyor.

Açlık, hayat pahalılığı, işsizlik, kiracı ev sahibi kavgaları konuları beklemedeyken, 21 Arap ülkesini bir araya getirme ve Gazze’deki kardeşlerimize yapılan zulmü dünyaya gösterme çabasındayız. Olalım tabii de Gazze’de cinayetler sürüyor, Gazzeliler zulüm altında ezilmeye devam ediyor. Biz de üstümüzü başımızı yırtıyoruz. Sonuç, bekleyelim bakalım..

Daha da var ama şu anda aklıma gelenler bunlar.

Velhasıl bunların hepsi yetki verdiğimiz bir kişinin iki dudağından çıkacak karara bakıyor.

Şimdi soruyorum;

Bir kişi bu kadar derdi taşıyabilir mi?

Bizim o verdiğimiz yetki bir insana ağır gelmiyor mu?..

Ortağı var” diyeceksiniz.

Evet var ama O da bir kere deprem bölgesine gitti, “iki keklik bir kayada ötüyor, benim derdim bana yetiyor..” dedi, bir daha da bu konulara neredeyse seslenmedi.. Kekliğe ne oldu onu da bilemiyorum. Bu ülke mücadelesinde insan olarak ne zaman uyku uyuyacak, ne zaman dinlenecek zor. Yeri geliyor muhalefetin yerine bile muhalefetlik yapıyor. Allah kuvvet versin, yardımcısı olsun, ne diyelim?

Bizler de yardımcı olmalıyız Onlara.

Nasıl mı?

Mesela hiçbir şeye ses etmeyelim, sorgulamayalım, tepki göstermeyelim, tüm hayat şartlarına sabredelim.. Sabredelim ve  seyredelim.. Hatta kuzu kuzu vatandaşlar olalım ve Mart ayında gidip sessizce oylarımızı kullanalım. Bu devlet, bu vatan bizim, değil mi?..

Sessiz sinema gibi olsun her yer!..

En iyi dileklerimle..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.