Türk siyasi hayatında alışılagelmiş bir sahne daha yaşanıyor. Halen Cezaevinde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında, (belki de kendisinin dahi bilemediği birileri tarafından) hem ülke gündeminde süreklilik kazansın, hem de dünya gündemine ulaşsın diye çaba harcanıyor. Demirtaş hakkında basında öne itilen haberlere bakılınca ve özellikle cezaevi sürecinin esasen bir "mazlum yaratma" görüntüsü birlikte düşünülünce, insanın aklına başka birşey gelmiyor.

Selahattin Demirtaş, Türkiye'nin yakın geleceğinde öne çıkartılacak 'devlet yöneticisi' çizgisine hazırlanıyor.

Hazırlanıyor mu ?

Evet bal gibi hazırlanıyor.

Adamın adı şaşırtıcı bir şekilde "NOBEL ÖDÜLÜNE ADAY YAPILMASI" gibi sıradışı bir çizgiye çıkartılıyor. Üfleniyor ve etkinlik çıtası yükseltiliyor.

Euronews'te yayınlanan bir habere bakın;

"..Demirtaş ve Kavala Nobel Barış Ödülü'ne aday önerildi.

Türkiye'de cezaevinde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Anadolu Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala Nobel Barış Ödülü'ne aday olarak önerildi.

İsveç Sosyal Demokratlar Partisi milletvekili Thomas Hammarberg'ın Demirtaş’ı aday olarak önerdiği belirtiliyor. Kavala da geçtiğimiz ay bu listeye eklendi. Norveç Nobel Komitesi'nin aday başvurusu süreci 1 Şubat'ta sona ermişti. İki ismin aday listesine girip giremeyeceği şubat-mart ayları içerisinde değerlendirilecek. Barış Ödülü sahipleri ise ekim ayında ilan edilecek../.."

...

Olağanüstü saz çaldı, "uluslararası düzeyde besteler" yaptı ve dünya ülkelerinin bu yönden dikkatini çekti desem, böyle bir olağanüstü yeteneği, tanınmış eseri ve gelişmesi yok..

Avukattır ya, uluslararası düzeyde bir "hukuk kuramı" üretti, hukuk dünyasının önünü açtı desem, böyle bir çalışması, kuramı ya da eseri de yok..       

Ya da Mehmetçikle, dağdaki teröristleri bir araya getirip, "sizler kardeşsiniz savaşmayın, kucaklaşın" falan dedi de bizler mi duymadık ?.. Olur ya.. Ancak böyle birşey de olmadı sanırım, duyulan falan da yok..

Eee.. bu Selahattin Demirtaş işte.. Bildiğimiz PKK destekçisi, sistemle ve devletle arası barışık olmayan, nihayetinde etnik kökene dayalı marjinal bir partide siyasi geçmişi olmuş; kendi halinde bir sıradan siyasetçi..

Eh o zaman ben de "..Demirtaş Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi" diye öğrenince, dinlerim tabii ki o türküyü; 

"Düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü.."

...

HDP veya DBP üyeleri, milletvekilleri, belediye başkanları içerisinde neleri var ki, gerek kendi davasına hizmet, gerekse yüklendikleri faturaları, vizyon ve şöhretleri yönünden ağırlıkları Selahattin Demirtaş'ı on defa çizer geçer..

En basit ve son örneklerini vereyim, daha dün bizzat elimle hazırladığım bir taze haber metninden, hem de bayan örneklerinden;

"DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışnak hakkındaki 'terör örgütüne üye olmak ve örgütün propagandasını yapma' suçlarından, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonuçlandı. Tuncel 14 yıl 3 ay ve Kışnak ise 15 yıl hapis cezasıyla tecziye edildiler.."

Demek ki bu işler öyle hapise girmekle, ceza almakla falan olmuyor.. Birileriyle oluyor, dedim ya birileriyle..

...

Ve siyasetin ilahları sanki kur'a çektiler ve geleceğe dönük liderler kurgusunda "Selahattin Demirtaş" da dediler..

Zira sistemin bir bölümünde ciddi bir boşluk var; o da doldurulması gereken (kendi tabirleriyle) ÖNDER'lik kadrosu boşluğu..

Tabii ki son kullanım tarihi dolan eli kanlı Apo'dan boşalmış olan bir etnik önderlik kadrosudur söylemek istediğim..

Yakın gelecekte Selahattin Demirtaş'ı sazıyla birlikte hapisten çıkartacak, itirazlara dayalı yeni yargılamalar, kararlar ya da "AF" gibi konular yine gündeme gelir ve bu adam serbest kalırsa; aday gösterilmesi dahi yeterli bir reklam ve tanıtım atağı olmakla birlikte, "NOBEL ÖDÜLÜ" falan verilirse, samimi söylüyorum hiç de şaşırmam..

Zira o birileri görevlerini çok iyi yapıyorlar ve toplumların geleceklerini kurguladıkları gibi hazırlıyorlar..

...

Şimdiden geçmiş olsun sana Selahattin Demirtaş;

Takma kafana, belki de senin bile inanamayacağın bir rüzgar geliyor sırtına..

Ancak ben bir sade vatandaş olarak düşündüğümde, sana acıyorum biliyor musun ?

Düşünsene "iradesine ipotek konulmuş insanlar", hatta "raftaki kullanım sırasını bekleyen eşyalar" gibi yaşamak kolay olmasa gerek..

Ve umarım yanılıyorumdur; tabii bunu da yakın gelecek gösterecektir.

Burası Türkiye; bekleyecek, izleyecek ve göreceğiz..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.