Türkiye’nin etrafı boşaltılıyor.

Komşularımızla neden aramız açık?

Suriye ile Rusya’nın, ABD‘nin, Çin’in ve diğerlerinin arası iyi;

Mısır‘la Rusya, ABD, Çin ve diğerlerinin arası iyi;

Lübnan da öyle;

Nerede ise Ürdün de öyle;

Suudi Arabistan da öyle;

Libya‘da durum aynı;

Şapkamızı önümüze alıp düşünmenin muhasebe yapmanın zamanı geldi de geçiyor.

Bu da nasıl soru diyenlerinizin oldukça fazla olduğunu düşünüyorum.

Çünkü bu soruları sorma ihtiyacı hissetmeden bahsi geçen ülke yöneticilerini suçlamak kolay ve suçlamalarınızda da haklısınız ancak haklı olmanız meseleyi çözmüyor, bizim ve komşularımızın hiçbir işine yaramıyor.

Sorgulama yerine kolay yolu, suçlamayı, seçtik ve suçladık.

İyi de bahsettiğiniz ülkelerin yöneticileri kukla yöneticiler Türkiye’ye düşmanlık yapıyorlar.

Peki durum tam olarak böyle midir?

Mesela bahsi geçen ülkelerin halkları Türkiye’ye karşı nasıl hisler taşıyorlar, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve aydınlar kimin yanında?

Ayrıca onların bizim ülkemiz ve yönetimimiz hakkındaki düşünceleri, kanaatleri nedir; yanlış bilinen doğrular nelerdir diye sorguluyor muyuz?

Kendimize soruyor muyuz?

Komşularımızın ve bizim hatalarımız nedir?

Neyi noksan yapıyoruz?

Bahsi geçen ülkelerdeki yöneticiler “işbirlikçi” ABD ve Rusya “uşağı”. Aynen öyledir.

Ancak unutmayalım ki, Sayın Erdoğan’ın seçimlerde aday olması durumunda bahsi geçen ülkelerin liderlerine fark atarak seçimi açık ara önde kazanacağına dair beş on yıl önce bu ülkelerde anketler yapılmasının ve kanaatler sergilenmesinin üzerinden çok zaman geçmedi.

Yani halklar bize düşman değil hayrandır.

Araya giren kara kedileri defetmemiz zorunlu hâl almıştır.

Dün neden öyle idi bugün neden böyle?

Sonra bahsi geçen ülkeler bizim hem akraba topluluklarımız hem dindaşlarımız hem de bir asır önce o ülkeler Osmanlı Devleti’ne bağlı vilayetlerimiz değil miydi?

Hatırlayınız komşularımızla sıfır sorun diye yola çıkmadık mı?

Bir şeyler ters gidiyor.

Efendim FETÖ komşularımız ile aramızı açacak ne varsa yaptı!

Onu da bir noktaya kadar kabul edelim.

Hatta şu anda o ülkelerde okulları ve ticari faaliyetlerine devam ediyorlar bu da ilişkilerimize menfi tesir ediyor.

Mesela İsrail bölgede herhangi bir iş yapmadan önce Türkiye ne der demiyor muydu?

Türkiye’yi dikkate almıyor muydu?

Empati yapalım: Bir apartmanda oturuyorsunuz karşı komşunuz, yan komşunuz, alt komşunuz ve üst komşunuz ile aranız bozuk adeta düşman gibi görüyor, görülüyorsunuz.

Soruyorum şimdi:

Aynı asansöre nasıl bineceksiniz, aynı merdivenleri nasıl kullanacaksınız?

Hamaset bırakılmalı.

Şimdi bürokratlara soruyorum: siz ne iş yaparsınız?

ABD’li, Çinli, Rus ve diğer bürokratlar bahsi geçen komşularımız ile ilişki kuruyorlar. Komşularımızın bazıları ile akrabalık bağlarımız var, dindaşlarımız olan ülkelerde ALAN BOŞLUĞUNA fırsat verildi.

İlişkiler boşluk kabul etmez.

Neden yakın temas ile ülkelerde aramızı açmak isteyenlere, açanlara karşı tedbirler almadınız?

Neden üzerinize düşeni yapmıyorsunuz?

Diplomatlarımız, istihbarat elemanlarımız neden Türkiye lehine bir ortam meydana getirmiyorlar?

Türkiye’nin bölgede elini kolunu neden bağlıyorsunuz?

Başkalarını suçlamak kolay ve kolay yolu seçiyorsunuz.

ABD ve diğerleri kendi menfaatlerine ve hedeflerine uygun davranıyor.

Akdeniz’de Libya ile Mavi Vatan Anlaşması yaptık.

Bu çalışmaların Kaddafi yönetimde iken başladığını, tam anlaşma imza aşamasında iken Kaddafi‘nin devrildiğini, bu anlaşma çalışmalarını yürüten Deniz Kuvvetlerinin çok değerli vatanperver komutanları Emekli Amiral Deniz Kutluk gibi, Emekli Amiral Cem Gürdeniz gibi ve yine bazı subayların BALYOZ, Fetö, Kumpas harekâtı ile tutuklandığı hatta Libya’ya ABD müdahalesi sırasında FETÖ’cü subayların Libya’ya beş gemi gönderdiklerini yazıp söylüyorlar.

Ayrıca Mavi Vatan Projesi’nin hayata geçmesinde emeği ve gayreti olan muvazzaf subaylardan Amiral Dr. Cihat Yaycı gibi subaylarımıza teşekkürlerimizi ifade ederiz.

Mavi Vatan sınırlarımızın geri kalanında da gerekli çalışmaları yapacaklarından emin olmakla birlikte daha da gayret beklediğimizi vatandaş olarak ifade etmek isterim.

Katar’la yakınlaştık, Katar’ı yıkmaya kalkmadılar mı?

Türkiye elini çabuk tutmasaydı bugün Katar haritadan silinmişti.

Sudan’la anlaşma yaptık başına neler geldi? Devlet başkanı tutuklandı, ülkeyi böldüler.

Somali ile yakınlaştık başına gelenler malumlarınız.

O hâlde şimdi ne yapmalıyız?

Türkiye çok hazırlıklı ve gereğini Katar’da olduğu gibi zamanında yapmalı. Libya’ya asker göndermek de böyledir.

Umarım geç kalmamışızdır.

Türkiye‘nin sınırları komşularının istikrarının olduğu yerdir.

Onun için on binlerce kilometreden bölgeye müdahale eden ABD ve diğerlerine bakınız.

Zannedersiniz ki Suriye, Irak bizim değil de onların sınırı ve bunu olanca pişkinlikleri, yüzsüzlükleri ile söylüyorlar.

Türkiye‘nin ve komşularımızın lehine olabilecek iş yapmak zorundayız.

Ve onlara doğrusunu göstermek ve teşvik etmek zorundayız. Türkiye’nin birikimi ve geçmişi bunu emretmektedir.

Biz Türkiye’yiz.

Türk Milleti'yiz.

Mavi Vatan Projemizin hayata geçmesi ve Akdeniz’de komşu ülkelerin ve ülkemizin menfaatlerini korumamız için Libya ile yaptığımız Mavi Vatan Anlaşması’nın Mısır, Suriye, Lübnan hatta İsrail ile de yapmamız Türkiye’nin hem güvenliği hem menfaatinedir. Dünyanın gerek enerji gerek jeopolitiği açısında gereklidir.

Sisi, Esed, İsrail ile Akdeniz’de yapacağımız anlaşmalar bahsi geçen yönetici ve devletleri, yaptıklarını akladığımız anlamına gelmez.

Aksine Türkiye‘nin bölgede ve hatta dünyada olması gereken konuma ve güce ulaşmasını sağlayacaktır.

“Sisi ile bu denli karşı karşıya gelmeseydik belki Mursi ve İhvan mensuplarının idamlarının önüne geçilebilirdi” değerlendirmelerinde bulunanlar haklı olabilirler mi diye düşünmekte fayda var.

Velhasıl komşularımızla “sıfır sorun” iddiası bir yana görüşebilmeli, konuşabilmeli ve çözüm üretebilmeliyiz.

Komşularımızla, halkları ile sivil toplum kuruluşlarımız, yardım kuruluşlarımız zaten temas içindeler.

Bu temaslar değerlendirilmeli, halklar behemehal bilgilendirilip yönetimlere karşı uyanık olmaları konusunda uyarılmalı ve kardeş komşu ülkelerle nasıl birliktelik sağlanır hep birlikte adeta seferberlik ilan ederek çalışmaların içine girmeliyiz.

Yok efendim onlar Şii, yok efendim onlar şu, onlar bu demek sadece bir işe yarar: Bizi yalnızlığa mahkûm eder.

Sarı öküz hikayesi malumlarınızdır.

Sarı öküzü verirseniz ya da almalarına göz yumarsanız biliniz ki sıra size gelmiş demektir.

Türkiye mazlum milletlerin umudu, sığınacakları son limandır.

Türk Milleti'nin ise son sığınağı, son limanı aziz vatanımızdır.

Millet sağ olsun. Vatan sağ olsun.

Bu yazımı tam bitirmiştim ki, İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi örgütünün lideri ABD tarafından öldürüldü.

Bölgede zaten istikrar bir türlü sağlanamazken bir yenisi daha eklenmiş oldu.

Bölge kanlı çatışmalara gebedir.

Ne hazindir ki öldürülen de öldüren de Müslüman olduğunu iddia etmekte hatta yaptığı katliamları İslam için cihat olarak görmekteler.

Nasıl bir hezeyandır nasıl bir yanılgı, gaflet ve sonuç olarak da hıyanettir…

Ve sonra Allah’ın nusretini bekleyeceksiniz öyle mi?!

Siz kendinizi düzeltmeden, kendinize merhamet etmeden nasıl merhamet bekleyeceksiniz?

Gafletle birbirinize zalimlik yaparken başka düşmana ne hacet var?

İslam Toplulukları;

Mezhepçilik,

Tarikatçılık,

Irkçılık yaparak

MİKRO parçalara

Bölündü.

Yapılan ve

gelinen durum

İslami değil

Müslümanlık da bu değil!..

İhtilafları bir kenara bıkıp!

TEVHİD ile hareket etmez istek;

zalimler için kolay lokma olmaya,

zelil olmaya

mahkum oluruz..

Allah’ım idrak ihsan eyle, merhamet ihsan eyle, akıl, fikir, iman ihsan eyle!

Amin…

Vesselam.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.