150

Kronik stres ve teknolojiye bağımlılık salgına mı dönüştü? Uzmanlar anlattı

Kronik stresin ve teknolojiye bağımlılığın yol açtığı bu yeni halk sağlığı krizinin, küresel çapta nörolojik yıpranma ve metabolik bozukluklarla sessiz sedasız yayıldığı, uzmanların hazırladığı çarpıcı raporlarla ortaya çıktı.

Dünyaca ünlü bilim insanları, günümüzün hızla değişen modern yaşam tarzını ve sürekli dijital bağlantı kültürünü 'saatli bir tehlike' olarak niteledi.

Son dönemde yayımlanan kapsamlı bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, modern yaşamın getirdiği kültürel ve teknolojik dönüşümün küresel halk sağlığı için öngörülenden çok daha büyük bir risk taşıdığını gözler önüne serdi. Alanında yetkin uzmanlar, çağın getirdiği bu yüksek tempolu ve sürekli bağlantılı yaşamı, patlaması an meselesi olan 'saatli bir tehlike' olarak değerlendirdi.

California'daki Stanford Üniversitesi'nden nöroendokrinoloji uzmanı Prof. Dr. Robert Sapolsky, özellikle Batı toplumlarında giderek yaygınlaşan "sürekli tetikte olma" hâlinin biyolojik bedelini çarpıcı biçimde ifade etti.

Prof. Sapolsky, modern yaşamın, atalarımızın karşılaştığı akut ve kısa süreli stres tepkilerini, düşük yoğunluklu ama sürekli bir duruma dönüştürdüğünü belirtti. Bilim insanı, bu durumun vücudu sürekli kortizol bombardımanına maruz bıraktığını vurguladı. Sapolsky, "Kronik stres, bağışıklık sistemini tahrip etti, metabolik sendroma zemin hazırladı ve nöronların yıpranma hızını artırdı. Artık strese yalnızca psikolojik bir sorun olarak bakmak büyük bir yanılgıdır; bu, hücresel bir tehlikedir," diye konuştu.

DİJİTAL YORGUNLUK: BAĞLANTIDAKİ YALNIZLIK

Modern hayatın kritik bir diğer ayağı ise dijital cihazlara bağımlılığın yol açtığı 'dijital yorgunluk' oldu. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) sosyolog Prof. Sherry Turkle, teknolojinin getirdiği 'yalnızlık paradoksu'nu gözler önüne seren önemli çalışmalara imza attı.

Yeniçağ'dan Cansu İşcan'ın aktardığına göre Prof. Turkle, insanların her an erişilebilir olma baskısı altında kaldığını ve bunun gerçek, yüz yüze sosyal etkileşimleri derinlemesine etkilediğini ifade etti. Turkle, "Teknolojiyi kullanarak yalnız kalmaktan kaçındığımızı sanıyoruz, ancak aslında derin ve anlamlı bağ kurma yeteneğimizi yitirdik. Her an bir şeylerle bağlantılıyız ama kimseyle tam olarak değiliz. Bu durum, toplumsal bir kırılmaya ve artan duygusal izolasyona neden oldu," şeklinde görüş bildirdi.

OTURMA HASTALIĞI: YENİ METABOLİK RİSK

Londra Üniversitesi Akademisi'nden (UCL) davranış bilimleri ve epidemiyoloji uzmanı Dr. Sarah E. Jackson ise modern yaşamın getirdiği hareketsizlik eğiliminin metabolik riskleri nasıl yükselttiğini gösteren bilimsel verileri kamuoyuyla paylaştı.

Dr. Jackson ve ekibinin araştırmaları, uzun süreli oturma ve ekran başında geçirilen zamanın yalnızca obezite riskini değil, aynı zamanda tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık riskini doğrudan ve bağımsız olarak artırdığını ortaya koydu. Jackson, ofis ortamlarının ve eğlence alışkanlıklarının insan vücudunu doğasına aykırı bir atalet durumuna zorladığını dile getirdi. "Modern yaşam, insanı kelimenin tam anlamıyla 'oturan bir canlıya' dönüştürdü. Vücudumuz bu kadar az hareket etmeye programlı değildi. Bu, yavaş ama ölümcül bir metabolik tehlikedir," uyarısında bulundu.

Uzmanlar, bireylerin kendi yaşam tarzlarındaki bu "saatli tehlike"nin farkına vararak, dijital detoks, bilinçli hareket ve kronik stres yönetimi gibi yapısal tedbirler almasının, bu küresel sağlık krizini önlemenin tek yolu olduğunu vurguladı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
150