Gazze Şeridi hafta boyunca, İsrail’in hava, kara ve denizden düzenlediği yüzlerce saldırıya hedef oldu. Hamas da İsrail’e yüzlerce roket fırlatıyor. Savaşın sona ermesi için yapılan diplomatik çalımalar bir sonuç vermedi. Vermez de. Nedenine gelince:

İsrail, kendileri için tehdit oluşturulan unsurları yok edecek ya da etkisiz hale getirecek. Amerika ve destekçileri bunun önünü açıyor. Bu sağlandıktan sonra eskiden olduğu gibi ateşkes ilan edilecek, yaraların sarılması yine yıllar sürecek. Hep aynı senaryo ve aynı sahnelenen oyun.

Ölüm ve yıkım tehdidiyle karşı karşıya kalan 2 milyondan fazla Filistinli’nin yaşadığı Gazze’deki bu son çatışmalar, 2008 yılından bu yana Hamas ve İsrail arasında ortaya çıkan dördüncü büyük çatışma.

Son günlerde şiddeti gittikçe artan çatışmalar uluslararası toplumun dikkatini bir kez daha bu yoksul ve aşırı nüfuslu kente çevirdi.

İsrail ile Mısır arasında sıkışık bir konumda olan Gazze 40 kilometre uzunluğa, 10 kilometre genişliğe yayılan bir bölge. Kent, 1948 savaşından önce, İngiliz himayesindeki Filistin Mandası’nın bir parçasıydı.

Bugün İsrail sınırları içindeki topraklardan çıkarılan ya da kaçan çok sayıda Filistinli Gazze’ye sığındı. Gazze’deki mültecilerin sayısı şu an 1 milyon 400 bin. Yani Gazze’nin nüfusunun yarısından fazla.

İsrail 1967 savaşında Batı Şeria ve Kudüs’ün tamamının yanı sıra Gazze’yi işgal etti. Filistinliler, bu üç bölgenin de gelecekte kurmayı hedefledikleri Filistin devletinin parçası olmasını talep ediyor.

İlk Filistin isyanı, yani birinci intifada, 1987 yılında Gazze’de yaşandı. Hamas da o yıl kuruldu ve işgal altındaki diğer Filistin topraklarına yayıldı. 1990’lı yıllarda yürütülen Oslo Barış Görüşmeleri sonucunda Filistin Yönetimi kuruldu ve Gazze’de ve Batı Şeria’nın bir bölümünde yetki Filistinliler’e verildi.

İsrail ilkinden daha şiddetli geçen ikinci intifadanın ardından 2005 yılında Gazze’deki askerlerini ve buradaki yerleşimcilerini geri çekti.

2006 yılında Hamas, Filistinliler arasında yapılan seçimleri kazandı. Bu, o dönem yönetimi elinde tutan Mahmud Abbas’ın El Fetih partisiyle Hamas arasında çatışmalara yol açtı ve 2007 yılında Gazze’nin kontrolu Hamas’ın eline geçti.

Hamas, muhafazakâr Gazze toplumu üzerinde fazla İslami uygulama yürütmedi ancak siyasi muhaliflere karşı tolerans göstermedi ve protestoları bastırarak çok sayıda Filistinli’yi tutukladı.

İsrail, Amerika, Kanada, Japonya ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak kabul edilen Hamas’ın 14 yıldır devam eden yönetimi boyunca üç savaş yaşandı.

İsrail ve Mısır, Hamas’ın Filistin seçimlerinde galip gelmesinin ardından Gazze’yi abluka altına aldı. İsrailli yetkililer, Hamas ve diğer silahlı grupların silahlanmasının önüne geçme çabasında olduklarını iddia ederken, insan hakları grupları ablukanın bir tür toplu ceza niteliğinde olduğunu savunuyor.

Ablukanın getirdiği sıkıntılarla beraber Hamas’ın Filistin Yönetimi’yle devam eden anlaşmazlığı, Gazze’nin ekonomisinin çökertti. İşsizlik oranının yaklaşık yüzde 50 olduğu kentte hala sıklıkla elektrik kesintileri yaşanıyor, su kaynakları da temiz değil. Ayrıca son çatışmalar yüzünden kente temiz su sağlayan tek deniz suyu arıtma tesisinin de faaliyeti durduruldu.

Gazze’de yaşayan Filistinliler seyahat kısıtlamaları nedeniyle iş ya da tahsil için veya aile ziyareti için yurt dışına gidemiyor ve Gazze’yi dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olarak görüyorlar.

Hamas ile İsrail üç kez savaştı ve birçok kez de daha küçük çaplı çatışmalar yaşadı. Şu ana kadarki savaşlar arasında en büyüğü 2014 yılında yaşanandı. 50 gün süren bu savaşta, yarısından fazlası sivil olan yaklaşık 2 bin 200 Filistinli yaşamını yitirdi. İsrail tarafında da 73 kişi öldü.

İsrail’in Gazze’ye baskın ve hava saldırıları birçok mahalleyi tamamen yerle bir etti ve binlerce kişinin Birleşmiş Milletler okulları ve diğer tesislerine sığınmalarına neden oldu. İsrail yetkilileri saldırılarda sivil ölümlerin önüne geçmek için ellerinden geleni yaptıkların söylüyor, Hamas’ı insanları kalkan olarak kullanmakla suçluyor.

Filistinli militanlar da İsrail’e binlerce roket fırlattı. Bunların büyük bir çoğunluğuna İsrail ordusu tarafından müdahale edilerek etkisiz hale getirildi ancak Hamas’ın saldırıları yine de İsrail’de korku ve endişe yaratıyor. Hamas’ın roketlerinin menzillerindeki artış ve Tel Aviv ve Kudüs’e iki roket isabet etmesi de bu endişeleri arttırdı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) bu yılın başında, Filistin topraklarında savaş suçu işlendiği iddiaları karşısında soruşturma başlattı. Soruşturmada 2014 yılında yaşanan savaşta hem İsrail’in hem de Filistinli militanların eylemleri inceleme altına alınacak.

ICC yetkilileri şu an hala devam eden çatışmalarla ilgili de kaygısını bildiriyor.

Özetleyelim:

İsrail’i protesto etmek, bayrak yakmak, sokaklara taşmak, İsrail ürünlerini almama çağrıları hiçbir şey ifade etmiyor. İsrail bildiğini okuyor. Bugüne kadar da okumadı mı? Yıllardır ne değişti? Bundan sonra da bağırmalar, çağrışmalar, sokaklara dökülmeler hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.