Pandemi süreci biter bitmez, bu defa da birdenbire katlanılmaz bir ekonomik sürece sokulduk. Milli paramızın değerinin düşmesi, enflasyon gelişmeleri, fırlayan fiyatlar ve etiketlerle birlikte, yine bir ateş çemberi içerisindeyiz. Ortalık kavruluyor desem yerinde olur. Ve işte bu makus sürecin tam da ortasında gündeme ısrarla oturtulan ve her gün yazılı basın ve medyayla körüklenen yeni bir konu çıktı ortaya;

Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?..

Toplum, özellikle siyasi çevreler bu defa da bu gündemle cebelleşmeye başladı. Devletin başından en küçük muhalefet liderlerine kadar herkesin ısrarla üzerinde enerji sarf ettiği yegâne konu bu oldu sanki.

Herkes çoğu gece TV’lerdeki açık oturumlarda sergilenen algı yönetimlerinden medet umar hale geldi.

"Kılıçdaroğlu aday mı değil mi?.."

Olası muhtemel haller için mevcut üç ismin dışına çıkan da yok.. Toplumsal odaklama ve kurgu bu noktayı hedef almış sanki. Bu da benim dikkatimi çekiyor. Bu isimler üzerinde bir klişe düşünce oluşturup, sonunda çok farklı bir isim ortaya çıkarsa, sürprizin sosyo-psikolojik etkisi daha büyük olacaktır. Bu espri aklıma geliyor ve içimden bir sesle, ne Kemal Bey, ne Mansur Bey, ne de Ekrem Bey.. Cumhurbaşkanı adayı çok farklı bir isim olacak.. Noktasına geliyorum.

İttifakı oluşturan partilerin meclis mevcutlarını irdelemeye yoğunlaşıyorum. Yok, inanın bu işin üstesinden gelebilecek dört dörtlük bir isim yok. Olsa da Tayyip Bey ezer geçer. Zira elinde çok güçlü avantaj kartları var. Derken, (nereden çıktı bu isim de diyeceksiniz belki ama) bir tecrübeli siyasetçi geliyor aklıma; İLHAN KESİCİ.

...

Araştırmacı yazar İbrahim Okur Bey ile sohbet ediyoruz. O, her zamanki gibi sistem eleştirilerine, ülkenin geleceğine ve neler yapılabileceğine ilişkin o sıra dışı ve çok da değerli gördüğüm fikirlerini; “Dünyanın içine düştüğü şu olağanüstü zor şartlarda, siyaset ülkemizi çok hor kullandı, çok yıprattı. Türkiye’nin, geçmişte kirli bir bagajı olmayan, şaibesiz ve temizliğiyle bilinen bir milli mutabakat ekibine şiddetle ihtiyacı var..” şeklinde anlatıyor.

Millet İttifakının adayına dair tahminini sorduğum da ise “bir isim var aklımda ve hatta bildiğim. Ancak bu aşamada isim anmamız doğru olmaz. Söylemesem daha iyi olur” şeklinde yaklaşıyor ve ben de ısrar etmiyorum, ama tahminen de olsa aklımda yer eden ismi de hiç anmıyorum.

Geçen hafta telefondayız; “size aday konusunda isim vermemiştim ya..” diyorken sözünü kesiyorum, “biliyorum Hocam, o isim İlhan Kesici’dir” dediğimde ise “Evet” diyerek devam ediyor;

Millet İttifakının adayı İlhan Kesici olmalı.. Onun aday gösterilmesi çok mantıklı geliyor. Ben de bunu sizinle paylaşmak istedim

Aklın yolu bir” demişler.. İbrahim Okur Hocam, naçizane aklımdan geçenin aynısını kendisi de düşünmüş / ya da birilerinden öğrenmiş gibi..

Dedim ya aklın yolu bir.

...

Biraz da tanımayanlar, özellikle genç kuşağın tanıyabilmesi için İlhan Kesici kimdir ona bakalım;

1994 Türkiye yerel seçimlerinde ANAP; 2007, Haziran 2015 ve Kasım 2015 genel seçimlerinde CHP milletvekili olarak Meclis'e girmiş,

ODTÜ Kökenli ve yüksek lisansla birlikte yurtdışı eğitimler de görmüş,

Avrupa Birliği nezdinde ülkemizi temsilen başarılı görevler üstlenmiş,

DPT Müsteşarlığı dâhil, Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulu, YÖK, TBMM Dışişleri Komisyonu, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu gibi seçkin kuruluşlarda Üyelik görevlerinde bulunmuş, başarılı bir bürokrat ve devlet adamı.

Öğrencilik yılları Ülkücü camiada geçmiş, daha sonra merhum Özal’ın ekibinde devlete hizmetler vermiş ve merhum Demirel ile olan yakınlığı da bilinmekte.

İyi derecede İngilizcesi, yüksek bilgi donanımı ve devlet tecrübesinin yanı sıra (bir Bursa ziyareti esnasındaki diyaloğumuzda bizzat şahit oldum ki) net şekilde üstün bir matematik zekâsını haiz, espri ve neşeli olmayı içselleştirmiş, güleç yüzlü bir insan..

...

Kısaca bahsettiğim bu bilgiler ışığında, Millet İttifakı partileri tabanının bu ismi önce “dürüst, şaibesiz, uzlaştırıcı ve herkesi kucaklayıcı kişiliği; keza bilgi donanımı ve uluslararası ilişkiler dahil devlet tecrübesi” yönleriyle benimseyecekleri, Kemal Bey ve Meral Hanımın çok kolay mutabık kalacakları; neticesinde seçimleri tereddütsüz ve birlik içerisinde zorlayacakları kuvvetle muhtemeldir.

Tayyip Bey 3. defa seçime girmenin yasal imkânını temin edecekse,

Demokratik bir yarış ve sınav olacaksa,

Neden karşısında güçlü bir isim olmasın ki?

Bu daha gerçekçi, ayrıca liyakat ve demokrasi adına daha münasip olmaz mı?

Sizler ne dersiniz bilemiyorum.

Peki, olur mu?

Seçmen olarak Sizler de isterseniz neden olmasın?..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.