Son günlerde, pandemi salgınındaki artış endişelere sebep olmaktadır. Nisan ayında da hızlı artış korkutmaktadır. Çaresizliğin ve acizliğin yaşanmaması için acilen çözüm bulunması gerekmektedir.

2019 Aralık ayında ortaya çıkan ve ülkemizde MART ayında görülmeye başladığı açıklanan KORONAVİRÜS salgını, yaklaşık 16 ay olmasına rağmen bitmek bilmiyor. Bütün dünya milletlerini saran bu salgın, ölümle neticelenen durumlarla yaşayışımızı sarsmış, sosyal hayatımızı kısıtlayarak sıkıntılar yaşatmış, her alanda sarsıntılar yaratmıştır. Gözle görülemeyecek kadar küçücük bir mikrop, koskoca dünyayı sallarken insanın aciz kalacağı durumları göstermesi bakımından ders vermiştir. Bu dersin yanında bilmediklerimizin öğrenilmesi, unuttuklarımızın hatırlanması, yeni bir hayat anlayışı ile yaşamamız gerektiği gerçeğinin gösterilmesi yönüyle de yapmamız gereken ödevler de vermiştir.

Millet ve memleket olarak her türlü sıkıntıdan kurtulmamız için reçetemizde öncelikle ve özellikle 3 ilacın olması gerektiğini (şart olduğunu) belirtmek istiyorum.

1) EĞİTİM meselelerimizin halledilmesi,

2) EKONOMİ olarak israfın önlenmesi, kaliteli üretimle ihracatın artırılması (dışardan içeriye para girmesi).

3) SİYASET konusunda, demokrasi ve adalet anlayışında dürüstlük, samimiyet ve şeffaflık (huzur, adil olma, inanma ve güven verme meselesi) olduğunu iddia ediyorum.

Bir konularda bilgi sahibi olanlar, uzmanı oldukları ilgi alanlarında ve otorite oldukları konularda konuşmaları gayet normal bir durumdur. Ben, 30 yılı yöneticilik olmak üzere 40 yıllık eğitimciyim, Eğitim benim işim, dolayısıyla bu konuda konuşma hakkına sahibim.

Sağlık, hukuk...vs gibi konularda bilgi vermem mümkün değildir. Sadece görüş belirtebilirim. Bizde, ilgili – ilgisiz kişilerin pek çok konuda “at izi ile it izi misali, sapla samanın karışması gibi” konuşmaları kavram kargaşasına sebep olmaktadır. TV’lerdeki açık oturum programlarında olduğu gibi.

1980 öncesi cezaevinde yatarak bedel ödediğim gençlik hareketlerini ve siyasi partiden milletvekilliği aday adaylığım olmak üzere yaklaşık 50 yıldır siyasetin içinde olduğumu söylemiş olursam, SİYASET konusunda da söz hakkımın olduğunu düşünüyorum.

Ekonomi konusunda uzman değilim. Her vatandaş gibi elimi cebime attığımda olan ve olmayan paramın hesabıyla piyasanın durumunu biliyorum. “Fiyatlar ne idi ne oldu, üretim nerede, niye böyle, adil dağılım ve paylaşım, hak etmek, enflasyon, döviz artışı, ithalat, ihracat, iç ve dış borç, asgari ücret, 3 – 5 maaş alanlar ... vs” denilecek ekonomik konuları her vatandaş gibi ben de sorguluyorum. Rahmetli Adnan Kahveci’yi de unutamıyorum...

Bu açıklamalarımdan hareketle, “MART ayı da bitti ama DERT hala bitmedi” diyerek ilgililere gönderme yapayım. Sitem etme hakkımı kullanarak sosyal hayatın sorunlar, sıkıntılar ve stres sebebiyle iyi olmadığını ve “geçim derdi yaşanması sebebiyle ekonomik durumun kötü olduğunu belirtmiş olayım. Millet olarak, en üst yönetimden başlamak üzere devletin bütün kademelerindeki yöneticilerin ve bürokratların örnek olmalarıyla, el ve gönül birlikteliği yapılmalı; her alanda samimi olmak şartıyla israfın önlenmesi ve kaliteli üretim ile kalkınma seferberliği gerçekleştirilmelidir. Gereksiz gündemlerle meşgul olmamız asıl yapılması gerekenleri ihmal etmemize sebep olmaktadır.

Aklıma gelen gündemimizdeki şu hususları da kısaca belirterek beyin egzersizi yapmanıza ve olayları sorgulamanıza vesile olayım. Memleket meselelerine duyarlı ve ilgili vatandaşlar olarak katkıda bulunmuş olalım.

*Devletin tek geliri vergiler ve cezalar olmamalıdır. Üretmek ve tüketmek dengesi sağlanmalıdır. İsraf, her yerde ve her zaman önlenmelidir. İthalatta almak yerine üretmek, yetiştirmek, yapmak düşünülmelidir. İhracat ile dışardan içeriye para girişi ile refah seviyesi yükseltilmiş olmalıdır. Birkaç yerden maaş alanlar düşünüldüğünde asgari ücretten vergi alınmasındaki çelişki giderilmelidir.

*Başta eğitim olmak üzere sağlık, terör, dış işlerimiz ve ilişkilerimiz, deprem tedbirleri, COVİT (pandemi) kuralarına uyulması ve aşının yapılması gibi genel sorunlarımızın ciddiyetle ele alınmasına ihtiyacımız vardır.

*Ekonomik tedbirler ve devlet desteği, Montrö Anlaşması, İstanbul Sözleşmesi, kadına şiddetin önlenmesi, Anayasa ve seçim yasası değişikliği, parti kapatmaya etkili ve kalıcı kesin çözüm, 104 Amiral ve Cübbeli Amiral meselesi, Topkapı imamı, Kanal İstanbul... gibi ve diğer gündemimizde olan konular da önemlidir. Ele alınmalı, değerlendirilmeli ve sorun büyümeden çözülmelidir.

Ben bunları biliyor ve söylüyorsam yöneticilerimiz benden daha iyi biliyordur. Bütün mesele “keşke”siz anlayış ve yaklaşımdır. Bakış açısı sağlıklı olmalıdır. En iyi değerlendirme ve çözüm yolu ahlak ve vicdan olmalıdır.

Baharın biten ilk ayı MART ile DERT de bitmiş olsun. NİSAN ayı içimizde (duygu ve düşüncelerimizde) yeni umutların yeşermesine, filizlenmesine vesile olsun. Gönlünüzün istedikleri güzellikleri yaşamanız temennisiyle...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.